Tekil Mesaj gösterimi
Alt 30-11-2008, 13:44   #3
_Blackseagless_
Banned
 
_Blackseagless_ - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 

Alıntı:
mypatxah´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
Öncelikle şunu belirteyim; bu topic, kişileri aklamaktan ve onların savunuculuğunu yapmaktan ziyade, açıcı olmayan tabelaya rağmen ortaya konan mücadelenin, geleceğe umutla bakmamız ve hemen yıkıcı eleştirilere girişmememiz gerektiğini belirtmek amacıyla açılmıştır.

Maç biteli saatler oluyor, öyleyse sakin kafayla Denizli’yi anlamaya çalışalım,

Öncelikle Tello sakatlığından ötürü tercih edilmedi ve bu konunun eleştirisi olmaz.

Maç öncesine dönmek gerekirse,

Fener’in kanatlarına önlem alıp, fazla duran top şansı vermezsek yolu yarılarız deniliyordu.

Tello sakat, Ekrem o bölgede tercih edilmiş
bir bakıyorsunuz ortada,
bir bakıyorsunuz solda,
kanat savunmasına katkı sağlıyor,
koşuyor, mücadele ediyor, üretkenliği var
Tello’yu aratmıyor, maçın yıldızı oluyor

Holosko yerine Özkan tercih edilmiş
hucumda Ekrem kadar göz doldurmasa da,
‘’sıfırdı’’ denilemez
hücum organizasyonlarında kaptırdığı toplar can sıkıcı olsa da
Carlos-Boral ikilisin o bölgeden doğru dürüst tek atak gerçekleştiremediğini düşündüğümüzde
aslında pek çok kişinin feryat figan ettiği gibi "facia" bir durumun olmadığını rahatlıkla söyleyebiliriz

eğri oturup doğru konuşalım,
sol tarafta Aydın,
sağda da Holosko olsaydı
Uğur ve Kazım bu kadar geri planda kalmazdı
dolayısıyla kanatları kapamak adına bu tercihleri yadırgamıyorum

Kağıt üzerinde kadrolara baktığımız vakit,

Fener kazanmak zorunda ve tek ön liberolu sistemde
diğer yandan çift ön liberoyu ve Holosko’suz bir takım görünce
ister istemez ‘’belli ki Denizli korkmuş’’ fikri ağır bastı

ama maç başlıyor ve beklenenin aksine,
rakibi ceza alanına sokmayan,
orta sahayı ele geçiren,
golü arayan bir Beşiktaş görüyoruz.

Maç öncesi endişelerimiz de ne kadar haklı olduğumuzu gösteren türden
bir duran top golü geliyor
ama bir Allah’ın kulu da bu maçı kaybederiz demiyor
benim hiç umudum yoktu diyen de kusura bakmasın ama çok büyük yalancıdır.
şu takımın ilk 30 dakikadaki futbolu ve golden sonraki isyankar hali sizin için bir anlam ifade etmiyorsa
ve dahası ‘’korkak Denizli’’ diyorsanız iyi niyetten, samimiyetten bahsetmeyin.

Stoperinin şutu direkten dönüyor, ön liberon 6 pas içinde ofsayta kurban gidiyor, diğer ön liberon kaleci ile karşı karşıya kaldığı pozisyonda 1-1’in getirdiği gazla Allah ne verdiyse vurup auta atıyor, iki metre topu sürse 2.golün sahibi olacak, Zan rövaşataya kalkıyor olmuyor, Nobre’nin yarım volesi auta gidiyor. Rakip sahada iyi pas yapıyoruz, Ekrem sağda solda sürekli fırsat kolluyor, Delgado özlenen kıvamına gelmiş, Nobre bildiğimiz gibi, belli işte ulan bu takım bugün kaybetmeyecek, Denizli’den mi kaptım bilinmez mağlupken bile gülüyorum, takım bu rahatlığı veriyor.

fakat kırmızı kartla birlikte maç bitiyor.
Ne orta saha üstünlüğümüz kalıyor,
ne rakip sahada adam akıllı pas yapabiliyoruz
ne de hucumda çoğalabilen Beşiktaş’ı görüyoruz.

40 dakikalık futbol beni fazlasıyla tatmin etti,
5 hucum oyuncusu ile çıkmak daha fazla atak anlamına gelmiyor
Orta sahada üstünlüğün olmazsa, gerek savunma gerek hucum da dönen topları toplayacak oyuncuların yoksa, rakip sahada pas trafiğini kuramıyorsan, futbol senin yarı alanında oynanır. İşte biz buna izin vermedik, rakip ne kadar kötü bir dönem geçirse de, deplasmanda ve kazanmak zorunluluğu olan yaralı bir ekibe karşı yapılması gereken her şeyi yaptık.

Yediğimiz 2 gol de, sistemin ürünü değil. Dolayısıyla şöyle oynasaydık, böyle çıksaydık denilecek bir durum yok.
Bu şartlar altında bundan fazla pozisyon bulunmaz, buna karşın saha içi dizilişinin neden olduğu pozisyonlar vermedik.

Olsaydı’yla olsaydı ..
belki futbolda buna yer yok
ama yediğimiz 2 gol helali hoş olsun
fakat bu takım eksik bırakılmasaydı
o fener’in altından girer, üstünden çıkardı
zira sistem işliyordu,
ve beraberliği sağladığımız andan itibaren rakip risk alacak,
Kayseri ve Arsenal maçındaki geniş alanları bırakacaklardı
işte o zaman Holosko’nun ne için saklandığı daha net görülecekti
ama gelen goller ve kırmızı kart, kontrollü futboldan vazgeçmemelerine neden oldu ..

45.dakikada Holosko ve Bobo oyuna girse belki golü bulurduk
diğer yandan yenilecek gollerden de kaçışımız olmazdı.
dolayısıyla oyunu son bölüme kadar bu skorda taşıma,
ve bulursam bir tane yerleştiririm düşüncesi kabul edilebilir geliyor..

Aylardır orta sahanın önemine değinip, fazladan 1 adamın sağladığı avantajları konuşuyoruz.
ama mutlak kazanmak zorunda olan rakibe karşı ve mağlup durumdayken 10 kişi kalmanın dezavantajlarını es geçiyoruz.

Kimilerine göre bu yorumlar avatarım gibi pembe gelecektir
lakin şu maçtan sonra görüldüki hayallerle yaşıyor bazı yavşaklar
hep biz fener galibiyeti ile kendimizi kandıracak değiliz elbet
varsın şimdi onlar günü kurtarsın

Holosko’nun golünden sonra Demirören’e dönüp,
‘’ofsayt ofsayt, keh keh ‘’ diye gülen it oğlu ite inat
son gülen iyi güler diyelim ..

not:alıntıdır ama arkadaş yazmak istediğim herşeyi yazmış



__________________
Click the image to open in full size.
_Blackseagless_ Ofline   Alıntı ile Cevapla