Tekil Mesaj gösterimi
Alt 29-01-2007, 11:16   #5
imparator
Guest
 
imparator - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 

İkinci Meşrutiyet'in 1908'de ilan edilmesiyle, sanayileşme olmadan ülkenin kalkınamayacağını ileri süren fikir ve devlet adamlarının sayısı artmaya baş­lamıştır. Gelişen milliyetçilik akımları, ekonomi alanında da kendini hissettir­miş ve ekonominin korunması ve sanayiin teşvik edilmesinin gerekliliği üze­rinde durulmaya başlanmıştır. Bu ortamda Aralık 1913 tarihinde, iktidarda­ki ittihat ve Terakki Hükümeti sanayileşmeyi teşvik etmek amacıyla Teşviki-i Sanayi Kanunu Muvakkatini (Geçici Sanayi Yasasını) yürürlüğe koymuştur. 1914 yılında Yasanın tüzüğü, 1917'de ise yönetmeliği çıkarılarak kapsamlı bir mevzuat hazırlanmış fakat araya giren I.nci Dünya Savaşı dolayısıyla bu dü­zenlemelerden yeterince yararlanılamamıştır. Bu mevzuat, daha sonra 1927 yılında Türkiye Cumhuriyeti'nde yeniden düzenlenerek yürürlüğe konmuştur.
Yasa, beş beygir gücü enerji kullanarak ham ve yarı mamul maddelerin şeklini değiştiren, en az bin liralık araç ve gerece sahip olan ve yılda 750 işgü­cü tutarında işçi çalıştıran işyerlerini kapsamıştır. I.nci Dünya Savaşı esnasında, Yasa değiştirilerek, yabancı kuruluşlar teşvik kapsamından çıkarılmış ve ayrıca Batılılara verilen kapitülasyonlar kısmen kaldırılarak gümrük oranları arttırılmıştır. Yasa, vergi muafiyeti, bedava arazi, geçici gümrük muafiyeti, ka­munun öncelikle bu tesislerin ürünlerini satın alma zorunluluğunu getirmiş­tir. Fakat bu ayrıcalıklardan daha çok yabancılar yararlanmışlardır. Yasa, sa­nayi kuruluşlarını finanse edecek bir kredi kuruluşuna yer vermemesi ve mil­li sanayi kesimini dış rekabete karşı koruyacak önlemleri içermemesi açısın­dan eleştirilmiştir. Yayınlanmasından sonra 117 kuruluş, teşviklerden yarar­lanmak için başvurmuştur. Bunların %55'ni oluşturan 65 adedi, İstanbul ve civarında idi.
Osmanlı Devleti'nin son yıllarında sanayiin durumu ve gelişimi konusun­daki bilgiler, 1913 ve 1915 yıllarında Ticaret ve ZiraatVekaletleri tarafından İstanbul, Bursa, Bandırma, İzmir, Uşak gibi Batı Anadolu’yu kapsayan illerde yapılan sanayi sayımlarına dayanmaktadır. En az 10 işçi çalıştıran ve Teşviki Sanayi Kanunu kapsamına giren kuruluşların sayım sonuçları, 1917 yılında yayınlanmıştır. Buna göre Osmanlı Sanayi, tüketim malları üretmekte, ara ve yatırım malları üreten sanayi dallarına sahip bulunmamaktadır. Sanayinin hammaddesi tarıma dayanmaktadır. Sanayi kuruluşları aşırı derecede Batı Anadolu'da yoğunlaşmıştır. Mesela bunlardan %55'i İstanbul, %22'si İzmir'de toplanmıştır. Sayımlarda yer alan 264 kuruluştan %19'u (50 adet) devlete ve­ya anonim şirketlere, %81'i ise (214 adet) gerçek kişilere aittir. Son grubun %20'si (42 adet) Türk ve Müslümanlara geri kalan %80'i (172 kuruluş) ise Rum, Ermeni, Yahudi ve yabancı olarak gayrimüslimlere aittir.
  Alıntı ile Cevapla