02-02-2007, 09:05
|
#2 |
Guest | 1929-1950 dönemi, ulusal sanayinin kurulabilmesi ve korunabilmesi için bağımsız politikaların oluşturulabildiği ve uygulamaya konulduğu dönemin başlangıcı olarak genel kabul görmüş bir tarzda değerlendirmelere alınmaktadır. Zira, bu dönemin başlangıç yılından itibaren ithalatta korumacı bir politika başlatılmıştır. Ancak, bu da Osmanlı İmparatorluğu’ndan devralınan borçların ödemeleri ve artan dış ticaret açıklarıyla büyük boyutlara ulaşan ödemeler dengesi açıklarını kapatmaya yeterli olmamıştır.[1] 1950-1953 yılları arasında serbest dış ticaret rejimine bağlı olarak ithalatta liberal politikalar uygulanmıştır.[2] 1954 yılından itibaren ise dış ticarette kısıtlamalar gidilmiştir. Bu dönemde, ihracatta gözlemlenen yavaşlamaya paralel bir şekilde dış ticaret dengesinin kurulabilmesini teminen ithalatta da kısıtlamalar gittikçe arttırılmıştır. 1958-1980 döneminin ise ithalat politikaları açısından özel bir anlamı bulunmaktadır. Zira, ülkemizde ithalat politikalarının temel göstergesi olan ithalat rejimi uygulamasına ilk defa 1958 yılında başlandığı ileri sürülebilir. 1963-1980 yılları arasında, ekonomide planlı dönem uygulamasına tanık olunmuş, yerli sanayinin korunmasına ağırlık verilmiş, ithal ikamesine dayalı bir sanayileşme politikası izlenmiş ve bu politikanın bir gereği olarak ithalatta kontroller biraz daha arttırılmıştır. 1980 yılı sonrası dönemin başında yürürlüğe konulan istikrar tedbirleri, kaynak kullanımında optimum verim esasını hedef almış ve o yılların ekonomik şartları içerisinde birçok alanda olduğu gibi dış ticarette de serbestleşmenin ilk adımları atılmaya başlanmıştır.[3] Bu son dönem politikaları ile; dış ticaretin liberalleştirilmesi, Avrupa Birliği (AB) ile entegrasyonun sağlanmasına yönelik çalışmalara girişilmesi, ithal ikamesi ile korunan yerli sanayinin dış rekabete açılması ve bu bağlamda yerli üretimin kalitesinin yükseltilmesi, dış pazar payının büyütülmesi, yerli üretimin desteklenmesi amacına yönelik olarak yatırım malı ithalatının arttırılması gibi bazı değişiklikler getirilmiştir. Getirilen yapısal değişikliklerin sonucu olarak, daha önce ithalatı yasak ve izne tabi birçok malın serbest ithalatı sağlanmıştır. Ayrıca gümrük vergisi ve oranları, mamulden hammaddeye doğru olmak üzere düşürülmüştür. Türkiye’nin ithalat mevzuatında asıl önemli değişiklik, 01.01.1996 tarihinde AB ile Gümrük Birliği’ne (GB) girmesi ile olmuştur. GB ile birlikte AB ülkelerinden ithal edilecek sanayi ürünlerinden alınan vergi ve fonlar kaldırılmıştır. Buna karşılık topluluk dışı üçüncü ülkelerden yapılacak ithalat için AB’nin bu ülkelere uyguladığı ortak gümrük tarifesi uygulanmasına geçilmiştir. |
| |