Beşiktaş seyircisinin ilk Avrupa basınına çıkışı,13 yıl sonra gelen şampiyonluğun senesi olan 1982 yılında idi..Özellikle İngiliz gazeteleri ,sondan 2. maç olan Trabzon maçından sonra iki resim basmışlardı (ki sıkıyönetim olan dönemlerdi)..Sabah 05.55 de stadın etrafı bomboş,bir allahın kulu yok ve 06.05 stadın etrafında onbinler organize bir şekilde bilet kuyruğunda..ki o maçtan önce ben ve arkadaşlar ,tüm derbilerde olduğu gibi Cuma gecesinden Maçka parkında gerekli yakıt (!) ikmalimizle kampa girmiştik.. Yabancı basınla Beşiktaş seyircisi böyle tanışmıştı..ve "Fantastic fans" başlığı altında konu olmuştu..
Sonraki yıllarda 95 lere kadar gelen seri başarılar trübündeki profil başkalaşımını gizledi..ve Yönetimle taraftar arasındaki bedava bilet rabıtasının doğuracağı sakıncalar gözardı edildi..Her ne kadar Seba bu ilişkilere karşı çıktıysa da ,parası için yönetime alınan zenginler,yöneticilerce yönlendirilen seyirci modelini kalın çizgilerle olmasada inceden inceye Beşiktaşımızın trübünlerine de yerleştirdiler...
Ben ,şimdiki genç arkadaşların bize "çıtçıt" cı

demesine tebessümle bakıyorum çünkü ben kapalıda bizzat bisiklet pompasına takılı araç kornası çalardım..yani çekirdeğe zamanım olmazdı hiç..

Şimdiki genç arkadaşların,üzüntüsünü ve sıkıntısını anlıyorum..ve en az onlar kadar da üzülüyorum..Ama Beşiktaşın hakkı 1970 li yıllarda da yendi..Bir kupa maçında Engin Verel 15 mt bariz ofsayttan golü attığında " Aldırma kartal aldırma" bestelenmişti..
Ama ne zaman Seba başkan oldu,onca hak yenmesine rağmen inanın Beşiktaşımız o 2.44 'e 7.32 lik kaleye hakemleri de soktu..Çünkü iyi yönetim ve güçlü kadrolar başarıyı getirmişti
Yani demem o ki bizler hakeme ve federasyona saldırdıkça ,mevcut başarısız yönetim kendini aklama fırsatı bulacaktır..Maç içindeki küfürlerle de ,sahneye konan "iki kutuplu lig" projesi hızlanacaktır..
Onun için son derece sağduyulu davranarak ,bu darboğazdan takımımızı gene o dillere destan seyircisi çıkaracaktır..Beşiktaş seyircisi ve taraftarı olmak kolay değildir..Beşiktaş seyircisi ve taraftarının her daim takımının (yönetiminin demiyorum arkadaşlar) yanında olmak gibi bir misyonu vardır..O hocanın ve çocukların yanında olursak en azından utanmayacağımız bir sezon geçiririz gibi geliyor bana..