Dış ticarette liberasyon gümrük tarifelerinin indirimi anlamına da geldiğinden bütçe gelirlerini de ilgilendirmektedir. Her ne kadar gümrüklerin temel fonksiyonu "dış ticareti düzenlemek" olmasa da, gelir getirici yönünü yadsımak imkânsızdır. Diğer taraftan kaynaktan tahsil edilmesi, tahsilatın kolay ve masrafsız olması gibi özellikler gümrük vergilerinin avantajları olarak ortaya çıkmaktadır. Dolayısıyla gümrük tarifelerinin indirilmesi bütçe açısından tahsili çok kolay kaynaktan vazgeçilmiş anlamına gelmektedir. Türkiye'nin konsolide bütçe gelirlerinin % 13-14'ü dış ticaretten alınan vergilerle karşılanmaktadır. Hatta bu rakamlar zaman zaman % 17’ler düzeyine çıkabilmektedir, ithalatta alınan fonların (Toplu Konut Fonu ve 1993 yılına kadar Destekleme ve Fiyat İstikrar Fonu) 2,5 - 3 Milyar dolar olduğu ve bu rakamın genel bütçe gelirlerinin % 8-10'ununa tekabül ettiği dikkate alındığında dış ticaretten alınan vergi ve fonların genel bütçe gelirlerimizin % 14-15'ini oluşturduğu ortaya çıkmaktadır. Ancak, Türkiye'nin ithalatında 1988'den sonraki liberasyon politikaları nedeniyle meydana gelen artışın aynı oranda vergi gelirlerine yansımadığı görülmektedir. 1990 yılında vergi gelirlerinde % 41,5 oranında reel bir azalış meydana gelmiştir. Dolayısıyla 1990 yılında gümrük tarifelerinde indirime gidilmemiş olsaydı ithalatta tahsil edilen vergi ve resimler yaklaşık 1.812.825.000.TL daha fazla olacaktı. (Bu genel bütçe gelirlerinin % 3,2'sine tekabül etmektedir.) |