Tribün analizi 03-08-2004
Futbol terörüne savaş açmak. Sözde varolan bir savaşı savaşla karşılamak. Bir gazetenin başlığı idi bu. Cümlenin hiçbir yerinde ne barışa yelken açmak, ne barışı kucaklamak, ne de insanı insan yapan değerlerin korunması var.
Üç beş yorumcunun gafillikleri, ihtirasları, reyting uğruna halka yanlış bilgi vermeleri, direnmeye çalışan karınca misali ille de ille benim dediklerimcilikleri. Futbolumuza altyapısı olmayan, deneyimsiz, birikimsiz, bir o kadar da tereddütsüz bir yasa tasarısı hediye etti.
Kapalı devre kamera sistemleri ancak bütün stadın kombine satışı ile alakalıdır. Yoksa bu kanunlar yalnız ve yalnız kapalı ve numaralı tribünler için mi geçerlidir. Öyle ki kombinesi satılmamış bir açık tribünde işlenen herhangi bir suç (mesela bağırmak!) hangi kamera ile ve nasıl tespit edilecek? Düşünsenize büyük bir arı kovanının içinden yalnızca ve fütursuzca tek bir arıyı dışarı alabilmek!
Toplumbilimcilere sormak lazım. Stat kapasitesinin %1'i olan özel güvenlikçiler kitle ve toplum psikolojisi eğitimlerinden geçecekler mi? Olası tribün hareketlenmeleri için bilgi ve nezaket dersi alacaklar mı? Yoksa 87. dakikada yenilen bir golle iyice agresifleşen ve metabolizması bozulan taraftara körükle yaklaşıp kanunlar böyle diyor mu diyecekler?
Avrupa'da statların %80'i kombinelidir. Kamera A13'de B21'de kimin oturduğunu bilir. Yapılan herhangi bir eylemde koltuk numarasından ev adresi bulunur. Zat hakkındaki hukuki işlem sessiz ve sakince halledilir. Oysa statlarımızda kombine satışı %25 civarındadır. O da yalnızca kapalı ve numaralı tribünlere tekamül etmektedir. Görüyoruz ki matematiksel olarak da iş çıkmazdadır.
Saygıdeğer psikologlarımız, toplumbilimcilerimiz ve yasayla ilgilenen büyüklerimiz... Benim size akıl vermek gibi bir düşüncem yok. Haşa! Haddim bile değil. Ama gelin görün ki, olaylar hakkında bilgi sahibi olmak o olayı araştırmakla ilgilidir. Olayları yaşayan insanlarla fikir tartışmaları yapılarak sonuca gidilebilir.
Benim naçizane önerilerim arasında; ayda bir kere taraftara brifing vermek, paneller düzenlemek, taraftarın sorunlarını dinlemek ve onlara çözüm getirmek vardır.
Futbol; hakemler, yöneticiler, medya, basın, futbolcular ve taraftardan oluşan bir zincirdir. Bütün birimler üzerine düşen görevi yaparlarsa, örneğin hakemler tarafsız ve adil olursa, yöneticiler kışkırtıcı beyanlar vermezse, basın tahrik edici başlıklar atıp yazılar yazmaz ise, futbolcular profesyonel olduklarını (yanlızca masada değil) sahada da hissettirirlerse taraftar inanın ki hakkı hakka verir.
Emeğe saygı, alınterine alkış bizim özlediğimiz bir şarkıdır. Bu şarkıyı mırıldanmayalım. Gelin beraber söyleyelim. Biz söylemeye başladık bile. |