Kaptan'a güle güle dedik dün. 9 sene hizmet verdi bize. Fener'de başladı yolculuğu. Fener'in kamyonla adam alıp kulüp bahçesine yığdığı yıldı, meşhur yıl. Başkan Güven Sazak'tı. Tayfur vardı. Seba'nın yiğeniydi. Çok koşuyodu. Bize bi gol atmıştı berabere kaldığımız bi maçta. Sonra Kocaeli'ye geçti. Bizi İnönü'de eledikleri bir kupa yarı finalinden sonra Şifo'yla atıştı. " Ne var len, ne var yendik işte" diye pepe pepe konuşması sakin Şifoyu bile çıldırttı. Bizi ise o sene kendinden nefret ettirdi. Bize transfer oldu. "Niye aldılar lan bu herifi?" dedik hep birlikte, kızdık. O kızmadı, bozulmadı. İşini yapmaya gelmişti ve bence yapabileceğinin en iyisini yaptı. O kadar yıl oynadı 1 gram gelişme göstermedi. Gelişme gösterecek bi yeteneği yoktu. Senede 1-2 gol attı denk gelirse kornerlerden gelen ya da dönen toplara. Hep koştu, adam kovaladı. Kendine ne görev verilirse, yan yan koşmasıyla, nerede ihtiyaç varsa ona oraya gitti. Hiç problem çıkarmadı.
Problem çıkarmaması kapris yapacak kadar çok yeteneği olmadığından mıdır, aman ses çıkarmayım büyük takımda senelerdir oynuyorum çaktırmadan diye düşündüğünden midir, yoksa Seba'dan gelen mütevazilikten ve kendi adamlığından mıdır?
Senelerce yalan dolan toplar oynayıp bu taraftarın sevgilisi olan, sonra da kumarı, karı-kızı ya da daha fazla parayı Beşiktaşıma tercih eden uyduruk yıldızları gördükten sonra ben adamlığı diyorum.
Güle güle Kaptan Tayfur! Tayfur Havutçu. Son senelerde hep verdiğin aynı demecinle " Bu maçı kaybettik, önümüzdeki maçlara bakıcazz"
__________________ .uɐln ʞşɐʇʞışǝq 'ɯǝɯçǝƃzɐʌ ǝsuöp ǝuısɹǝʇ ɐʎuüp |