Tekil Mesaj gösterimi
Alt 16-04-2009, 01:00   #1
deja_vu
sayende mazoşist oldum!
 
deja_vu - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
duruş böyle anlatılır....

Yüreğinin tam ortasında haksızlığa isyan vardır Beşiktaşlı’nın... Şerefli ikinciliklere kapısını ardına kadar açar da, ******** şampiyonlukları iter elinin tersiyle. Asıl erdemin, oyunun kuralına göre oynanması olduğunu, neredeyse doğuştan kabullenmiştir Beşiktaşlı duruşu... Suyun akışına müdahale edilmesin, bunu ister Beşiktaşlı... Doğallık içinde yaşanmalıdır her türlü sportif yarış... 19 Mayıs bugün bayramsa ve bunun böyle kabul edilmesinde Beşiktaş’ın önderliği varsa, altında yatan bu duygudur. Spor, spor gibi yapılmalı, yarış adaletli olmalı, kazananın kim olduğundan çok, yarışın nasıl yapıldığıdır Beşiktaşlı için önemli olan. İroni vardır Beşiktaş tribünlerinde, sevda, yeri gelir isyana dönüşür ama o isyanın içinde de sevgi vardır aslında... 70’li yılların sonlarına doğru şampiyonluğa yaşanan hasret şöyle dursun, kümede kalma mücadelesi yapar hale gelmesine rağmen, 35-40 bin sevdalısı İnönü’ye toplanır ve “Başın öne eğilmesin aldırma Kartal aldırma” diye dimdik dururdu sevdasının ardında... Tevazu hep ön plandadır Beşiktaş’ta... Efsane başkanın, şampiyonluğun garantilendiği maçta, ezeli rakibi Fenerbahçe üzülmesin diye şampiyonluk turu attırmayışı bundandır aslında... “Saray Arabalılar” apoletinin rakiplerce yapılan propaganda sonucu sökülüp, “Arabacılar” komedisine dönüştürülmesine seyirci kalmanın altında da bu tevazu vardır, her eleştiriye cevap vermeme asaleti gizlidir bu duruşta... Anasının ak sütü gibi helal iki şampiyonluğunun hileli yöntemlerle görmezden gelinmesine yıllarca sessiz kalışı da asil duygularının bir yansımasıydı aslında. Yüreğindeki isyanı, yüzündeki tevazuyla gizleyen Beşiktaşlı, yeri geldiğinde her alanda kafa tutmayı da bilmiş ve hakkını da söke söke almıştır, iki şampiyonluğunu eninde sonunda alması gibi… Ezeli rakibi kırılmasın diye atılmayan şampiyonluk turu nedeniyle alay edişlere sessiz kalmak Beşiktaş tevazusunun bir gereğiydi belkide... Aynı Beşiktaş’ın yıllar sonra 100. yıl kutlamalarında düşman çatlatırken bu konuda da bir çığır açması, “Yaparsan en iyisini yap” felsefesinin multivizyon gösterisi değilse neydi acaba? Beşiktaşlı duruşunda yaşamın temel çerçevesi çizilirken ara renklere yer verilmez. Bazı şeyler yanlış, bazıları da doğrudur... Siyahlar ve beyazlar vardır, kıvırma payı yoktur Beşiktaşlı’nın kumaşında! Centilmenliğe aykırı davranan her kim olursa en sert şekilde uyarmayı görev edinen, bırakın sahadaki futbolcuyu, yeri geldiğinde tribündeki seyirciyi bakışlarıyla yerine çivileyen Baba Hakkı duruşudur bu... Rakipleri “20 milyon” taraftarımız var” diyerek ülke nüfusunu Çin’le karıştırırken (!) Beşiktaşlı yürekler, “En çok ben severim” diyerek en büyük gururun resmini asmaktadır gönül duvarlarına. Yaşamın inişli çıkışlı yollarında tökezlediğinde ya da dibine indiğinde okyanusların, ölüm noktasında bir yeniden doğuş yaşar Beşiktaşlılık… Kendi küllerinden doğmak, düşerken yalnız kendine tutunmak Beşiktaşlı yüreklerin, rakiplerince anlaşılamayacak dinamiğidir…100. yılında kazanılan onurlu şampiyonluğu iki ezeli rakibini dört kez yenerek taçlandırmasına rağmen kıskançlık kokan eleştirilere sessiz kalmak da Beşiktaş asaletinin başkalarınca kolay kolay anlışalamayacak bir yansımasıdır aslında. Çok güçlü bir gelenek, dünya var oldukça yaşayacak,, aydınlık bir gelecektir Beşiktaş... Sporun her alanında cennet vatana hizmet etmek, yeni nesillere en başta spor sevgisini aşılamak ve Siyah-Beyaz saflarda yer alanlara Beşiktaşlı duruşunu miras bırakmaktır Beşiktaşlılık...

(TURGAY DEMİR)
deja_vu Ofline   Alıntı ile Cevapla