Alıntı:
shawnodese´isimli üyeden Alıntı
Ne yazık ki şu anda kendilerini maça veremiyorlar.
Beşiktaş'ın taraftarı Türkiye'nin tartışmasız en iyisi ancak, bir süredir tatildeler.
Maça gelip marş söylemekle takım desteklenmez. Rakibi yada hakemi etki altına almaya çalışmıyorlar. Varsa yoksa marş söyleniyor. O tribünler zamanında rakip takımı ısınmak için bile sahaya çıkartmamışlar (Avrupa kupası maçı ve küfrüsüz bir biçimde) ve rakip korkudan ısınmyı soyunma odası kolidorlarında yapmıştı. Oralardan bugünlere gelmek üzücü.
Sıkı yönetim varken bile Beşiktaş'ı desteklemek için sabahın 6 sında stada koşan taraftar profili ne yazık ki değişiyor. O zamanları anlatılanlarla ve belgesellerle bilirim ancak günümüzdeki hali görünce üzülüyorum açıkçası. Bu taraftar bu kadar nasıl yozlaşır diye.
Beşiktaşlılık yerini Beşiktaş'tan rant sağlamak almaya başladı. Küfürlerin bir çoğunun temelinde de bu var.
En önemlisi de Beşiktaşımıza zarar verip, ben Beşiktaşlıyım diyenlerin destek bulması değil mi?
Beşiktaşlılık olgusunun ne anlama geldiğini bilmeyenlerin, bunu anlamayanların tribünlerde yer bulmaya ve destek bulmaya çalıştığı aşikar değil mi?
Maça giden arkadaşlar, bir baksınlar tribünde küfürlerin nerede başladığına ve kimler tarafından yönlendirildiğine. Bu kişilerin çıkıp bedava bilet için kimleri tehdit ettiklerine. Biraz daha devam edelim bu kişilerin biletlerinin kimler tarafından alındığını araştırsınlar.
Beşiktaş'ın hakkı yeniyordu ama o zamanlar herkes bunu kabul ediyordu. Şimdi ise Beşiktaş'ın hakkı yeniyor, yetmez gibi Beşiktaş suçlu duruma düşüyor. Bunda temel neden sadece yönetim değil.
Yozlaşma taraftar, yönetim ve kongre üçgeninde yoğun safhada. Bir takım değerlerde sonuna kadar çiğneniyor. İhanet sayılabilecek hatalar yapılıyor. Beşiktaş'ın öz kaynakları heba ediliyor. Kongre buna çanak tutuyor, taraftar ise Beşiktaş'ı en çok desteğe ihtiyacı olduğu zamanlarda yalnız bırakıyor. Hemde hiç uğruna. Para cezası, saha kapanması ve itibar kaybı.
Beşiktaş taraftarının İnönü yü rakip taraftara dar etmesi gerekirken, seyircisiz oynattırıp üstüne üstlükte kulübe para cezası verdirtmesi kabul edilemez.
Taraftar silkelenmel ve kendine gelmeli. Yoksa istenilen başarılar yakalanamaz. Küfür tüm Türkiye de olan bir olgu olabilir ama Beşiktaş taraftarını Türkiye'nin en özel taraftarı yapan aykırılıktır. Yani millet yapıyo bizde yapıyoruz demek yerine biz böyle yaparız, millette bizi takip eder.
Türkiye de stadlar da söylenen tezarühatların çoğunun öncüsü Beşiktaş taraftarıdır. O taraftar ki rahatlıkla küfürsüz Beşiktaşı destekleyecek birikime sahiptir. Yapılması gereken çürüklerin ve çürümeye başlayanların ayrıştırılmasıdır. |
Beşiktaş seyircisinin ilk Avrupa basınına çıkışı,13 yıl sonra gelen şampiyonluğun senesi olan 1982 yılında idi..Özellikle İngiliz gazeteleri ,sondan 2. maç olan Trabzon maçından sonra iki resim basmışlardı (ki sıkıyönetim olan dönemlerdi)..Sabah 05.55 de stadın etrafı bomboş,bir allahın kulu yok ve 06.05 stadın etrafında onbinler organize bir şekilde bilet kuyruğunda..ki o maçtan önce ben ve arkadaşlar ,tüm derbilerde olduğu gibi Cuma gecesinden Maçka parkında gerekli yakıt (!) ikmalimizle kampa girmiştik.. Yabancı basınla Beşiktaş seyircisi böyle tanışmıştı..ve "Fantastic fans" başlığı altında konu olmuştu..
Sonraki yıllarda 95 lere kadar gelen seri başarılar trübündeki profil başkalaşımını gizledi..ve Yönetimle taraftar arasındaki bedava bilet rabıtasının doğuracağı sakıncalar gözardı edildi..Her ne kadar Seba bu ilişkilere karşı çıktıysa da ,parası için yönetime alınan zenginler,yöneticilerce yönlendirilen seyirci modelini kalın çizgilerle olmasada inceden inceye Beşiktaşımızın trübünlerine de yerleştirdiler...
Ben ,şimdiki genç arkadaşların bize "çıtçıt" cı

demesine tebessümle bakıyorum çünkü ben kapalıda bizzat bisiklet pompasına takılı araç kornası çalardım..yani çekirdeğe zamanım olmazdı hiç..

Şimdiki genç arkadaşların,üzüntüsünü ve sıkıntısını anlıyorum..ve en az onlar kadar da üzülüyorum..Ama Beşiktaşın hakkı 1970 li yıllarda da yendi..Bir kupa maçında Engin Verel 15 mt bariz ofsayttan golü attığında " Aldırma kartal aldırma" bestelenmişti..
Ama ne zaman Seba başkan oldu,onca hak yenmesine rağmen inanın Beşiktaşımız o 2.44 'e 7.32 lik kaleye hakemleri de soktu..Çünkü iyi yönetim ve güçlü kadrolar başarıyı getirmişti
Yani demem o ki bizler hakeme ve federasyona saldırdıkça ,mevcut başarısız yönetim kendini aklama fırsatı bulacaktır..Maç içindeki küfürlerle de ,sahneye konan "iki kutuplu lig" projesi hızlanacaktır..
Onun için son derece sağduyulu davranarak ,bu darboğazdan takımımızı gene o dillere destan seyircisi çıkaracaktır..Beşiktaş seyircisi ve taraftarı olmak kolay değildir..Beşiktaş seyircisi ve taraftarının her daim takımının (yönetiminin demiyorum arkadaşlar) yanında olmak gibi bir misyonu vardır..O hocanın ve çocukların yanında olursak en azından utanmayacağımız bir sezon geçiririz gibi geliyor bana..