Tekil Mesaj gösterimi
Alt 25-01-2007, 13:49   #9
imparator
Guest
 
imparator - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 

Atatürk’e göre cumhuriyet’i yüceltecek ve yükseltecek olanlar gençlerdi. 9 Ağustos 1929 günü İstanbul’a gittiğinde, kendisini görmek için sabaha kadar beklemeye azimli olan gençlerin arasına girerek “Beni görmek için zahmet ediyorsunuz. Bundan mahçup oluyorum. Beni görmek demek behemehâl yüzümü görmek demek değildir. Benim fikirlerimi, benim duygularımı anlıyorsanız ve hissediyorsanız bu yeter.” demiş ve ilâve etmişti: “Fikri hür, vicdanı hür, vatan ve milletini her şeyin üzerinde tutan, cumhuriyet prensiplerine bağlı gençler olarak yetişmeniz en büyük emelimdir.”[1]
Türk gençliğine bir öğretmen tavrı ile yaklaşan Atatürk, bu eğiticilik vasfından dolayı Türk eğitim tarihinde de önemli bir yere sahiptir. Eğitimle ilgili gözlemleri, teşhisleri, eğitim tarihimizden çıkardığı dersler onu âdeta bir eğitimci hâline getirmiştir. Mustafa Kemal’i Atatürk yapan en önemli süreç eğitim ve öğrenim sürecidir. Atatürk eğiticilik yönünün vurgulanmasından büyük haz duyardı. 1936 yılında yiğitliğini, zaferlerini, yaptığı devrimleri anlatan bir şiir yazan şair Behçet Kemal Çağlar’a Atatürk, “olmamış” der, “Benim asıl bir niteliğim var ki, onu yazmamışsın. Benim asıl kişiliğim öğretmenliğimdir, ben milletimin öğretmeniyim, onu yazmamışsın.” Atatürk gerçekten Kurtuluş Savaşı’nı ve inkılâpları hep bu sabırla, ikna edici, güven verici, bilgili öğretmenliği sayesinde başarmıştır. Bu yüzden kendisine 24 Kasım 1928’de başöğretmen unvanı verilmişti. Atatürk bu yönü ile kendisinden bin yıl önce yaşamış olan büyük Türk filozofu Farabî (870-950)’yi hatırlatır. Farabî’ye göre ideal devlette, devlet başkanı milletinin eğiticisi olmalıdır. İşte Atatürk, tarihimizde pek çok yöneticinin ihmal ettiği bu eğiticilik görevini de en iyi şekilde başarmıştır.
Burada Atatürk’ün ileri görüşü ve çağlar ötesine ışık tutan, yön verici sözlerini de kısaca belirtmek gerekir. Cumhuriyet’in güvencesi olarak gördüğü Türk gençliğinin irfan ocağı, okullardan söz eden bir konuşmasında büyük önder şöyle seslenir: “Türk toplumunun asıl düşmanı bilgisizliktir, cehalettir, tembelliktir. Bundan dolayıdır ki eğitim, bizi karanlıktan çıkaracak en güçlü ışıktır. Ülkeyi, ulusu kurtarmak isteyenler çok çalışmak ve özverili olmak zorundadır.” Atatürk, “geleceğin ışığı” olarak tanımladığı gençliğin son derece modern bir eğitimden geçirilmesi gerektiğini her konuşmasında ifade etmiştir.
  Alıntı ile Cevapla