Tekil Mesaj gösterimi
Alt 02-02-2009, 19:30   #1
OutKast
 
OutKast - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
şubat ayında neler olacak? hisse tavsiyeleri...

ECB (5 Şubat), BoJ (19 Şubat) ve TCMB (19 Şubat) faiz toplantıları yapacak. Avrupa Merkez Bankası ve TCMB’nin faiz indirimlerine devam etmesini bekliyoruz.
IMF ile yeni stand-by anlaşmasının imzalanması bekleniyor. Olası anlaşmanın Mart ayından önce yapılması olası fakat Devlet Bakanı Şimşek’in son açıklamaları anlaşmanın Mart ayı veya yerel seçimlerden sonraya kalabileceğini gösteriyor.
Ekonomi Koordinasyon Kurulu’nun otomotiv, çelik, inşaat, turizm gibi sektörlere yönelik teşvik paketi açıklamasını bekliyoruz.
ABD’de 819 milyar dolarlık harcama ve ekonomiyi canlandırma paketinin Senato’da onaylanması, sorunlu kredilerin aktarılacağı bir “kötü banka”nın kurulması izlenecek.
ABD’de şirket bilançoları açıklanmaya devam edecek (BP, Dow Chemical, Merck, Motorola, Pepsi, Schering-Plough, UPS, Alcatel-Lucent, Polo, Rohm&Haas, Time Warner, Cisco Systems, Burger King, MasterCard, Moody’s, Vodafone, Whirlpool, Arcelor Mittal, Coca Cola, General Motors, Goodyear gibi).
IMKB’ye kote şirketlerin yıllık bilançoları açıklanmaya başlayacak (Konsolide olmayan bilançolar 13 Mart’a, konsolide bilançolar ise 10 Nisan’a kadar açıklanacak).
Emtia fiyatlarının seyri, döviz kurlarındaki ve reel ekonomilerdeki gelişmeler takip edilecek.
BEKLENTİLERİMİZ VE AYLIK STRATEJİ
*ABD hükümetinin otomotiv sektörünü kurtarma planı kapsamında sektördeki şirketlere likidite sağlaması, yeni başkan Obama’nın göreve başlaması, sorunlu varlıklara yönelik “kötü banka” kurma çalışmaları, ABD’de açıklanmaya başlanan bilançolar – ekonomik veriler, IMF ile görüşmelere başlanması, Avrupa’da destek paketlerinin devam etmesi, TCMB’nin faizleri beklentilerden daha agresif olarak 2.00 puan indirmesi (yüzde 13.00) gibi konularla IMKB-100 endeksi geçen ay için söylediğimiz 23.800 – 28.400 aralığına paralel olarak (24.035 – 28.732) neredeyse birebir hareket etti.
*Şubat ayına baktığımızda özellikle ABD tarafındaki gelişmelerin global piyasalara yön vereceğini görüyoruz. Türkiye ekseninde ve öznelinde ise IMF ile stand by anlaşmasında son rötuşların yapılarak anlaşmanın yerel seçimlerden önce imzalanmasını ve bunun etkilerini de IMKB’de sağlam kalma çabası olarak görmeyi bekliyoruz. TCMB’nin 19 Şubat’taki toplantısında faizlerin 0.75 puan daha düşürüleceğini tahmin ederken, yurtdışı piyasalarda “kan kaybının artması halinde” IMF anlaşmasının sadece “mevcut konumu korumaya yeteceğini”, devamında ise satışlara neden olacağını düşünüyoruz.
*Obama yönetiminin Şubat ayında neler yapabileceğine şöyle bir baktığımızda bunları, i) 819 milyar dolarlık harcama paketinin Temsilciler Meclisi’nin ardından Senato’da onaylanması (ki ne zaman ve sorunsuz onaylanıp onaylanmayacağı belli değil), reelde hangi altyapı yatırımların yapılacağının belirlenmesi, bu yatırımlar için ihaleye çıkılması, ii) bankalardaki sorunlu varlıkların “kötü banka” kurularak bunun içerisine aktarılması, yönetiminin FDIC’ye verilmesi, bankaların tekrar kredi verebilir bir konuma getirilmesi, iii) istihdamı ve tüketimi artırıcı diğer tedbirlerin alınması olarak görüyoruz.
*ABD’nin yeni lideri Obama’nın kurduğu ekonomi yönetimini piyasanın yakından tanıması ve kabullenmesine karşılık ilk önce yukarıda bahsettiğimiz adımlarla birlikte piyasalara güven verilmeye çalışılacaktır. Ciddi değer kaybeden borsaların bu adımları, kötü gelmeye devam eden ekonomik veri ve bilançolara rağmen psikolojik açıdan daha olumlu algılamak isteyeceğini düşünüyoruz. Bu nedenle, geçen ay, ABD’de kayıpların artacağını düşündüğümüz Şubat ayı için bakışımızı biraz daha olumluya çeviriyor buna karşılık temkinli duruşumuzu koruyoruz (Uzun vadede henüz işler yoluna girmedi).
*Obama ve ekibinin attığı adımların Şubat ayında volatiliteyi artıracağını beklerken, bu gelişmeler borsaların Şubat ayında biraz daha yükseliş arzusu ile hareket etmek isteyeceğini düşünmemize neden oluyor. Yurtiçinde bozulmaya devam eden ekonomik verilere karşılık IMF ile beklenen imzanın da etkisiyle IMKB-100 endeksinin bu ay 23.500 – 28.700 aralığında hareket edeceğini tahmin ediyoruz.
ŞUBAT AYI PORTFÖY ÖNERİSİ
*Ocak ayı için önerdiğimiz portföyün (mevduat yüzde 25, repo yüzde 20, tahvil yüzde 35, hisse yüzde 10, döviz yüzde 10) ortalama getirisi yüzde 1.58 oldu.
*ABD bankacılık sektöründeki sorunlu varlıkların kurulması planlanan “kötü banka”ya devrine yönelik gelişmeler, ekonomiyi canlandırma paketinin hızla hayata geçirilmesi çalışmaları, IMF ile olası stand by anlaşması, TCMB’nin faiz indirimine devam etmesi gibi unsurlar IMKB açısından Şubat ayının biraz daha yükseliş yönünde geçmesine yol açabilir.
*Şubat’a ilişkin biraz daha olumlu bakışımız nedeniyle portföydeki hisse ve tahvil oranını arttırıyor, mevduat ve repoyu azaltıyoruz. Bu ayki portföy: hisse yüzde 20, tahvil-bono yüzde 40, repo yüzde 10, aylık mevduat yüzde 20, döviz (¬+$) yüzde 10"
ŞUBAT AYI HİSSE TAVSİYELERİ
BİM
Türkiye'ye yüksek indirim modelini getiren BİM, 1995 yılında 21 olan mağaza sayısını yürüttüğü hızlı büyüme stratejisi sayesinde 2.100'ün üzerine taşıyarak Türkiye'nin en önemli perakendeci şirketi sıralamasında ilk 3'e girmiştir.
Şirket, Türkiye dışında bakir bir bölge olan Kuzey Afrika'da da yatırım yapmakta, bu bağlamda Fas'ta ilk mağazasını açmıştır (Bu ülkede 4 yılda 300 mağazaya ulaşılması hedeflenmektedir). BİM, Güney Akdeniz pazarında Mısır, Cezayir ve İran'a da yatırım yapmayı planlamaktadır.
Global ekonomilerdeki daralma ve alım gücünün azaldığı dönemlerde, şirketin yüksek indirim mağazacılığı konseptinin ucuz ürüne yönelişe bağlı olarak ciro kaybını önleme ve Pazar hakimiyetini koruma anlamında oldukça olumlu görüyoruz.
Özellikle finans ve sanayi sektörlerindeki daralmaya karşılık BİM'in yürüttüğü yüksek indirim mağazacılık konsepti ekonomilerdeki daralma dönemlerinde defansif olmasını sağlamaktadır.
2009 yılında yüzde 40 yükseliş potansiyeli taşıdığını hesapladığımız BİM'in alternatif yatırım araçları karşısında cazip olması da önemlidir.
İş Gayrimenkul YO
Global ekonomik krizin etkisiyle gayrimenkul ve inşaat sektöründe yaşanan daralma, gerilemeye devam eden gayrimenkul fiyatları, sektörde faaliyet gösteren şirketler açısından negatif bir durum olsa da, İş Gayrimenkul'ün portföyünün yüzde 86'sının tamamlanmış ve kira geliri yaratan binalardan oluşması, kira gelirinin ağırlıklı olarak döviz bazında olması (yüzde 58 dolar, yüzde 27 TL, yüzde 15 euro), döviz kurlarında son çeyrekte yaşanan artış (yüzde 50+50 $-¬ sepeti yüzde 17.9, euro yüzde 11.4, dolar yüzde 27.4 yükseldi) gibi unsurlar şirketin son çeyrek bilançosuna olumlu yansıyacaktır.
Ayrıca şirketin portföyünün kira geliri ağırlıklı olması, gayrimenkullerinin portföy içindeki payında İş kuleleri ve Kanyon AVM'nin yüzde 51'lik oranı 2009 yılında yüzde 3 olarak beklediğimiz daralmadan yara almadan çıkmasında önemli bir nokta olarak görülmelidir.
İş Gayrimenkul hisselerinin gerek portföy değer tablolarına göre yüzde 200, gerekse defter değerine göre yüzde 122 gibi ciddi oranda yükseliş potansiyeli barındırması, kısa vadeli olmasa bile uzun vade için hisseyi portföyde bulundurmak için önemli bir cazibe yaratmaktadır.
Aşağı yönlü riskleri sınırlı gördüğümüz buna karşılık ekonomilerdeki toparlanma sürecinin 2009 yılı ikinci yarısında başlayacağı beklentisi ve yüzde 155'lik yükseliş potansiyeli gibi nedenlerle İş Gayrimenkul'un portföylerde uzun vadeli olarak bulundurulmasından yanayız.
Turkcell
Turkcell’in 2,6 milyar YTL olan net nakit pozisyonu yeni yatırımlar için elini güçlendirmektedir. Turkcell bu doğrultuda ilerleyen aylarda şirket satın almalar da dahil olmak üzere yeni yatırımlar planlamaktadır. Bu yöndeki gelişmelerin şirket hisselerine olumlu yansımasını bekliyoruz.
Numara taşınabilirliği ile Vodafone-Avea gibi operatörlerden Turkcell'e geçiş olurken bu durum Turkcell’in müşteri sayısına ve cirosuna olumlu katkıda bulunacaktır. Yurtiçinde lider konumda bulunan şirket açısından sektördeki yüksek penetrasyon oranları pozitif katkı yapmaktadır.
28 Aralık'ta ihalesi yapılan 3G ihalesinde A tipi lisans için en yüksek teklifi veren Turkcell, Avrupalı operatörlerle karşılaştırıldığında şirket yüzde 30-35 arasında iskontolu işlem görmektedir.
Turkcell'in yüzde 81’i faturasız hat olan toplam 35,4 milyon abone sayısı bulunmaktadır. İlk çeyrekte yüzde 7,2 olan abone kayıp oranı ikinci çeyrek dönemde yüzde 6,9’a gerilerken yüzde 100 iştiraki KKTCell, Mart ayında 10 milyon $ karşılığında 3. nesil altyapı lisansı aldı.
Şirket, Belarus’daki 3. büyük mobil telefon operatörü BeST’in yüzde 80’ini 500 milyon dolara satın aldı. yüzde 55 oranındaki bağlı ortaklığı İnteltek ise, daha önce brüt ciro üzerinden yüzde 12 işletmeci komisyonu ile işlettiği İddaa ihalesini yüzde 1,4 ile en iyi teklifi vererek kazandı.
Türk Hava Yolları
Şirketin maliyetlerinin yüzde 36'sını oluşturan ve 2008 yılında yüzde 35.6 oranında artarak yıl genelinde 98.2 dolaraa yükselen petrol fiyatları, üçüncü çeyrekte ortalama 114.7 dolaraa ulaşarak zirveye çıktıktan sonra global ekonomik yavaşlamaya bağlı olarak son çeyrekte 56.8 dolaraa gerilemiştir.
2009 yılında ortalama 50 $ seviyesinde gerçekleşebilecek petrol fiyatının şirkete yaklaşık 882 milyon YTL maliyet avantajı yaratmasını ve bunun olumlu etkilerinin özellikle 2009 yılı bilançosunda görülmesini bekliyoruz. Bu durum hisse fiyatına pozitif olarak yansıyacaktır.
Toplam yolcu gelirlerinin yüzde 24,8’ini da iç hatlardan, yüzde 75,2’sini dış hatlardan elde eden şirketin dış hatlarında yüzde 40,8 payla ilk sırayı Avrupa ülkeleri yer almaktadır.
Star Alliance üyeliğinin THY'ye katacağı artı değerin yanı sıra yurtiçi hava trafiğinin yüzde 80'ini oluşturan havalimanlarında TGS Yer Hizmetleri'nin Havaş'la birlikte faaliyet gösterecek olması ve HABOM projesi de şirket için pozitif sayılabilecek diğer unsurlardır.
Gelirlerinin yüzde 80'inin döviz tabanlı, petrol hariç giderlerinin ise YTL olması YTL'nin değer kaybından olumlu etkilenmesine neden oluyor. Kur artışının yaşandığı dönemlerde yazılan kambiyo zararlarını uçaklardaki yeniden değerleme dengelemektedir. Ayrıca şirket global benzerlerine göre iskontolu işlem görmektedir.
Vakıfbank
Halka açık ilk altı banka arasında son bir yılda en fazla değer yitiren banka olmasına (yüzde 59) karşılık Vakıfbank değerleme rasyoları açısından en uygun banka konumunda bulunmaktadır.
2005 yılı Kasım ayında 5 milyar $ piyasa değeri üzerinden halka arz edilen bankanın şu an 1.94 milyar $ olan piyasa değeri, son üç yılda elde edilen net kara eşittir. Bu veriler bankanın halka arz piyasa değerine göre yüzde 60 değer kaybettiğinin ve oldukça iskontolu olduğunun bir göstergesi olarak değerlendirilebilir.
2008 sonunda bankanın karlılığında yüzde 16, 2009 yılında ise yüzde 2 düşüş beklentimizin yanı sıra özkaynak marjının bu yıllarda sırasıyla yüzde 15.8 ve 13.6 düzeyinde gerçekleşeceğini öngörmemize karşılık bu durumun fiyatlara önemli oranda yansıdığını düşünüyoruz.
Bankanın net döviz pozisyonu + net nazım hesap pozisyonu 100 milyon YTL ile artıda bulunmaktadır. Ayrıca kredi / mevduat oranı da 0.84 ile konservatif yapıdadır. Bu görüntü, bankanın piyasalarda düzelme başlaması halinde artacak kredi talebine daha yüksek faiz oranlarından başlayarak yanıt verebileceğini ve bu sayede kar marjını yükseltebileceğini göstermektedir.
__________________
Click the image to open in full size.
|'' Beşiktaş İçin Gerekirse Sahada Kanımı Bile Akıtacağım '' R.Quaresma |
OutKast Ofline   Alıntı ile Cevapla