Denizli'nin Maceraları (6)
07.12.2008
güzel bi yazı, ilk beş bölümü de okumanızı tavsiye ederim arkadaşlar Mustafa Denizli hocanın, Beşiktaş'la anlaştığının açıklandığı günün hemen ertesinde bizim
Medyaspor.com sitesinde bir yazı dizisine başlamıştım.
Dizinin adı da
"Denizli'nin Maceraları" idi... Beş bölüm yer almıştı bu dizide... Ama sonuna da, yarınlarda yenilerinin bunlara ekleneceğini de yazmıştım. Çünkü
Denizli hoca açık ve net bir
"21. yüzyıl harikası" idi.
Onun gibi kimse düşünemez, onun gibi kimse maçı önceden oynatamaz, kimse onun gibi futbol tarihinde hiç rastlanmamış sistem ve oyun kurgularını sahneleyemezdi. Bizimle beraber çalışan gençler de, patron
Tuğrul Yenidoğan da çok meraklanmışlardı.
Peki, neydi acaba
Denizli hocanın maceraları... Haklıydılar da meraklanmakta... Çünkü
Türk Spor Basını, pardon
Futbol Basını, gazetesiyle, televizyonu ile
Denizli hocayı çoktan uzaya uçurmuşlardı bile...
Bu ülkenin en önemli hocası
Denizli idi... O yaptı mı, yenilik idi... O düşündü mü,
Einstein bile devreden çıkıyordu... Bir takımı yürekli oynatmak denilen, dünyanın hiçbir yerinde akıllardan bile geçmeyen saçmalığı ve garabeti de
Denizli sayesinde öğreniyorduk.
Nasıl mı?
İngiltere'den sekiz bile yesek, cesurduk ya... Başta sevgili
Hıncal Uluç ağabey olmak üzere, kimler yoktu ki
Denizli treninde... Fenerbahçe'de
Aziz Yıldırım bile, bir gece yazlık muhabbetinde
Denizli'yi teknik direktörlüğe getirmemiş miydi?
Bendeniz ise, daha önce bu sitede yayınlanmış beş yazıda
Denizli hocanın ne olup olmadığını anlatmaya çalışmıştım. Hem de daha
Beşiktaş,
Denizli ile sahaya hiç çıkmadan önce... Zaten gerçek spor otoriteliği de bunu gerektirmez mi? Hatta bazı okurlar bana mail atarak, erken davrandığımı, haksızlık yaptığımı, biraz sabır göstermemi istediler. Ama sanırım artık onların da diyecekleri bir şey kalmamıştır.
Peki,
Beşiktaş'ın bugünkü saha durumu nedir? Şudur kısaca; tam anlamıyla maceraya sürüklenmiş bir futbolcular topluluğu... Kimin nerede, hangi birinci derece görevle oynadığını bilen bir tek
Beşiktaşlı futbolcu olduğunu sanmıyorum.
Beşiktaşlı futbolcuların bazıları
Denizli hocanın kendilerine özgürlük tanıdığını söylüyorlar. Sanırım bunlar hayal dünyasında hocalarıyla dolaşmaktan zevk alanlardır. Ya da hücum sandalında birlikte boğulmaya yönelenlerdir. Ama ben bunların da bizim
Denizli hayranı medyanın palavrası olduğuna daha çok ihtimal veriyorum.
Bakın dörtlü alan savunmasına dayalı günümüz sisteminin neden
Beşiktaş'a uğramadığından da söz etmek istemiyorum. Ama en azından şunu sormak istiyorum; Acaba
Sivok ve
Zapo neden transfer edildiler? Rezil edilmek için mi?
Delgado, bana söyler misiniz, ne oynamaktadır? Ya
Tello? Kimi zavallılar
Holosko,
Bobo ve
Tello'nun oynatılmayışı yüzünden
Fenerbahçe maçının kaybedildiğini yazıp, söylediler de
Ankaraspor maçından sonra... Hepsi oynamasına rağmen, neden ihaleyi
Sivok'a yüklediler?
Yuh yani!
Beşiktaş,
Ankaraspor'a yedi-sekiz yüzde yüz pozisyon verdiyse, sorumlusu
Sivok mu?
Peki, aynı
Beşiktaş, hem de
Cisse atılana kadar, yani on bire on bir oynanırken, Fenerbahçeli
Güiza'ya, hem de teke tek kaç pozisyon vermişti? Bu
Beşiktaş mı, korkak kurgulanmıştı?
Tam tersine hücum sandalında, hayal kurarak oynatılıyordu
Beşiktaş... Böyle oynatılmaya da devam edilecekti. Sonuç mu? Onu da siz tahmin edin...
Bu arada bu tahmin için kolları sıvamış Beşiktaş taraftarının
"Yönetim istifa" sloganı da,
Denizli'nin aynı yola çağrılmasının kurtuluş olmayacağını anlamış olduğunu ortaya koymuştur... Allah, bu en eski kulübümüzün sonunu hayırlı etsin! Ve de beni
Denizli'nin Maceraları (7)'yi yazmaktan uzak tutsun!
Kemal Belgin Medyaspor.com 7.12.2008