[Gokhan]

BU sefer gerçekten yazık oldu.. Çünkü kaybedecek bir futbol sergilemedik.. En azından 1 puanı alacak kadar oynadık ama ava giderken avlandık.. 2-1’i bulalım derken, 92. dakikada yediğimiz gol aslında kaderin bir cilvesi.. F.Bahçe’ye geldiği günden beri yerden yere vurduğumuz Güiza, 85. dakikada ıslıklarla Torres’in yerine girdi.. Belki de Türkiye sahalarındaki en güzel hareketlerinden birini yaparak H.Balta’dan sıyrıldı (Orada niye faul yapmadığını hâlâ anlayamıyorum), Riera’ya 2010 şansımızı suya düşürecek asisti yaptı.. Yenilginin Güiza’nın ayağından gelmesi ayrı bir talihsizlikti..

İYİ bitiremediğimiz maça iyi de başlamadık.. İspanya ilk 25 dakikada neredeyse bize topu bile göstermedi.. İlginçtir, golü onların en iyi oynadığı bölümde attık.. Böyle olması morallerini bozdu, pas bağlantıları sadece 25 ile 45. dakikalar arasında koptu.. Biz de bu sayede oyunu dengeye getirdik, hatta farkı arttıracak şansları da yakaladık.. İşin kilit noktası zaten burası.. İspanya gibi güçlü takımlara karşı oynarken defansif açıdan zaten dikkatli olman gerekiyor.. Ama hücumda bulduğun fırsatları da kolay kolay harcamayacaksın.. Tuncay’ın defansın arkasına yaptığı koşular, Arda’nın mükemmel ara pasları ile çok net fırsatlar yakaladık.. Bunları özellikle Nihat’ın ayağından kullanamadık..

NİHAT’A HİÇ YAKIŞMADI

NİHAT gibi artık 30 yaşına gelmiş, yıllardır İspanya’da top oynayan, tecrübeli bir futbolcunun böylesine kolay golleri kaçırması, bitirici vuruşları yapamaması olacak iş değil! Kaçırdığımız gollerin dışında yediğimiz gollere bir bakın.. İkincisinde Hakan Balta’nın faulden kaçınması tam acemilik.. Ama ilkinde de Volkan’ın elinden kaçırdığı top penaltı golüyle sonuçlandı.. 2 metre boyundaki kalecinin topu çıkıp da tutamaması ne demek! Çıkıyorsan, topa da, adama da vurursun, ortalığı dağıtırsın.. Ama Volkan’ın elinde sanki sabun vardı, top kaydı, gitti.. “Penaltıydı, değildi” tartışmasına girmeyi hiç istemiyorum, bence penaltıydı Üzülmez’in eline çarpan top..

YAZIK oldu, çünkü özellikle ikinci yarının büyük bölümünde takım halinde iyi futbol oynadık.. Arda ile Tuncay’a, orta sahada Aurelio eşlik etti.. Karşılıklı oynadığı Senna’ya karşı büyük üstünlük sağladı.. Teker teker saymaya gerek yok, kötü oyuncumuz neredeyse yok gibiydi.. Ama karşındaki neticede İspanya! Ne kadar kapatırsan kapat, iyi oynarsan oyna, adamlar öyle etkili ayağa oynuyor ki, öyle tecrübeli ki, öyle kaliteli ve ne yaptığını biliyor ki, sen bir an bile gözünü kapatsan iş işten geçiyor.. En büyük şanslarımızdan biri Torres’in çok kötü oynamasıydı.. Yoksa daha erken 2. golü yiyebilirdik.. Zaten de o çıktıktan sonra yedik..

BUNDAN sonra tek şansımız var.. Son 4 maçımızdan 3 galibiyetle en az 10 puan çıkarmak, o tek beraberliği de Bosna’da almamak.. Aksi takdirde 2010’u televizyondan izlemek zorunda kalabiliriz..

Sergen Yalçın