02-02-2007, 12:01
|
#6 |
Guest | Gümrük vergisinin mükellefi, Gümrük Vergisi Kanununun 2 nci maddesine göre;" Türkiye Cumhuriyeti gümrük hattından geçen veya eşya geçiren her şahıs, bu kanun ile buna dayanılarak çıkarılan tüzükler, kararname ve yönetmelikler hükümlerine uymakla mükelleftir." şeklinde tanımlanmış ve vergi mükellefiyetinin başlangıcı da 3 ncü madde de yer almıştır. Vergiye esas olan tarife; 4 ncü madde de; Gümrük Vergisi, 3 ncü madde gereğince ödeme mükellefiyetinin başladığı tarihte, eşyanın bulunduğu hal ve maliyetine göre o tarihte, yürürlükte bulunan Gümrük Giriş Tarife Cetvelindeki nispet, had ve esaslara göre hesaplanır 1615 sayılı Gümrük Vergisi Kanununda çeşitli istisna ve muafiyetler tanınmıştır. Karşılıklı olmak kaydıyla diplomatik muafiyetler, hediyelik eşyaya tanınan genel muafiyetler, sınır ahalisine tanınan muafiyetler, turistik kolaylıklar gibi muafiyetler tanınmıştır.[1] Uygulamada gümrük vergisi, Gümrük Giriş Tarife Cetvellerinde yazılı esas ve oranlar üzerinden alınmaktadır. Spesifik tarifenin uygulanmasında eşya gruplar halinde numara almak suretiyle işlem yapılmaktaydı. Ancak bu tarife uygulamasında (veya eşya sınıflandırması) vergi ağırlık, hacim ve uzunluk üzerinden vergiye tabi tutulurdu. Bu sistem eşya fiyatlarına yansımadığı için gümrük vergi hasılatının artması ancak yapılan ithalat miktarındaki artışına bağımlı bulunmaktaydı. Kıymet esası bundan tamamen farklıdır. Kıymeti esas alındığı için ithal edilecek eşyanın kıymet artışları otomatikman vergilenmektedir. İthal hacmi artmasa bile vergi hasılatında azalmalar bahse konu değildir.[2] |
| |