Ne dedi G.Saray başkanı Adnan Polat: “İki takım sabaha kadar oynasa, hakem üçlüsü maçı berabere bitirecekti. G.Saray ve F.Bahçe'yi devre dışı bırakmak için çok güzel bir tezgah ortaya konmuş.”
İnsanın tüylerini diken diken eden bu sözleri Sayın Başkan iki nedenle söylemiş olabilir:
1- Gerçekten inandığı için
2- Gündemi değiştirmek, okları başka yönlere çekmek, başarısızlığın üstünü örtmek için.
Birinci olasılığı iş olsun diye yazdım. Polat, inanarak öyle konuşur mu hiç? Doğru olan, elbette ikincisi. Peki Polat, milleti enayi mi zannediyor? Kim yutar bu yemi ? Kim, “Ahh zavallılar... Baksanıza G.Saray, federasyon ve hakem kurbanıymış... Polat ne yapsın?” der.
Başarıya panter gibi atlayıp, başarısızlıkta böylesine ucuz mazeretlerin arkasına sığınmak var mı? Vay canına, maç hakemler yüzünden golsüz sona ermiş! Vay canına, G.Saray ve F.Bahçe organize suç örgütü tarafından devre dışı bırakılmış.
Sayın Polat, iki takım futbol olarak ortaya ne koydu, kaç pozisyona girdi, nasıl galip gelebilirlerdi? Hakemler neyi önledi, engelledi? Hakedilmiş bir penaltıyı mı vermediler? Buz gibi bir golü mü iptal ettiler? Gerçekten, “Vahh vahh vahh!” denecek bir durum.
Aslında G.Saray'ın başarısızlığında en büyük etken bu konuşmalar oldu. Başkan böyle demeçler verdikçe, futbolcu “Ohh ne güzel. Benim hatam yok. Hata federasyonda, hakemlerde” dedi ve yan gelip yatmaya devam etti.
Polat bu politikayla takımına kötülük ettiğinin farkına varamadı. Futbolcuya dayalı düzenle işlerin yürümeyeceğini göremedi. Geçen sezonki formülün yine işleyeceğini sandı. Yanlış yerde yanlış tezgah kurdu ve kendi tezgahının kurbanı oldu.
Denizli'nin son kehaneti!
Başkanı Mecnun Otyakmaz, “Kocaelispor - Beşiktaş karşılaşmasını izledikten sonra, Sivasspor'u şampiyon yapmayacaklar gibi bir kanaat doğdu içime” dedi.
Başkanlarımızın benzer yanları Maşallah(!) çok fazla. Haftalar öncesinde Yıldırım Demirören kasıp kavuruyor, herkese sallıyordu. Adnan Polat son birkaç aydır aynı durumda. Şimdi de Sayın Otyakmaz.
Evet çok doğru, Beşiktaş'ın penaltısı, penaltı değildi. Peki be sevgili Mecnun Başkan, sizin maçlarınızda hakemler hiç mi lehinize düdük çalmadı? En son Antalyaspor karşılaşmanızda Zitouni'ye çıkan kırmızı kart doğru muydu? Fazla gerilere gitmeden Bursaspor ve Eskişehirspor maçlarında yine sizin lehinize maçın kaderini etkileyecek hakem yanlışları olmadı mı?
Nalıncı keseri gibi kendimize yontmayı çok severiz. Kuyruğumuza şöyle hafifçe bir dokunulmasın, hemen kıyameti koparırız. Hakemlerimiz işte bunlar... Ve bunlar ne yazık ki etki altında kalıyorlar.
Aslında zirvedeki takımlarımız, bulundukları konuma yakışır futbol sergileseler, iş hakemlere kalmayacak. Kocaeli'nde, Beşiktaş işi daha önce sıkı tutsaydı, kader anı 75. dakikadaki penaltı olmazdı. Sivasspor da Antalya karşısında ilk 60 dakika hiç yoktu. Daha sonra “Eyvah, maç gidiyor” dedi ve 3 puanı kurtardı.
Masa başında oturup, ahkam kesmek kolay iştir. Sahanın içi tam tersidir. Önümüzdeki son 7 maç daha da zor geçecektir. Şimdi işte o haftalardayız. Sivasspor ve Beşiktaş koptu gibi gözüküyor. Trabzonspor işin peşini bırakmıyor. G.Saray ve F.Bahçe umutsuz. Pardon, onlar Polat'a göre “Tezgah!” kurbanları.
27. hafta tam Denizli'nin dediği gibi sonuçlandı. Tepede 2-3 takım kaldı. Hocamızın kahin yönü ağır bastı. Denizli, 3 hafta önce Beşiktaş TV'deki söyleşimizde “34. haftada kaç şampiyon adayı kalır?” sorumuza, “Tek, o da Beşiktaş” yanıtını vermişti. Bakalım Denizli'nin bu son kehaneti tutacak mı?
Vaziyeti idare!
Pazar akşamı Show TV'nin “Altıpas” programındaydım. Söz döndü dolaştı “Vaziyeti idare etmek” noktasına geldi. Programa katılan iki arkadaşımız “Biz milletçe böyleyiz. Hep vaziyeti idare etmeye çalışırız” dediler.
Dayanamadım çıldırdım. Ne demek vaziyeti idare etmek? Ne şiş yansın, ne kebap demek mi? Sesi az çıkanın, arkası kuvvetli olmayanın tepesine tepesine vurmak mı? Güçlüden yana olmak mı? Paçayı kurtarmak için her türlü dansözlüğü yapmak mı? Hayatım boyunca böyle düşünmedim ve bu şekilde düşünenlerin de hep karşısında oldum.
İşte hakemlerimiz... Var mı göğsümüzü gere gere gösterebileceğimiz bir cesur yürek? Hepsi vaziyeti idare ediyor. Son derbide Sabri'yi atamayan hakem, hemen gidip düdüğünü atmalıdır. Lugano'ya kırmızı kart göstermek için son dakikayı bekleyen hakem, bir daha o sahalara çıkmamalıdır.
Neydi o derbinin hakemi Fırat Aydınus'un yılışık halleri. Her düdükten sonra sahanın ortasında futbolculara konferans verdi. Verdiği kararları izah ediyor, anlatıyor, açıklıyor. “Ne olur kızmayın” diyor. Bu arada gülücükleri de eksik etmiyor. Özellikle bazı futbolcular el kol hareketleri ile neredeyse yardımcı hakemleri ve kendisini dövecekler, Aydınus'ta ne yazık ki tık yok. İpin ucunu elinden kaçırırsan, adamı işte böyle kukla yaparlar. Bravo Aydınus, vaziyeti çok iyi idare ettin!
Haftanın incileri
Aragones, “Derbilerde futbolcuların kafası soğuk, yüreği sıcak olmalıdır” dedi.
---- Evet, aynen öyle oldu. Öyle bir yürek sıcaklığı vardı ki, Ali Sami Yen alev alev yandı!
Adnan Polat, Mahmut Özgener ile ilgili bir soruya “Boşverin onu ya” şeklinde çok şık(!) bir yanıt verdi.
---- Vayy be, başkan işte budur!
Arda, “Abi çekiyoruz diye kimseden çekindiğimiz, korktuğumuz anlaşılmasın. Biz içeride de, dışarıda da varız” tehdidinde bulundu.
---- Başkan öyle konuşursa, futbolcu da böyle konuşur. Kabadayı raconu da işte budur.
Mustafa Denizli, “Derbi yakın ilgi alanımızda değil” yorumunda bulundu.
---- İkişer puan ve ikişer kırmızı... Gel keyfim gel... İstemem, yan cebime koy.
Mustafa Denizli, Kocaelispor maçının devre arasında oyuncularına, “Kız takımı gibisiniz” diye bağırmış.
---- Ayıp ayıp hocam! Kızlara hakaret bu.
Uğur Boral, derbiden sonra, “Saha dışı dostluklarımız demek ki yalanmış” serzenişinde bulundu.
---- İşin içine çıkar girdi mi, işte böyle olur!
Bülent Korkmaz, “Lugano derbiyi berbat etti” dedi.
---- Sabri, hocamızın dikkatini acaba hiç mi çekmedi!
Holosko, “Kocaelispor maçında yaptığım iki asistle umarım bundan sonraki karşılaşmada ilk on birde yer alabilirim” ifadelerini kullandı.
---- Sevgili Holosko, seni yabancı kontenjanı ve de özellikle Cisse yakıyor.
Aragones, derbi sonrası “İki takımın defansları iyi oynadı” görüşünü ileri sürdü.
---- O forvetlerin karşısında bizim spor servisinden Vedat Sipahiler, Abdullah Eğilmez, Mehmet Kalem ve Yusuf Aydın'ı oynatsaydık hiçbir şey farketmezdi.
Volkan Demirel derbi sonrasında “Söylediklerim yanlış anlaşıldı. Beni nereleriyle dinlediler” diye konuştu.
---- Ne olur sus Volkan, konuştukça batıyorsun.
Bülent Uygun, Mustafa Denizli'nin “Ligin en başarılı takımı Sivasspor” açıklamasına şu yanıtı verdi: “Onun güzel ellerinden öpüyorum”.
---- Ehh, bravoo. El öpmekle dudak, yürümekle yollar aşınmaz...
Sanlı Sarıalioğlu