Tekil Mesaj gösterimi
Alt 12-01-2009, 18:31   #1
Constantin
ยŦยк
 
Constantin - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Anadolu Selçuklu Devleti

Anadolu Selçuklu Devleti, Selçukluların Anadolu’da kurduğu devlettir

Türklerin Anadolu’ya yerleşmesi 1071’deki Malazgirt Savaşı’ndan sonra hızlandı Selçuklu komutanı Kutalmışoğlu Süleyman Şah (I Süleyman Şah), Anadolu’daki fetihleri batıya yayarak 1075'te İznik’i Bizans’tan aldı ve burayı başkent yaparak bağımsızlığını ilan etti Böylece kurulan Anadolu Selçuklu Devleti, İlhanlıların son Anadolu Selçuklu sultanını tahttan indirdikleri 1318'e kadar varlığını sürdürdü

Konu başlıkları [gizle]
1 Kuruluş yılları
2 I Kılıç Arslan ve I Rükneddin Mesud
3 Son parlak yılları
4 Devlet yapısı ve ordu
5 Toplumsal ve ekonomik yaşam
6 Sanat ve mimarlık
7 İç bağlantılar



Kuruluş yılları [değiştir]Bizans'ın sınır komşusu olan Süleyman Şah bir süre sonra bu devletin içişlerine karışmaya başladı 1078'de büyük Selçuklu Sultanı Melikşah, Anadolu’da ayrı bir devlet kuran I Süleyman Şah’ın güçlenmesinden kaygı duymaya başladı 1078'de ordusunu Süleyman Şah'ın üzerine gönderdiyse de beklediği zaferi kazanamadı Süleyman Şah, Bizans'taki taht kavgalarından yararlanarak sınırlarını genişletmeyi bırakmak zorunda kaldı Daha sonra I Süleyman Şah 1082'de Adana ve Tarsus kentleriyle birlikte bütün Kilikya'yı topraklarına sahip oldu 1084'te de Antakya'yı ele geçirdi Ardından Büyük Selçuklu İznik’te Ebu'l-Kasım'ı bırakmıştı Melikşah, Süleyman Şah'ın ölümünden sonra İznik üzerine yeni bir ordu gönderdi Ebu'l-Kasım, Bizans’tan destek alarak Büyük Selçukluyu geri çekilmek zorunda bıraktı ve böylece Anadolu Selçuklu tahtını korudu


I Kılıç Arslan ve I Rükneddin Mesud [değiştir]Büyük Selçuklu Sultanı Melikşah'ın ölümünden sonra kaçmayı başaran I Kılıç Arslan 1092'de Anadolu Selçuklu tahtına çıktı I Kılıç Arslan, İzmir yöresinde gittikçe güçlenen Türk beyi Çaka Bey'i ortadan kaldırdı Haçlılar karşısında yenilgiye uğrayınca İznik’i terk edip Anadolu içlerine çekilmek zorunda kaldı ve Konya'yı başkent yaptı 1100'de Danişmendlilere yenilen Haçlılar ertesi yıl Anadolu'ya ikinci bir ordu gönderdiler Anadolu beylikleriyle birlikte hareket eden I Kılıç Arslan, bu kez Haçlı ordusunu bozguna uğrattı Ama Danişmendlilerin Malatya'yı, I Kılıç Arslan'ın da Elbistan'ı alması iki devlet arasında savaşa yol açtı Danişmendlileri yenen I Kılıç Arslan, artık Büyük Selçuklu tahtını isteyecek kadar güçlenmişti Bu amaçla 1107'de Büyük Selçuklu yönetimindeki Musul üzerine sefere çıktı Ama Habur Suyu kıyısında Büyük Selçuklu ordusuna yenildi ve atıyla ırmağı geçerken boğularak öldü I Kılıç Arslan'ın genç yaşta ölümüyle Anadolu Selçuklu Devleti’nin egemenliği sarsıldı Anadolu’da üstünlüğü Danişmentliler ele geçirdi

Anadolu Selçuklu tahtı bir süre boş kaldıktan sonra, I Kılıç Arslan'ın oğlu Şahin Şah 1110'da başa geçti Ama kardeşi Rükneddin Mesud onun sultanlığını tanımadı ve Danişmendlilerin desteğiyle iktidarı ele geçirdi I Rükneddin Mesud, bir süre Danişmendlilerin denetimi altında kaldı 1142'de Danişmendli Mehmed Bey’in ölümünün ardından Anadolu Selçuklularının Anadolu'daki üstünlüğünü yeniden kurdu Bizans ordusunu 1146'da Konya önlerinde yendi Ertesi yıl II Haçlı ordusunu Eskişehir yakınlarında bozguna uğrattı

I Rükneddin Mesud, geleneğe uyarak ülkesini üç oğlu arasında paylaştırdı ve II Kılıç Arslan'ı veliaht ilan etti I Rükneddin Mesud’un 1155’te ölmesinin ardından oğulları arasında taht kavgaları başladı Bu sırada Danişmendliler, Bizanslılar, Musul Atabeyi Nureddin Mahmud Zengi ve Ermeni Derebeyi Toros birleşerek Anadolu Selçuklu Devleti'ne karşı harekete geçtiler II Kılıç Arslan devleti ayakta tutabilmek için önce Bizans’la barış yapmanın yollarını aradı ve İstanbul'a giderek bir antlaşma yaptı Daha sonra, kardeşi Şahin Şah ile Danişmendlilerin birleşik ordusunu yendi 1175'te Danişmendlilerin egemenliğine son verdi

Bir süre sonra II Kılıç Arslan ile Bizans arasındaki barış bozuldu Bunun üzerine Bizanslılar büyük bir orduyla Anadolu içlerine girdi II Kılıç Arslan 1176'da Sandıklı ile Dinar'ın doğusunda, Miryakefalon Savaşı'nda Bizans ordusunu pusuya düşürdü ve ağır bir yenilgiye uğrattı Bu, Türklerin Anadolu’da Bizans karşısında Malazgirt'ten sonraki en büyük zaferdi Bu yenilginin ardından Bizans, Türkleri Anadolu'dan çıkarma umudunu tümüyle yitirdi

II Kılıç Arslan 1186'da ülkesini 11 oğlu arasında paylaştırdı Ne var ki, daha kendisi hayattayken oğulları arasında veliahtlık mücadelesi başladı 1192'de II Kılıç Arslan'ın ölümünden sonra oğullarından I Gıyaseddin Keyhüsrev tahta çıktı Ama 1196'da tahtını ağabeyi II Süleyman Şah'a bırakmak zorunda kaldı II Süleyman Şah, Erzurum'u alarak Saltukluların varlığına son verdi 1204'te öldüğünde Anadolu Selçuklu Devleti’ni yeniden eski gücüne ulaştırmıştı


Son parlak yılları [değiştir]1205’te I Gıyaseddin Keyhüsrev ikinci kez tahta çıktı Karadeniz'deki ticaret yollarını kesen Trabzon İmparatorluğu üzerine bir sefer düzenleyerek bu yolu yeniden Türklere açtı Daha sonra önemli dış ticaret limanı olan Antalya'yı topraklarına kattı I Gıyaseddin Keyhüsrev, sultanın ülke topraklarını oğulları arasında paylaştırma geleneğine son vererek merkezi yönetimi güçlendirdi Vilayetleri yönetmekle görevlendirilen şehzadeleri merkezi yönetime bağlı birer vali durumuna getirdi

I Gıyaseddin Keyhüsrev 1211'de öldü ve yerine büyük oğlu I İzzeddin Keykavus tahta çıktı Önce kendisine karşı ayaklanan kardeşi Alaeddin Keykubad’ı etkisiz hale getiren I İzzeddin Keykavus, böylece iktidarını sağlaştırdıktan sonra bütün dikkatini Anadolu'da ticaretin canlandırılmasına verdi Kıbrıs Krallığı’yla bir anlaşma yaparak iki ülke arasındaki ticareti serbest hale getirdi Kuzey ticaret yolunu açmak için Sinop'u Trabzon İmparatorluğu’ndan aldı Daha sonra, güney ticaret yolunu engelleyen Ermeni derebeyinin üzerine yürüdü ve Ermenileri yenerek Suriye ticaret yolunu açtı Böylece Anadolu, ticaret kervanlarının merkezi durumuna geldi

1220'de Keykavus'un ölünce kardeşi I Alaeddin Keykubad tahta çıktı En ünlü Anadolu Selçuklu hükümdarlarından biri olan I Alaeddin Keykubad, Akdeniz kıyısında önemli bir liman olan Kalonoros'u (bugünkü Alanya) aldı Kendi adından dolayı daha sonra Alaiye olarak anılan bu kentte bir tersane kurdurdu ve kentin kalesini yeniden yaptırdı Tüccarların karada Ermenilerin, denizde Avrupalı korsanların saldırılarına uğraması üzerine İçel'den Antalya'ya kadar bütün kıyı şeridini topraklarına kattı Moğolların Anadolu’ya girmesi tehlikesi karşısında 1226'da Eyyubilerle ilişkilerini geliştirdi Bu arada Trabzon İmparatorluğu’yla ittifak kuran Harzemşahları 1230’da Yassıçimen Savaşı’nda ağır yenilgiye uğrattı Moğollara karşı komşu devletlerle bir birlik kuramayan I Alaeddin Keykubad, 1233’te Moğol kağanının egemenliğini tanımak zorunda kaldı

Alaeddin Keykubad 1237’de ölünce yerine oğlu II Gıyaseddin Keyhüsrev tahta çıktı Ama devletin yönetimi fiilen vezir Sadeddin Köpek'in elindeydi Moğolların önünden kaçarak Anadolu’ya sığınan göçebe Türkmenler Anadolu Selçuklu ülkesini tam bir kargaşaya sürükledi Anadolu Selçuklu yönetimi bu kargaşayı önlemek için sert önlemlere başvurunca, Anadolu Selçuklu tarihinin en büyük ayaklanması patlak verdi Baba İshak'ın önderliğindeki ayaklanmacılar başkent Konya üzerine yürüyünce II Gıyaseddin Keyhüsrev kenti terk etmek zorunda kaldı Ama sonunda, 1240’ta ayaklanma kanlı biçimde bastırıldı


Devlet yapısı ve ordu [değiştir]Anadolu Selçuklularında devlet toprakları hanedanın ortak mülküydü Sultan ülke topraklarını oğulları arasında paylaştırıyordu ve şehzadeler yönetimleri altındaki bölgelerde yarı bağımsız hareket ediyorlardı Bu, Anadolu Selçuklu Devleti’ndeki taht kavgalarının ve şehzadelerin ayaklanmalarının önemli nedenlerinden biriydi I Gıyaseddin Keyhüsrev bu geleneğe son verdi ve merkezi yapıyı güçlendirdi Sultan unvanıyla anılan Anadolu Selçuklu hükümdarları devletin ve ordunun başıydı Merkezi devlet işleri Divan-ı Âli (Büyük Divan) adı verilen bir kurulda görüşülür ve karar bağlanırdı Bu kurula vezirler başkanlık ederdi Vezirden sonraki en yüksek devlet görevi, Niyabet-i saltanatlık makamıydı Bu makama atanan saltanat naibi, yokluğunda sultana vekâlet ederdi Öbür yüksek devlet görevlilerinden müstevfi, maliye işlerini yürütürdü Pervane, divanın yaptığı atamalara ve dirliklerin (iktaların) dağıtım işlerine bakardı Yazışmaları tuğracı yürütür, hukuk işlerine emir-i dâd bakar ve askerlik işleriyle beylerbeyi ilgilenirdi Askeri davalara ise Kadı-i leşker bakardı

Vilayetlerin yönetiminden sorumlu kişiye subaşı denirdi Bir tür vali sayılan subaşı, kentin düzenini sağlar ve bölgedeki askerlere komutanlık ederlerdi Ayrıca melik denen şehzadelerin yönettiği vilayetler vardı Melikler doğrudan sultana bağlıydılar ve vilayet merkezinde Büyük Divan’a benzer bir divan kurarlardı Anadolu Selçukluları, Bizans sınırlarına bir tür sabit öncü kuvvet olarak Türkmen boylarını yerleştirmişlerdi Bu boyların beyleri sınır bölgelerinde, uçbeyliği denen yarı bağımsız beylikler kurmuşlardı

Anadolu Selçukluları'nda devletin malı olan topraklar üçe ayrılırdı Bunlara dirlik, vakıf ve mülk denirdi Sultan dirlikleri, kendisi için asker besleyip yetiştirmeleri karşılığında Türkmen beylerine ve komutanlarına verirdi Mülk denen topraklar üstün hizmetlerde bulunanlara gene sultan tarafından verilirdi Vakıf araziler ise, han, hamam, medrese gibi kurumların giderlerinin karşılanması için ayrılmış topraklardı

Selçuklu ordusu asıl olarak, beylerinin komutasında savaşa katılan Türkmenlere dayanıyordu Dirlik sahiplerinin kendilerine verilen topraklarda besledikleri tımarlı sipahiler ve kapıkulu askerleri, savaş zamanında ordunun önemli bir parçasıydı Tımarlı sipahiler subaşıların buyruğunda savaşa katılırdı Kapıkulu askerleri, devlet tarafından çocuk yaşta alınıp eğitilen Türkler ve Hıristiyanlardan oluşuyordu


Toplumsal ve ekonomik yaşam [değiştir]Anadolu Selçukluları döneminde ülkenin hemen her yerinde imarethaneler vardı Buralarda yoksul halka, öğrencilere ve yolculara parasız yemek verilirdi Başlıca eğitim kurumları medreselerdi Başta Konya, Sivas, Tokat ve Amasya olmak üzere birçok kentte medreseler kurulmuştu Darüşşifa denen hastaneler daha çok Divriği, Sivas, Tokat, Amasya, Kayseri, Konya ve Kastamonu gibi kent merkezlerinde yoğunlaşmıştı Kent ve kasabaları birbirine bağlayan yollar üzerinde han ve kervansaray denen konaklama yerleri vardı Ulaşım ve ticaretin gelişmesine bağlı olarak bu tür konaklama yerlerin sayısı gittikçe arttı Bu kurumların giderleri vakıflarca karşılanırdı

Anadolu Selçukluları ticarete ve yol güvenliğine büyük önem verdiler Kervan yollarının güvenliğinin sağlanmasına bağlı olarak Anadolu'da ticaret büyük ölçüde gelişti Karadeniz ve Akdeniz'deki limanlar önemli birer dış ticaret merkezi durumuna geldi Ticareti güvence altına alan devlet, karada haydutların, denizde korsanların saldırısına uğrayarak malları yağmalanan tüccarların zararlarını karşılıyordu Gerek yolculukları sırasında, gerekse kervansaray ve hanlarda konakladıklarında tüccar ve yolcuların güvenliği ve ihtiyaçları sağlanıyordu Anadolu Selçukluları’nda özellikle dokumacılık çok gelişmişti Ayrıca Anadolu'nun çeşitli bölgelerindeki demir, bakır, gümüş gibi madenler işletiliyordu


Sanat ve mimarlık [değiştir]Anadolu Selçukluları Devleti’nde edebiyat ve düşüncede büyük gelişmeler oldu Necmeddin İshak, Muhiddin Arabi, Sadreddin Konevi, Mevlana Celaleddin Rumi gibi bilgin ve yazarlar yetişti

Anadolu Selçukluları ülkenin pek çok yerinde cami, han, kervansaray, imaret, köprü, çeşme ve medreseler yaptırdılar Beyşehir'deki Eşrefoğlu Camisi (1296), Anadolu Selçuklu mimarisinin özelliklerini taşıyan en önemli örneklerden biridir Ağaç direkler üzerine kurulan, içi çini mozaik ve ağaç oyma işleriyle süslenen tip camilerin başka örnekleri de vardır

Anadolu Selçuklu sultanları adına yapılan kervansaraylar "Sultan Han" ya da "Han" olarak adlandırılırdı Bu dönemdeki dinsel yapılar genellikle küçük boyutlarda olmasına karşın, hanlar çok büyük boyutlu yapılardır Bir bakıma sultanın ihtişamını yansıtırlar

Anadolu Selçuklu mimarisinin günümüze kalan en önemli örnekleri arasında, Konya ve Niğde'deki Alaeddin Camileri, Ankara'daki Aslanhane Camisi, Kayseri'deki Huand Hatun Camisi ve Külliyesi, Afyonkarahisar'daki Ulucami, Erzurum'daki Çifte Minareli Medrese, Sivas'taki Gök Medrese, Buruciye Medresesi ve Çifte Minareli Medrese, Kırşehir'deki Melik Gazi Kümbeti,Tercan'daki Mama Hatun Türbesi, Ahlat'taki Ulu Kümbet ve Çifte Kümbetler ile Nevşehir İl sınırı içerisinde bulunan pek çok cami (Tuzköy camii, Kızılkaya camii) ve diğer yapılar (Nevşehir Kalesi vb) gösterilebilir
Constantin Ofline   Alıntı ile Cevapla