25-01-2007, 13:48
|
#8 |
Guest | Mensubu olduğu milletin hâlde ve gelecekte her zaman umut ışığı olma özelliğini taşıyan Türk gençliğine büyük ümitler bağlayan Atatürk, gençliğin eğitiminde de hassas davranılmasını öğütler. Atatürk’e göre gençlerin görecekleri eğitim, onları Türk milleti ve devletinin her türlü düşmanları karşısında uyanık ve bilinçli olmalarını sağlayıcı, gençlere, sinsi düşmanları mutlaka öğretici olmalıdır. Atatürk bu konuda 1 mart 1922’de TBMM’yi açış konuşmasında şunları söyler: “Yetişecek çocuklarımıza ve gençlerimize görecekleri eğitimin sınırı ne olursa olsun, en önce ve her şeyden önce Türkiye’nin istiklâline, kendi benliğine ve millî menfaatlerine düşman olan bütün unsurlarla mücadele etmek lüzumu öğretilmelidir. Milletler arası cihan vaziyetine göre böyle bir mücadelenin gerektirdiği ruhî unsurlar ile donanmış olmayan kişiler ve bu mahiyette fertlerden kurulu olmayan toplumlara hayat yoktur.”[1] Türk milletinin ve devletinin parçalanması ve yıkılması üzerine kurulan plânların sahneye konulduğu ve binlerce insanımızın şehit olmasına sebep olan kanlı terör örgütlerinin eylem ve amaçlarının bugün daha açık bir şekilde ortaya çıkması; Atatürk’ün 1922’de TBMM’de yaptığı uyarının bir kez daha haklılığını ve onun uzak görüşlülüğünü ortaya koymuştur. Atatürk’ün işaret ettiği gibi gençlerimiz, bağımsızlığımızı ve benliğimizi oluşturan değerler ve millî menfaatlerimizle donatılmalıdır. Üzerinde yaşadığımız güzel yurdumuzun sahip olduğu jeopolitik ve jeostratejik konumu bizi buna zorunlu kılmaktadır. Bunun için gençlerimizi tarih şuuru ve sevgisiyle donatmalıyız. Geçmişimiz hakkında doğru bilgi ve şuur, bize mutlaka Atatürk’ün istediği mücadeleci ruhu kazandıracaktır. Atatürk bu düşünceden hareketle “Türk çocuğu ecdadını tanıdıkça, daha büyük işler yapmak için kendinde güç ve kuvvet bulacaktır.” demiştir. Başkomutan Meydan Muharebesi’nin ikinci yıl dönümü dolayısıyla, zaferin kazanıldığı yerde 30 Ağustos 1924’te verdiği nutukta, Atatürk gençlere şu şekilde sesleniyordu: “Efendiler, son sözlerimi münhasıran memleketimizin gençlerine tevcih etmek istiyorum. Gençler; cesaretimizi takviye ve devam ettiren sizsiniz. Siz almakta olduğunuz eğitim ve kültürle, insanlık meziyetinin, vatan sevgisinin, fikir hürriyetinin en kıymetli timsali olacaksınız. Ey yükselen yeni nesil! istikbal sizsiniz. cumhuriyet’i biz tesis ettik; onu yükseltecek ve devam ettirecek sizsiniz.”[2] Atatürk kendisini takip edecek olan gençliğin yılmadan yorulmadan hedefe yürümeleri gereğini de bakın şu sözleriyle belirtiyordu: “Yorgunluk her insan için tabiî bir hâldir. Fakat insanda yorgunluğu yenebilecek manevî bir kuvvet vardır ki, işte bu kuvvet yorulanları dinlendirmeden yürütür. Sizler, yani yeni Türkiye’nin genç evlâtları, yorulsanız dahi beni takip edeceksiniz. Dinlenmemek üzere yürümeye karar verenler, asla ve asla yorulmazlar. Türk gençliği gayeye, bizim yüksek idealimize durmadan yorulmadan yürüyecektir.”[3] |
| |