Tekil Mesaj gösterimi
Alt 10-12-2009, 15:29   #1
KanKokusu
forumun death metalcisi
 
KanKokusu - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
L.Erdoğan: Kulübün Hali Yürekler Acısı

Demirören ile uzun yıllar kader birliği yapan Erdoğan, neden istifa ettiğini, kulübün içinde bulunduğu mali tabloyu ve Yıldırım Demirören`in yöneticilik anlayışını, Siyah-Beyazlı kulübün gidişatını, Murat Aksu`nun listesine girip girmeyeceğini, neden görevi bıraktığı gibi birçok konuya açıklık getirdi. Deneyimli yönetici ayrıca Beşiktaş camiasının merak ettiği birçok konuya da değindi. İşte noktasına-virgülüne dokunmadan

Levent Erdoğan`ın sözleri:

-Levent Bey, Yıldırım Demirören yönetimiyle ayrılık bir anda mı gelişti, bunun öncesi var mıydı? Hem şahsıyla hem babasıyla ilgili olarak dönem dönem yapmış olduğunuz açıklamalarınızın istifanızla bir ilgisi oldu mu?


Bizim çok eskiye dayanan bir hukukumuz var. Onların da benim için kasti davranış içerisinde bulunup yanlış söz etmeyeceklerini düşünürüm, bende onlar için başka hukuk kullanmam hiçbir zaman. Ancak orada ben bir yöneticiydim. Yönetici sıfatıyla orada bir çok eksiklikler mevcuttu. Bunları en azından ilk önce Beşiktaş adına, sonra Yıldırım Demirören adına, düzelmesi uğruna bazı ikazlarda, gerek yönetim içinde, gerek yönetim dışında ama bunlar kasti olmayan, Beşiktaş lehine olması lazım gelen, yapılması gereken ikazlardan ibaretti. Bunlarda muvaffak olamayınca da daha fazla faydalı olamayacağımı düşünüp, istifamı verdim.

"DOĞRU. EN ÇOK BEN EĞLENDİM"

-Zaman zaman yapmış olduğunuz açıklamaların etkisi oldu mu?

Benim konuşmalarım hakkında çok farklı yorumlar yapıldı. Söylediklerimi maalesef bir çok medya mensubu arkadaşımız dahi bunun inceliğini anlayamadı veya anladı başka şekle çevirmeye çalıştı. Ben hiçbir zaman Beşiktaş aleyhinde bulunmadım. Mesela en son beyanatım, Kayserispor maçından sonraydı. Takım 6 maçta 12 puan kaybetmiş, başaşşağıya gidiyor. Tabi birilerinin ikaz etmesi lazım. Ben de kulübün asbaşkanı olarak gidişatın doğru olmadığını, yanlış olduğunu söyledim. Beşiktaşın tarihinde böyle bir olayla karşılaşmadığını, herkesin aklını başına toplarlaması lazım geldiğini söyledim. Bana "istifa edecek misin" dediler, etmeyeceğimi söyledim. "Kim istifa edecek" dediler, bunun bir sırası varsa şöyle şöyle olacak dedim: Şu anda benim istifamı gerektiren bir olay sözkonusu değil, kötü gidişattan kim sorumluysa onların istifa etmesi lazım dedim. İlle istifa etmeleri gerekirlerse dedim. Yani soru üzerine, bunun bir sırası vardır, önce hoca, sonra başkan, sonra otomatik olarak yönetimin istifa etmesi gerekir diye söyledim.
Efendim dediler, bundan önce çok güzel şeyler yapıldı, takım şampiyon oldu, en çok da siz eğlendiniz dediler. Doğru, Türkiye’nin her tarafında bütün kutlamalara ben katıldım. Bu benim eğlenmem yani etrafa Beşiktaş`ın şampiyonluk coşkusunu vermek lazımdı. Uzun süredir şampiyon olamadığı için, taraftarda bir moral zayıflaması vardı. Bunu kuvvetlendirmek için heryerde bunu yaptık. Yani iyi gününde iyi diyeceğiz de kötü gününde de yine iyi mi diyeceğiz? Bunu idrak edemediler. Ben yine takımın arkasındaydım.

"KULÜBÜN HALİ YÜREKLER ACISI"

-Yani sorumlu yöneticilik bunu mu gerektiriyor?

Yüzde yüz, kesin. Bunu yapmamış olmak zaten maalesef Beşiktaş`ı ekonomik anlamda bu duruma getirdi. Bu işin içeride çalışmasını, kavgasını yapamadığımız için, başkanımızın tek başına faliyette bulunmuş olması nedeniyle, kimseye danışmadan, bugünkü büyük borçlanmalar, mali bozukluklar ortaya çıktı.

-Ekonomik anlamda kulübün geldiği durum nedir?


Yürekler acısı. Yani Divan’da kabul edilen rakam 180 milyon. Bu beyan edilen.

-Beyan edilmeyen var mıdır?

Takdiri siz yapın.

-Hukuk dışı uygulamalar söz konusu mudur?

Ferdi olarak hukuk dışı uygulamaları bilmediğim için bu tür bir ithamda bulunmak çok yanlış olur. Kanunsuz işlemler demeyeyim ama kötü idare, yanlış idare, yanlış hesaplar, bu borçlulukları meydana getirdi.

"ENKAZ BİLE DEĞİL, DAHA KÖTÜ"


-Başkanımızın tek başına kulübü yönetmesi dediniz.

Evet, evet. Aynen tek başına ve kimseye danışmadan yönetmiş olması. Bunu tek başınıza yaparsanız, doğruları yaptığınızı sanırsanız, işte bugünkü tablo meydana gelir. Burada matematiksel bir olay var. 5-6 senelik, 10 senelik gelirler temlik edilmiş. Yeni gelen yönetimi, enkaz değil de, enkaz olsa yine enkazından istifade edersiniz.

-Yani kulübün içinde bulunduğu durum için enkaz değil, enkazdan bile kötü diyorsunuz.


Bu matematiksel olaylar. Hayali konuşmuyorum. Gelirler temlik edilşmiş, divan kuruluna sunulan borç meydanda.

-Başkanın kendisine olan borç sözkonusu bu arada.

Evet, ne yazık ki bu zararlar başkanın kendisine de dokundu. Kendisine de zarar vermiş oldu. Ayrıyeten kulübe de zarar vermiş oldu, ekonomik olarak.

-Siz bu noktaya gelineceğpini tahmin ediyor muydunuz?


Bunun buraya geleceğinin tahmini nasıl olur ki? Kulüp kötü idare edlirse bu rakamları göreceği tahmin değil, tabidir. Yönetim kötü olursa, tek başına yönetmeye kalkarsa, bunun devamında ekonomik anlamda kötü olacağı bellidir.

NEDEN İSTİFA ETTİ?


-Neden seçimlere çok az bir zaman kala istifa etiniz de neden daha önce ,istifa etmediniz. Yani Yıldırım Demirören’le devam edemeyeceğiniz artık kesinleştiğinden ve başka bir listeye girmek ve yeniden yönetici seçilmek adına mı istifa etiniz. Yani şahsi çıkarlarınızı gözetip yine yönetici olabilmek için mi?

Güzel bir soru. Zaten kulübün iyi yönetilmediğini, borç içinde olduğunu, gerek yönetim içinde gerek yönetim dışında ben hep belirttim. Netice itibariyle de bir seçim sürecine girildi. Ben bu seçim süreci içerisinde yönetimde kalıp da, yönetimin seçim dönemine rast gelen bir devre içerisinde, yanlışlarını söylemiş olmam etik olmazdı. Ben bunu istifa dilekçemde de belirttim. Benim tepkilerim bugün ve yeni değil. Benim tepkilerim çok eskiden beri devam ediyor. Sivri dilli olduk, çok konuşan olduk. Bunu maalesef değerli değerlendiriciler böyle değerlendirdiler.

-Yıldırım Demirören nasıl değerlendirdi peki?

Hata yapmaya devam eti.

-Birebir yüzyüze görüştünüz değil mi?


Her zaman görüşüyorum. Sayın Yıldırırm Demirören ile aramda en ufak bir ihtilaf yok. Bugün dahi yok. Ama Beşiktaş adına orada bir görev yapıyoruz. Ben de herkes gibi kafamı sallamak durumunda değilim. Kafamı salladığım taktirde en çok kulübe sonra Sayın Yıldırım Demirören`e zarar verirdim. Benim gidip doğruları söylemem, yapılmasını istemem normal bir düzey içerisinde yapmam gerekenlerdir. Bunları çok daha sert söylemem gerekiyordu. Ancak malum bizde bir laf var. Birlik beraberlik bozulmasın, ha düzelir, ha düzelir. Bir de takım şampiyonluğa gidiyordu. O arada daha fazla yüklenmiş olmak kulübün menfaatine değildi. Ama ben bunu ben söylenmesi, ikaz edilmesi gerektiği şekilde, gerek kulüp içinde gerek kulüp dışında, gerekli beyanatlarımla açıkladım. Yani ben o güne kadar da susmadım ki. Ben gerekli ikazlarımı yaptım.

TARAFTARA MESAJ

-Ekonomik açıdan gelinen noktayı yürekler acısı olarak nitelendirdiniz. Bu işin birde farklı boyutları var. Camia, taraftar gibi. Taraftarın tepkisi tribünlerden çok ağır olarak yükseldi. Açıklamalarınız, bir anlamda taraftarın tepkisini tetikledi mi?
Hoşnutsuzluğu belirtmek için demokratik bir tepki gösterilebilir. Ama ben ne yazık ki taraftarların o çirkin tezahuratlarını asla tasvip etmiyoryum. Hiçbir zaman da tasvip etmem. Bu Beşiktaş duruşuna yakışmaz. İkaz edici protestolarda bulunabilrler. Ama küfür, şahsiyete tecavüz, Beşiktaş`ın başkanına tecavüz şeklinde olursa çok çirkindir. Bunun neticede bir hesap verme günü vardır. O da seçim zamanıdır. Bu usuldür zatenç. Bu hesaplaşma kavgalaşma anlamında değil, herkes kucağındakini döker orada.

-Yıldırım Demirören bundan sonra ne yapmalı. Nasıl bir tavır sergilerse hem Beşiktaş için hem kendisi için olumlu bişr strateji izlemiş oluır sizce?

Sayın Demirören kardeşimiz, sayın başkanımız, aklı başında bir kişidir. Artık yapılan tenkitleri, eleştirileri, dinleyerek, bir de geriye dönük bakıp muhasebesini yaparak, bundan sonrası için karar vermesi benim önerilerimle değil, kendi incelemesiyle ortaya koyacağı bir yoldur. O tamamen kendisinin tercihidir. Ben şu veya bu şekilde hareket etmesini yeğleme durumunda değilim.

Kulübün gelirleriyle ilgili temlik konuları hangi boyutta. Bütün gelirleri temlikli mi?
Biraz evvel de bahsetiğim gibi bunlar bize mümkün mertebe haber verilmeden icra edilen olaylardı. Yani ben kulübün içerisinde bir asbaşkan, bir yönetici, bir icra kurulunda bulunan bir kişi olmakla beraber üzülerek söyliyorum ki tamamına vakıf değilim. Ama bu rakamların uzun seneleri kapsadığı ve bir değişiklik halinde yeni gelecek veya Sayın Yıldırım Demirören`in devam etmesi de söz konusu olduğu taktirde büyük paralara ihtiyaç vardır. Bunların nasıl halledilmesi gerektiği bende de büyük bir soru.

"KULÜBÜN VARI YOĞU TEMLİKLİ"
-Kongre üyelerinin aidatları da temlikli mi?
Anında anında. Enteresan bir hadise yaşadık. Daha kulübe gelmeden, bankada el kondu. Bir numara yanlışlığıyla bir arkadaşımız parasını yatırmış. Aynı bankaya gidiyor, yanlışlık olmasın diye geri alıp numarayı düzeltebilir. İadesi yapılıp, yeniden yatırması gerekiyordu yani girdi çıktı yapması gerekiyordu. 1 saat evvel yatırılan paranın yerini bulduğu söylendi. Tereddütsüz dediğiniz doğru. Ama buna gelene kadar neler var. Kalmadı bir şey yani. Bugün her şey temlikli. Bazıları 5 sene 10 sene temlikli olanlar var.

-Kulübün ekonomik yapısı için yürekler acısı dediniz, peki gelecek yönetimin hali ne olacak?
Vallahi kendilerine çare bulmadıkları taktirde onların durumu da yürekler acısı olacak.

"YENİ YÖNETİMİN ALLAH YARDIMCISI OLSUN"

-Peki Levent Erdoğan’ın, demirörenin dışında seçilecek bir yönetim kurulunda olursa, hali ne olacak?

Şu anda öyle bir şey yok. Olursa Allah yardımcısı olsun diyeyim. Her zamanki gibi dualara kalacak. Başka bir çare yok yani. Bu yıl sonuna kadar yatırılması gereken paralar var. Tabata`nın parasıda tam ödenmedi. Hepsi vadeli paralar. Daha hepsinin acısı çıkmadı. Bunlar rakamsal gerçekler, Aksini söylüyorlarsa, çıkar söylerler.

-Kulübün çalışanlarının maaşları nasıl ödeniyor peki?

Bunlar oldukça yüksek giderler tabi. Bunlar yapıla yapıla yapıla, deniz bitme noktasına geldi. O temliğide devredelim, 2. senede, 5. senede temlik edilsin diye diye deniz bitti. Yani bu sayın Yıldırım Demirören içinde bitti. 50-6- trilyon para koyduktan sonra bu işe para yatırılması, imkanklar olsa bile mantık dışı geliyor bana.

BEŞİKTAŞ NASIL KURTULUR?

-Böyle gide gide 4 büyükten biri olma özelliğini de kaybeder mi Beşiktaş?

"Çıkar bir gün kurtaracak baht-ı kaderini" diye bir cümle var. Beşiktaş büyük bir camiadır. Mutlak bunun üstesinden gelecektir. Ama durum hiç güzel değildir. Sayın Demirören seçilip devam etse de öyle, yeni yönetim için de öyle. Olay şu: Şu dönemdeki seçimden sonra seçilecek kişilerin ilkeleri, yani başkan paralarıyla yönetici paralarıyla, kulübü götürmek ilkelerine dayanırsa, Beşiktaş`ın akıbetinin ekonomik anlamda daha kötü olacağını düşünüyorum.
Onun için gerek yönetime gelmeyi düşünen başkan adayı, veya devam ederse Sayın Demirören, borçları çok uzun vadede ayrı bir sistem içerisinde erteleyip, kendi yağıyla kavrulmak noktasına gelmek mecburiyetindedir. Çok acelece tüzük tadilatı yapılıp, "Her yönetim ancak kendi bulunduğu süre içerisindeki gelirleri temlik edebilir" maddesinin yerleşmesi lazımdır. Yoksa bir çığ gibi patlamalar olur.
Şu gün dahi rakamsal olarak şampiyonluğu hayal tahmin edebilirsiniz, yanlış tahmin edersiniz, doğru tahmin edersiniz ama bu matematik olaydır. Bunun tahmini matematikseldir. Afaki değildir. Onun için yeni gelecek yönetimin en üzerinde duracağı hadiselerden bir tanesi, kesin ve kesin bir çare bulacak, ya yurt içi ya yurt dışı, çok uzun vadeli, düşük faizli kredi ile o eski borçlar dondurulacak. Yepyeni bir bütçeyle gelecek.
28 tane altyapıda antrenör çalıştıran bir kulübün altyapıdan hiç oyuncu kazanmaması çok düşündürücüdür. Bunun sebeplerinden bir tanesi de şudur: Oyuncular yetişiyor, 17 yaşında oynayamadığı için ona buna kiraya verdik diyorlar. Kimse bu işin kirasının arkasını takip etmiyor. O canım masraflarla yetişen futbolcular kaybolup gidiyor. Onun için yeni gelen yönetimin her kim olursa olsun, muhakkak ikinci ligden, 3. ligden, amatör kümeden birer tane pilot takım yapıp, oyuncuları yetiştirmesi, ondan sonra da böyle lüzumsuz yapılan yani anormal transferlerle kulübün kesesinden paraların savrulmamasının teminine gidilmesi gerekir.
Dikkat edin bir çok transferler yapılmasına rağmen kulüpler için en faydalı olanlar kendi altyapılarından yetişenlerdir. Bugüne kadar Galatasaray kaç tane futbolcu aldı, ama yine Arda en iyisi. Bilmem anlatabiliyor muyum. Yani bizde de Sergenler, ondan önce Feyyazlar, Aliler vardı. Bırakın kiraya verilenlerin takip edilmesini Gökhan Zan gibi kulübün içinde olan bir adamın süresinin ne zaman bittiğini bilinip de yatırılacak belirli bir parayla tutulması mümkünken, sonra satılması mümkünken, sokaklara paralar atılmıştır.

"TRANSFERLERİ GAZETELERDEN ÖĞRENİYORDUK"
-Bunlar yapılırken hiçbir şekilde…

Maalesef, maalesef, maalesef. Evet iddia ediyorum, bir iki ismini vermek istemediğim arkadaş başkanın talimatıyla hareket ederek buraya getirmiştir. Hiçbir ciddi hesap kitap verilmemiştir. Transferleri televizyonlardan, gazeteci arkadaşlardan işittik. Bir tanesini değil, bütün transferler. Haberimiz olduğu bir transfer yoktu. "Bize danışılmasından vazgeçtik, yahu hiç olmazsa aldıktan sonra söyleyin de basın aradığı zaman doğru aldık diyebilelim" dedik yönetime. Maalesef onu da dinletemedik.

-Başkanın karşısına geçip bunu sorgulamadınız mı?

Kimi kime sorguluyorsun. Parayı ben veririm diyen başkana.. Sevdiğim insandır aramda bir şey yok, ama bu gerçeklerin yapılmamasından en büyük zararını gören Beşiktaş Kulübü ve Sayın Yıldırırım Demirören`dir. Gördü tabi.

-İşin bu boyuta gelmesinde baba Erdoğan Demirören’in katkısı sözkonusu mudur?
O kişisel, ailesel olaylara karışmak istemiyorum ama yanlışların yapıldığı muhakaktır. Ama bu kime danışılarak yapılmış olursa olsun. Yanlış yanlıştır. Yanlış yapılmıştır ama büyük yanlış yapılmıştır. Bunu hep beraber yaşıyoruz. Ben bunu yönetimdede söyledim.

"MAHALLENİN DELİSİ OLDUK"
-Yönetim kurullarında hem başkanın hem diğer yöneticilerinin yüzlerine karşı söylüyordunuz yani.
Yönetime 15 dakika kala hepimiz aramızda bu dertleri yakınıyorduk. Yönetim toplantısı başlayınca herkes kuzu oluyordu. Bu tartışıldığı taktirde de ortada 2 hadiseyle karşı karşıya kalacaktınız. Ya ipleri koparıp kötü olacaktınız, bu hususta direttiğimiz için biz kötü olduk. İçeride duyuramadığımızda zaman zaman dışarıda duyurmaya çalıştık. O zamanda değerlendirmeler değişik oldu. Çok konuşan olduk, sivri dilli olduk. Mahallenin delisi olduk.
__________________
Click the image to open in full size.
KanKokusu Ofline   Alıntı ile Cevapla