F) SONUÇ Gelişmekte olan ülkelerin sanayileşme konusunda iki temel seçenekleri vardır; ithal ikamesine dayalı sanayileşme ve ihracata dayalı sanayileşme, ihracata dayalı sanayileşme politikaları dış ticaretin evrensel düzeyde serbestleştirilmesi, ithal ikamesine dayalı sanayileşme politikaları ise, dış ticaretin korunması teorilerine dayanmaktadır. Tarih içerisinde her iki teoride tartışılmış, olumlu ve olumsuz yönleri ortaya konmuştur. Türkiye'nin dış ticarette liberasyon konusundaki en önemli adımı 24 Ocak 1980 tarihinde uygulanmaya başlanan ekonomik istikrar tedbirleridir. Sözkonusu tedbirlerle, 1980'li yıllardan itibaren döviz kazandırıcı faaliyet teşvik edilmiş, ithalat ve ihracat rejimlerinde yer alan bir çok sınırlamalar kaldırılmıştır. Bunun doğal sonucu olarak da dış ticarette korumacı önlemlerin azaltılması yönünde bir sürece girilmiştir. Türkiye'nin taraf olduğu GATT'dan ve Avrupa Birliği ile 23 Kasım 1970 tarihinde Brüksel'de imzalanan ve 1 Ocak 1973 tarihinde yürürlüğe giren Katma Protokolden doğan yükümlülükleri bu sürece önemli ölçüde hız kazandırmaktadır. Liberasyon sürecinin en önemli halkası ise. 1995 yılında Avrupa Birliği ile sağlanan gümrük birliği olmuştur. 1996 yılından itibaren Avrupa Birliği ile Türkiye'nin arasında gümrük vergilerinin sınırlanması ve Türkiye'nin üçüncü ülkelere uyguladığı vergi oranlarını Avrupa Birliği ortak vergi oranları düzeyine indirmesi bu sürecin en somut sonuçları olarak göze çarpmaktadır. Türkiye'nin ithalatında 1990 ve 1993 yıllarında önemli oranlarda artışların olduğu dikkati çekmektedir. 1989 yılında % 46 düzeyinde bulunan koruma oranının 1990 yılından itibaren % 35 düzeyine inmesi 1990 yılındaki ithalat patlamasının en önemli nedeni olarak ortaya çıkmaktadır. 1993 yılındaki ithalat artışının en önemli nedeni ise tek vergi yani sadece gümrük vergisi uygulamasına geçiş olmuştur. Zira bu tarihe kadar vergili ithalata % 25'in üzerinde yük getiren Damga Resmi, Destekleme Fiyat İstikrar Fonu, Belediye Hissesi ve Ulaştırma Altyapıları Resmi kaldırılmıştır. Her ne kadar bundan doğan eksiklik Gümrük Vergisi ve özellikle Toplu .Konut Fonu oranlarına yapılan artışlarla karşılanmak istenmiş ise de, koruma oranlarındaki reel düşüşün önüne geçilememiştir. Dikkati çeken bir diğer nokta da Türkiye'nin Katım Protokol'den kaynaklanan ve sürekli ertelenen indirim ve uyum yükümlülüklerini 1988 yılından itibaren uygulanmaya başlamasıdır. |