[can]

İnsanları zan altında bırakmanın çok kolay olduğu bir ülkede yaşıyoruz. Her zeminde olduğu gibi futbolda da insanları zan altında bırakmak çok kolay bu memlekette. Yazarsın bir yazı, atarsın ortaya bir takım iddialar. Yiyen yer, yemeyen de gargara yapar kaba tabiriyle. Ama madalyonun senden taraf olmayan öteki yüzüne bakmazsın bile. Sadece karmaşaya bakar, kaostan aldığın besinle mutlu olmaya çalışırsın. Zaman zaman hepimizin içine düştüğü bu durum gerçekten doğrumudur? derseniz, cevap elbetteki yanlış olacaktır.

Konumuz Eskişehirspor-Beşiktaş maçında Yusuf’un attığı çalımlar. Ve bu çalımlar neticesinde meydana gelen gol.

Öncelikle maçı, Eskişehirspor tribününden çıplak gözle izlediğimi belirtmek istiyorum. Ve maçın başından sonuna kadar da öyle bahsedilen anlamda bir film görmediğimi de buradan söylemekte yarar görüyorum.

Golün iki kahramanı var. Birincisi Eskişehirspor’lu Doğa, ikincisi ise Türkiye’nin -her ne kadar yaşı ilerlemiş olsa da- topla dripling yapabilen en iyi 3 veya 5 futbolcusundan birisi olan Yusuf. Şimdi kalkıp ta gencecik bir çocuğu, üstelik kendi mevkisinden çok daha farklı bir mevkide oynatılan bir çocuğu, ciddi anlamda gelecek vaat eden gencecik bir futbolcuyu, Yusuf gibi çok iyi bileğe sahip bir oyuncudan çalım yedi diye laf altından bir takım şaibelerin içerisine sokmanın ne anlamı var çözebilmiş değilim.

Şimdi gelin ben sizlere Eskişehirspor da ki problemin asıl kaynağından birazcık bahsedeyim. Öncelikle şunu belirtmek istiyorum bu söyleyeceklerim emin olun ilk ağızdan alınan cümleler. Yani benim bir başkası aracılığı ile duyduklarım değil. Eskişehir’de problem tamamen maddi. Futbolcular yaklaşık 3 aydır para alamıyorlar ama buna rağmen çıkıp aslanlar gibi mücadele ediyorlar. Her ne kadar mücadele etseler de akılları tabii ki biraz da maddiyatta çünkü onlarda buradan kazandıkları paralar ile evlerini geçindiriyorlar. Dolayısıyla da paralarını alamayan futbolcular maçlara tam konsantre çıkamıyorlar. Bir diğer konu ise takımın lokomotif oyuncuları olan yabancılar meselesi. Mesela Youla, milli maçtan sonra dönmeme kararı almışken, parası hesabına yattıktan sonra Eskişehir’e geri dönüyor. Kaleci İvesa’nın boynundaki fıtık ise maçtan bir gün önce tespit ediliyor ne hikmetse. Yani işin aslında para var.

Takımdaki bir diğer problemi ise Rıza Hoca bizzat maçtan sonra yayıncı kuruluşun mikrofonlarına söyledi. Takıma devre arasında katılan isimlerden tam anlamıyla verim alınmıyor. Daha doğrusu, özellikle Batuhan ve Engin, geldikleri takımlarda zaten problemli oldukları için kiralık listesine konulan oyuncular. Dolayısıyla da ne kadar kaliteli ya da teknik ya da iyi futbolcu olduklarının önemi ne yazık ki bu problemlerin arasında yok oluyor. İşte şimdi Yusuf’un çalımlarını bir de bunları okuduktan sonra izleyin. Eminim doğru olanı herkes görecektir.

Dönelim bazı oyuncuların film çevirdikleri iddiasına. Bu iddia bana göre tamamen işkembe-i kübradan atılmış bir iddiadır. Bu iddiaya itibar edilecekse eğer o zaman Sivasspor’un Hocası Bülent UYGUN’un Fenerbahçeli olmasından dolayı Sivas’ın, Fenerbahçe’ye kupada ve ligde asılmadığı iddialarına da itibar edilmesi gerekiyor ki bu tamamen yanlış ve haksız bir durum yaratır.

Sözün özü; lütfen insanları zan altında bırakacak açıklamalar yaparken elimizde olan doneleri de ortaya koyalım. Eğer elimizde geçerli doneler yoksa, ekmek parası için terini sahaya akıtan bu çocukları karalamayalım. Bu gencecik çocukları kaybetmek çok kolaydır belki de ama kazanmak hepimiz için en faydalı olan yoldur.