Tekil Mesaj gösterimi
Alt 25-03-2009, 23:39   #1
Gokhan
Gogo
 
Gokhan - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Gerçek Aktörler Sivasspor ile Beşiktaş

Hani, Mustafa Denizli bir öngörüde bulunmuş ve ligin zirvesinin 26. haftada şekilleneceğini söylemişti ya... Oraya da gelmeden, geçtiğimiz hafta sonu oynanan maçlar, üç aşağı-beş yukarı zirveyi şekillendirdi. 16 haftalık ilk devre sonunda, şampiyonluk yarışı 6 takım arasında devam ediyordu. İkinci dönem başladı... Önce Ankaraspor koptu, takım sayısı 5'e indi. 25. hafta sonunda ise bana göre 2'ye.
Kâğıt üzerinde baktığınızda Trabzonspor, Fenerbahçe ve Galatasaray yarışın hâlâ içerisinde gibi gözüküyorlar. Ama bu üç takımın inişli-çıkışlı performansı, bünyelerinde var olan sorunları, geleceğe dönük umutlarının giderek azalmasını da beraberinde getiriyor.
Size önemsediğim bir tablodan söz edeyim... İkinci dönemde 9'ar maç oynandı. Toplamda 27 puana tekabül eden bu periyottan Beşiktaş 21, Sivasspor 16 puanla çıktı. Fenerbahçe ile Trabzonspor 12'şer, Galatasaray ise 11 puanla.
Bir başka deyişle Beşiktaş sadece 6 puan yitirdi. Sivasspor 11, Fenerbahçe ile Trabzonspor 15'er, Galatasaray 16.
Bir takımın, şampiyonluk yarışında iddiasını sürdürebilmesi için her şeyden önce dirençli olması gerekir. Ve tabii ki devamlılığı sağlaması.
Trabzonspor, Fenerbahçe ve Galatasaray kırılgan yapıları, sıklıkla puan kaybı yaşamalarıyla bu anlamda zaten rakiplerinin gerisinde kaldı. 9 maçın 3'ünden mağlup, 3'ünden de beraberlikle ayrılan Trabzonspor'la Fenerbahçe ve 4'ünde yenilen 2'sinde berabere kalan Galatasaray'ın dirençli takım olduklarını ya da devamlılık sağlayabildiklerini kim iddia edebilir?
Trabzonspor'un bu oyun yapısıyla şampiyon olamayacağını haftalar öncesinden, üstelik de çok daha iyi konumdayken yazmıştım. Özellikle de iç sahada puan kayıplarının devam edeceğini belirtmiştim. Nitekim o saptamaların ardından Trabzonspor, sahasında önce Denizlispor'a, sonra Konyaspor'a yenildi. Galatasaray ile berabere kaldı ve 8 puan kaybetti. Geçen hafta da Gaziantepspor deplasmanından puansız ayrılınca 5 maçlık süreçteki kayıp toplamı 11'e yükseldi. Hâlâ aynı düşüncedeyim. Bu orta saha verimsizliğiyle Trabzonspor'un hücum organizasyonunu güçlendirme şansı yok. Eğer alternatif üretemezse -ki mevcut kadro yapısıyla çok zor- Trabzonspor'un puan kayıpları yine devam edecek.
Fenerbahçe'nin sorunu takım olamamakta. Aragones, Zico'dan devraldığı mirası çoktan tüketti. İçeride ciddi sorunlar var. Bir takımın başına gelebilecek en olumsuz tablo Fenerbahçe'de mevcut. Oyuncu Aragones'e inanmıyor, güvenmiyor. Aragones ise ligi hâlâ tanımıyor. Bir teknik adam, her şeyden önce kritik evrelerde oyuna yaptığı müdahalelerle değer bulur. Oysa Aragones, öyle anlamsız değişiklikler yapıp çoğu zaman takımı oyundan öylesine düşürüyor ki... Son örnek, Bursa'daki Semih-Gürhan değişikliği. Oyun sıkışmış. Önde top tutacak, pas yapacak, rakip savunmayı tehdit edecek tek adam Semih. Aragones tutup, onu oyundan çıkarıyor, yerine Gürhan'ı alıyor! Fenerbahçe takım olarak uzunca bir süredir kötü oynuyor. Çünkü oyuncular da sorumluluk almaktan kaçınıyor. Özellikle de deplasmanlarda. Düşünün, Fenerbahçe her üç deplasmanın ikisinde puan kaybetmiş. 12 maçın 6'sında yenilmiş, ikisinde beraberliği güçlükle kurtarmış. Kalan 5 deplasmanı Galatasaray, Ankaraspor, Beşiktaş, Antalyaspor ve Trabzonspor'la! Bu olumsuz tablo sürdüğü takdirde, Fenerbahçe bırakın Şampiyonlar Ligi'ni, ligi beşinci sırada bitirirse kimse şaşırmasın!
Galatasaray'daki sorun çok yönlü ve çok daha farklı. Bülent Korkmaz, göreve başladığında üst üste şanslı maçlar kazandı. Oyuncuların büyük bölümü tarafından sevilmesinin, sayılmasının getirdiği özveri içeren duygusal patlamanın da o galibiyetlerde rolü vardı. Ama futbol yalnızca duyguyla oynanan bir oyun değil. Aklı, stratejiyi bu oyuna yeterince katamadığınızda bir yere varamıyorsunuz. Bülent Korkmaz, gelecekte iyi bir teknik adam olacak. Ancak şu an oyun ve oyuncu tercihleriyle küçümsenmeyecek hatalar yapıyor. Oyuna müdahalelerde yetersiz kalıyor. Galatasaray'ın sakatlık ve formsuzluklar nedeniyle zayıflayan kadro yapısına da baktığınızda, bünyedeki diğer sorunlar bir yana, bu yarışı sonuna dek sürdürmesi zaten zor gözüküyor.
Peki, Sivasspor mu, Beşiktaş mı?
Sivasspor istikrarlı gidiyor. Fikstür olarak da avantajlı. Ama Beşiktaş sanki bir adım daha önde gibi duruyor. İsteği, hırsı, kazanmak için ortaya koyduğu mücadele, oyuncu-teknik adam arasındaki iletişim sonucu ikinci yarıda yakaladığı çıkışla şampiyon olmak için oynuyor.
Tesadüfün böylesi
Futbol, bazen ilginç rastlantılara da sahne oluyor. Şimdi onlardan birini anlatayım.
Büyükşehir Belediyespor, malum sancılı bir süreci yaşıyor. Aynı zamanda ligin en az gol atan ekipleri arasında. En golcü iki oyuncusundan biri Erman Kılıç (6), diğer İbrahim Akın (4).
Erman'ın farklı bir özelliği var... Ne zaman gol atsa, takımı kazanıyor. Büyükşehir, şu ana dek 8 maç kazandı, 5'inde Erman gol attı. Deplasmandaki Konyaspor (2-1), Gaziantepspor (4-1), iç sahadaki Antalyaspor (2-1), Konyaspor (2-0) maçlarında 1'er, Ankara'daki Ankaraspor maçında 2 gol.
Bitmedi... Erman'ın gol attığı ve Büyükşehir'in kazandığı 4 maçta skora imzasını koyan bir başka oyuncu da kim oldu biliyor musunuz? İbrahim Akın. Yani onun gol attığı maçlarda da Büyükşehir Belediyespor üç puana ulaştı.
Şimdi... Büyükşehir'in kalan dokuz maçında oynayacağı rakiplere bir tüyo. Siz siz olun, Erman-İbrahim Akın ikilisine gol attırmayın, maçı kaybedersiniz!

Zeki Çol
__________________
Click the image to open in full size.
Click the image to open in full size.





Gökhan
Gokhan Ofline   Alıntı ile Cevapla