26-01-2007, 11:08
|
#7 |
| Guest | Kültürel Özerklik Tartışmalarına Katkı “Kültürel Özerklik Tartışmaları” ve Lenin Doğması mümkün olan bir göçmen azınlıklar hareketi, diğer hareketlerin deneylerine dayanarak oluşmalıdır. Ancak böylece onların geçtiği aşamaları daha hızlı, minyatür ölçülerde aşma olanağına sahip olabilir. Fakat, henüz kelimenin gerçek anlamında doğmamış olan bu hareket, bugün, tüm hareketlerin bir gerileme, yatağına çekilme döneminde; bunun yarattığı moral bozuklukları, özel hayata dönüşler, genel olarak teoriye ve özel olarak da Bilimsel Sosyalizme duyulan bir güvensizlik ve ilgisizlik döneminde; böylesi bir tarihsel atmosferde,-şekillenme eğilimi göstermektedir. Bu eğilimler göçmen azanlıkların sorunlarının bilincine varan; kendileri bu göçmen azınlıkların bir entelijansiyası olmaya aday aydınlar üzerinde de yansımakta ve böylece ancak teorik çalışma aracılığıyla kavranabilecek olan diğer hareketlerin tarihsel tecrübelerinin hızla aşılması olanaklarını azaltmakta; henüz tohum. halindeki bu hareket birbiri peşi sıra çıkmaz sokaklara; Amerika'yı yeniden keşîflere yöneltmektedir. Güçlüklerin büyük bölümü tam da bu özgül tarihsel durumdan kaynaklanmaktadır. Bu tarihsel koşullarda göçmen sorunlarına ve bir göçmenler hareketine yöneliş; aynı zamanda Burjuva ve Küçük~Burjuva Sosyalizmlerinin Marksizm'le bağlarını koparmalarına tekabül etmektedir. Marksizm'in itibarı olduğu dönemlerde (örneğin 1960'ları sonu ve 70'lerde) bu sınıfsal eğilimler kendilerini Marksist bir terminolojiyle; Marksizm alanı içinde ifade etme eğilimindeydiler. Bu eğilimlerin gerçek sınıfsal anlamlarını kavramayı güçleştirmekle birlikte; en azından, bir ölçüye kadar taraflarca kabul edilen ortak bir kavramsal temel sağlıyordu. Bugün ise, Marksist kabuğun atılmasıyla birlikte, tartışmalar tamamen farklı teoriler, kavramlar ve programlar biçiminde ortaya çıkmaktadır. Farklılıkları tespit nispeten daha kolaydır, çünkü bu farklar doğrudan doğruya kavram ve hedeflerde ifadesini bulmaktadır; ama aynı zamanda tartışmayı yürütecek bir ortak dil bulmak zordur. Ve tam da bu nedenle ayrılıklar, daha somut, programatik bazda tartışılma olanağına sahiptir. Göçmen azınlıkların sorunlarına yönelişin aynı zamanda Marksizm'den ve genel olarak teoriden uzaklaşmaya paralel gitme eğilimi göstermesi, yüzeysel olarak bu süreci gözlemleyenlerde, göçmen azınlığın sorunlarına yönelmenin ancak sosyalizmden uzaklaşmayla mümkün olabileceği, ya da bu uzaklaşmanın bir ifadesi olduğu gibi bir yanılsamaya yol açmaktadır, ki bu yanılsama içinde bulunanlar genellikle kendilerini "Marksist" olarak tanımlayanlardır. Bunun sonucu olarak da, taraflar birbirine karşılıklı kanıtları sunmakta; birbirlerinin görüşlerine varlıklarıyla haklılık kazandırmaktadırlar. Sonuç olarak ortaya şöylesine bir sahte ikilem çıkmaktadır: Eğer Marksizm'e inanıyorsanız, bir göçmen hareketi karsısında ilgisiz hatta düşmanca davranmak zorundasınız; eğer göçmen hareketine yöneliyorsanız Marksizm'den uzaklaşmak zorundasınız |
|
| |