Tekil Mesaj gösterimi
Alt 29-01-2007, 11:50   #48
imparator
Guest
 
imparator - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 

SODYUM, POTASYUM VE KLOR

Kalsiyum, fosfor ve magnezyumdan farklı olarak, bu mineral elementler en çok vücudun yumuşak doku ve sıvılarında yer alırlar. Genel olarak, vücutta ozmotik basıncın sağlanmasında, asit-baz dengesinin kurulmasında, besin maddelerinin hücrelere geçişinde ve su metabolizmasında fonksiyon gösterirler. Fonksiyonları çok önemli olmakla beraber, besleme yönünden pek problem yaratmazlar. Pratik olarak vücudun bu elementlere olan ihtiyacı kolayca karşılanabilir. Çok fazla vücuda alınmalarından dolayı ortaya çıkan tehlikeler de ancak özel durumlarda söz konusudur. Vücutta ancak sınırlı şekilde depo edilebildiklerinden, diyetsel olarak devamlı olarak alınmaları gerekir. Gereğinden fazla alınmaları halinde, fazlası süratle vücuttan atılır. Vücuda alınan miktarları sınırlı ise, vücut ekskresyonu azaltarak bu mineralleri vücutta tutmaya çalışır. Fakat bunu yapmada vücudun kapasitesi oldukça sınırlıdır.
SODYUM

Sodyum ekstraselüler sıvıların ve deniz suyunun en belli başlı katyonudur. Bütün yaşayan canlılar, bitkiler ve hayvanlar normal metabolizmaları için bu elemente muhtaçtırlar. Doku kültürlerinde in vitro olarak bu elementin esansiyel olduğu 19. yüzyılın ikinci yarısında tamamen anlaşılmıştır. 1920 yılında yapılan bir çok çalışmalar, hayvanlarda sodyumun çok önemli metabolik fonksiyonlara sahip olduğunu ortaya koymuştur. Sodyumun her şeyden önce vücutta sıvı hacminin ve asit-baz dengesinin ayarlanmasında önemli bir fonksiyona sahip olduğu anlaşılmıştır. Kas kontraksiyonu sırasında sodyumun kas hücrelerine mobilize edildiği de bu çalışmalarla ispatlanmıştır. Adranal bezinin vücutta sodyum retansiyonunun ayarlanmasında önemli bir role sahip olduğu saptanmıştır. Adrenal yetmezliğinde kan sodyum düzeyinin azalması yukarıdaki buluşu doğrulamıştır. Aldesterone adlı adrenal hormonun 1953 yılında tanımlanıp izole edilebilmesi ve sodyum ve potasyum dengesinde regülatör olarak etkisinin ispatlanması, vücutta potasyum ve sodyum retansiyonu ile bu minerallerin metabolizmalarına ait bilgimizin artışına büyük ölçüde hizmet etmiştir.
Eksiklik Semptomları

Sodyumca eksik rasyonlarla beslenen hayvanlarda büyümenin önemli derecede gerilemesinin yanı sıra kemiklerde yumuşama, kornea’da keratinizasyon, gonadlarda inaktivite adrenal hipertrofi, hücre fonksiyonlarında değişmeler, yemden yararlanmada düşme, plazma sıvı hacminde azalma gibi arazlar da görülür. Kalp çalışması bozulur, ortalama arteriyel basınç düşer, hemotokrit değeri yükselir, deri altı dokularının esnekliği azalır, adrenal bezinin fonksiyonu bozulur. Bunun sonucu olarak urik ve urik asit düzeyleri kanda yükselir. Eğer bu durum düzeltilmezse şok ile hayvan ölür. Sodyum eksikliği, protein ve enerjiden yararlanmayı önemli derecede azaltır ve üreme fonksiyonları da sodyum eksikliğinden olumsuz olarak etkilenir. Kanatlılarda sodyum eksikliği, yumurta veriminde ve büyüme hızında düşmeye sebep olur ve kannibalizme yol açar.
Birçok hastalıklar vücutta sodyum kaybına yol açar. Bunlar arasında, diyare yüzünden meydana gelen gastroıntestinal kayıpları ile, renal ve adrenal tahribatı nedeniyle ortaya çıkan üriner kayıplar sayılabilir.
Sodyum Absorpsiyonu

Sodyum tuzları vücuda kolayca absorbe edilip sirkülasyonla bütün vücuda dağılırlar. Sodyum alınımının sınırlı olması halinde vücudun, ekskresyonu azaltıp, vücuttaki sodyum kapsamını tutmada özel bir kabiliyeti vardır. İçme suyu tuz ihtiva etmediği taktirde, kanatlıların ve diğer hayvanların rasyonunda normalden biraz fazla tuz bulunması önemli bir mahzur teşkil etmez. Böyle durumlarda kanatlılar su tüketimini artırarak aşırı tuzu ekskresyona tabi tutarlar. Tuz zehirlenmesiyle ilgili olarak sülün kuşları ile yapılan bir çalışmanın sonuçları Tablo 42’te verilmektedir.


TABLO 42
Yüksek Düzeyde Tuzun Sülün Kuşlarında Olumsuz Etkileri
Rasyondaki tuz düzeyi
%
Dört haftalık ortalama ağırlık gram

Mortalite
%
Dışkının su kapsamı
%
0.25
1.0
2.0
3.0
4.0
5.0
7.5
230
232
223
219
218
197
165
4
5
3
6
5
7
23
74
78
86
88
89
-
-


Bu tabloda da görülebileceği gibi diyetsel tuz düzeyi % 7.5’u buluncaya kadar, büyüme önemli derecede gerilememiş ve mortalite de yine belirli şekilde yükselmemiştir. %7.5 diyetsel tuz düzeyinde ise hem büyüme önemli derecede düşmüş hem de mortalite önemli ölçüde yükselmiştir. Çünkü bu düzeydeki diyetsel tuz, hayvanın dışarıdan alacağı suyla ekskresyona tabi tutabileceği seviyenin çok üstünde bulunmuştur. Bir başka ifade ile, hayvan bu aşırı miktar tuzu dışarı atacak, yeterli suyu tüketme kabiliyitite sahip değildir. Diyetsel tuz düzeyi arttıkça fecesteki su kapsamının artışı, vücuda alınan su miktarının artışından ileri gelmektedir.
Eğer aşırı su tüketilse ve bu su hücreye olduğu gibi geçse bu defa su entoksikasyonunun semptomları ortaya çıkar. Diğer taraftan eğer sodyum kaybı ile geniş çapta negatif su dengesi söz konusu ise, ekstraselüler suda önemli bir azalma meydana gelir ve hayvanlarda ciddi olarak dehidrasyon görülür.
Sodyumun Fonksiyonları

Sodyum esas olarak, vücut sıvı hacminin muhafazasında, normal PH ve osmatik basıncın sağlanmasında fonksiyon gösterir. Sinirlerde impulse’ların nakli için gerekli olan enerjinin, hücre duvarı tarafından sodyum ve potasyumun ayrılmasından sağlandığına dair bulgular elde edilmiştir.
  Alıntı ile Cevapla