[OutKast]

Yıldırım Demirören, Aziz Yıldırım'ın yemek davetini kabul ederek nasıl bir tuzağa düştüğünü sanırım şimdi anlamıştır. İki Yıldırım'ın yemeğiyle hangi takımın motivasyonunun bozulduğunu pazar akşamı hep birlikte gördük. Üçüncü Yıldırım da net penaltıyı vermeyip, 2-1'den sonra Volkan, Deivid ve Carlos gibi zaman hırsızlarına göz yumunca resim tamamlandı. Şimdi ben MHK'yi takipteyim! Kocaeli'de Beşiktaş lehine tartışmalı bir penaltı veren Bülent Yıldırım'ı cezalandıran MHK aynı şeyi derbide bariz penaltıyı (Beşiktaş lehine bir şey söyleyecek diye ödü patlayan Erman hoca bile kabul etti!) vermeyen Yunus Yıldırım'a yapacak mı hep birlikte göreceğiz. Şahsen ben Yıldırım'ın cezalandırılacağını sanmıyorum! Neden derseniz, MHK Beşiktaş lehine hata yapanları cezalandırıyor, aleyhine yapanları değil. Görünen köy kılavuz istemez. Oğuz Sarvan'ın MHK'si hakemlerine çok net mesajlar veriyor. Bu mesajların bana göre anlamı şudur: Beşiktaş lehine hata yapanı yakarım! Allah selamet versin. 'Kör gözün parmağına' işler yaparak kendi kuyularını kazıyorlar ama farkında değiller. Gün gelir anlarlar.

Kupayı al, kolu kes!
Hemen belirteyim ne hakem kararları, ne de başka bir şey Mustafa Denizli'nin hatalarını örtmeye yetmez. Beşiktaş haftalardır orta sahasız oynuyor ve facia geliyorum diyordu. Sonunda geldi. Olay budur. Beşiktaş kongre üyesi de olan bir dostum maç sonrası Mustafa hoca için "İçimizdeki İrlandalı" dedi. Bu tanımı çok ağır buldum ve katılmadım. Bana göre hoca özbe öz Beşiktaşlı. Burada bir sorun yok. Sadece akılla hareket etmiyor, hepsi bu. Yoksa 5 yaşında çocuk bile Ernst'i çıkarıp Serdar'ı almazdı. Her neyse. Birçok Beşiktaşlı "Bu Fener'e nasıl yenildik?" diye isyan ediyor. Fenerbahçe daha iyi oynadı ve yukarıdaki nedenler de eklenince kazandı. Eğer Denizli gerekli dersleri alırsa bu hayırlı bir yenilgi olabilir. Fenerbahçe bu galibiyetle Beşiktaş'ın sakalını kesti ve kesilen sakal daha gür olarak tekrar çıkar. Buna karşılık Beşiktaş kupayı alırsa Fenerbahçe'nin kolunu kesmiş olur. Kesilen kol da bir daha yerine gelmez, çeyrek asırdır gelmediği gibi.