Batılılardan gelen baskılarında etkisiyle Osmanlılarda geçerli olan tarımda devlet mülkiyeti (miri arazi) sistemi yerine, tarımı özel mülkiyete açmayı, toprağı fiilen işleyenin mülkiyetine bırakmayı amaçlayan ve 1858 Arazi Yasasıile miri arazinin hukuki rejimi yeniden belirlenmiştir. Yasada küçük çiftçileri koruyucu, toprakların belli ellerde toplanmasını önleyici, toprağın alım satımını yasaklayıcı, yabancıların tarım arazisi almasına engelleyici hükümler bulunmasına rağmen, daha sonra tüm kısıtlayıcı hükümler ortadan kaldırılmıştır. 1866 yılında çıkarılan bir Yasa ile yabancılara toprak alma hakkı tanınmış ve izleyen yıllarda Batı Anadolu'da yabancıların eline geçen topraklar, 56 milyon dönüme ulaşmıştır. Arazi Yasası, köylülerin işledikleri topraklar üzerinde fiili denetim kuran toprak ağalarının gücünü meşrulaştırmıştır. Ayrıca Yasa, miri arazilerin mültezimler, esnaf, nüfuzlu kamu görevlileri ve paşalar tarafından paylaşılmasına yol açmıştır. Bu dönem, 4.10.1926 tarihinde kabul edilen Medeni Kanun'a kadar devam etmiş ve bu Yasa ile mutlak mülkiyet esası getirilmiştir. Devlet böylece, rakabe hakkına dayanarak araziyi geri alma hakkını kaybetmiştir. Sonuçta, miri arazi değil, mülk arazisi toprak mülkiyetinin esasını oluşturmuştur. Medeni Kanun, on yıl nizasız ve fasılasız hüsnüniyetle ve malik sıfatıyla tasarruf edilen arazinin tapu dairesine zilyetleri namına tescil edilmesini kabul ederek, arazi üzerinde özel mülkiyet hakkını tesis etmiştir. Böylece, piyasa ekonomisine geçişte önemli bir adım atılmıştır. OSMANLI DEVLETİNDE SANAYİ SEKTÖRÜNÜN GELİŞİMİ Osmanlı Devleti'nin ekonomisi tarıma dayalı bir yapıda olduğu için, sanayi sektörü nisbi olarak ikinci planda kalmış ve içinde bulunulan şartlarda sanayileşme çabaları başarıya ulaşamamıştır. Dolayısıyla bugün Türkiye'nin sanayileşme seviyesinin, Batılı gelişmiş ülkelerin gerisinde kalmasının en önemli sebebini oluşturmuştur. Aslında Batı'da sanayileşme devrimi başlamadan önce 15-18.nci yüzyıllarda Osmanlı imparatorluğu dünyanın en gelişmiş ülkelerinden biri idi. Lonca örgütlenmesiyle çinicilik, dokumacılık, gemi yapımı alanlarında oldukça ileri bir durumdaydı, İngiltere'de 18.nci yüzyıl ortalarında buharın makineye uygulanması sonucunda başlayan "sanayi devriminden" Osmanlılar, gerekli şekilde haberdar olamamışlardır. Bu durum sanayileşme sürecinin ülkeye gelmesini engellemiştir. Böylece ekonomide makine gücüne dayanan bir sanayi kurulamamış, geleneksel sisteme dayanan yerli sanayi de hızla gerilemiştir. |