Tekil Mesaj gösterimi
Alt 26-01-2007, 10:30   #8
imparator
Guest
 
imparator - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 

6.SON SÖZ
Türklerin Avrupa topraklarına ayak basmalarından itibaren soyo-ekonomik ve siyasal ilişkiler içinde bulundukları AB ülkeleri ile tam üyelik olsun veya olmasın yakın işbirliği ve ilişkileri devam edecektir. 65 milyon genç ve dinamik bir nüfusa, potansiyel olarak büyük bir pazara sahip Türkiye Avrupa için ekonomik, siyasal ve askeri açıdan önemlidir. Yakınçağ siyasi tarihi incelendiğinde görülecektir ki Türkiye gibi bölgesel iktisadi ve siyasi güce sahip bir ülkeyi Avrupa’nın tamamen dışlaması mümkün değildir. Her şeyden önce bu AB’nin çıkarlarına aykırıdır. Dolayısıyla Türkiye’de geniş ölçüde işlenen, AB’nin öne sürdüğü şartlara boyun eğilmezse AB Türkiye’yi dışlar, iddiası gerçeklerle bağdaşmamaktadır. Bu iddia iç siyasal mücadele açısından anlamlı ise de reel politik açıdan pek anlamlı değildir.
AB’ye üye olmak veya olmamak tamamen Türklerin gelecek tasarımıyla ilgili bir konudur. Türkiye, geçmişinde bir imparatorluk olan belli bir misyonu ve medeniyeti ister istemez temsil eden ve bölgesinde kendisinden bölge ve dünya barışı için çok şeyler beklenen bir ülkedir. Hal böyle iken ve AB tarafından bütün ve eşit bir üye olarak kabul görmez iken, geleceğini yalnızca AB’ye endekslemesi doğru bir yöneliş olmayabilir. Buna karşılık AB ile her düzeyde sosyo-ekonomik ve siyasi ilişkilerin geliştirilmesi, AB müktesebatının ve Kopenhag kriterlerinin Türk insanına fazla görülmemesi hayati önemi haizdir.
Gümrük Birliğine gelince, bu konuda yapılacak şey , GB’ne ilişkin Ortaklık Konseyi Kararının gözden geçirilerek Türkiye’nin bu konudaki kararlara doğrudan katılımın sağlanması, üçüncü ülkelerle ilişkilerinde belli düzeylerde karar alma hakkını elde etmesi, GB’nin Türkiye’ye maliyetini dengelemek üzere, işgücünün serbest dolaşımının sağlanması gerekir. Bütün bunlar yapılamadığı takdirde GB’nin alanının daraltılması konusunda Türkiye’nin inisiyatifi ele alması gerekebilir. AB taraftarlarınca, AB Anlaşmaları ve müktesebatı “çağdaş kutsal metinler” biçiminde algılandığından bu önerilerin gerçekleşmesi imkansız gibi görülebilir. Ancak AB’nin sosyo-ekonomik çıkarlarının son derece farkında olduğu, İngiltere ve Danimarka’ya diğer üyelere tanımadığı önemli tavizler verdiği göz önüne alınırsa imkansız olmadığı görülecektir. Kaldı ki bu hakkaniyete daha uygun düşen bir çözümdür. Çünkü Türkiye Gümrük Birliği’nden dolayı ekstra yükümlülükler altındadır.

  Alıntı ile Cevapla