İHRACAT TEŞVİKLERİNİN ULUSLAR ARASI TİCARETE GETİRİLEN BİR SINIRLAMA OLARAK GÖRÜLMESİNİN NEDENİ NEDİR? Gümrük tarifeleri, kotalar ve uluslar arası ticarete getirilen diğer kısıtlamaların topluma getirdiği sakıncalar bu kadar fazla iken, devletler neden hala bu tür kısıtlamaları sürdürmeye devam etmektedir? Bunun için kimileri mantıklı, kimileri ise akılcı olmayan bir çok neden sayabilmek mümkündür. Bu nedenlerin en önemlisi; ülkedeki belirli bir sektörün ulusal savunma amacıyla korunması gerektiğidir. Örneğin İsviçre radar üretiminde Türkiye’ye göre karşılaştırmalı üstünlüğe sahip olsa bile, radar üreten firmaların ulusal savunma açısından zorunlu olduğu düşünülüyorsa yerli radar üreten firmaları serbest uluslar arası ticarete açmak doğru olmayabilir. İsviçre açısından bu durum pek hoş karşılanmayacak olsa da ulusal savunma açısından bu kadar önemli bir aracı yabancı bir ülkeden ithalat yoluyla edinmek ulusal çıkarlara aykırı olabilir. Zira böylesine önemli bir araçta uluslar arası politik nedenlere bağlı olarak ithalat güçlükleri yaşanabilir. TÜRKİYE’DE UYGULANAN KOTALAR ABD ve Kanada’ya yönelik kısıtlamaya tabi tekstil ve konfeksiyon ürünleri ihracatında 2000 yılında uygulanacak “Kota Dağıtım Sistemi Esasları”nın; 3 üncü maddesi, “Tekstil ve konfeksiyon kategorilerinin hepsinde past performans hesabının tamamı miktar üzerinden yapılır. 2000 yılı uygulama döneminde kategori 338/339/638/639-S ve 351/651’de serbest bölümden 54 dolar/dz’nin altında kayda bağlanan kota belgeleri 2001 yılı past performans hesabında dikkate alınmaz. Ayrıca, kategori 338/339/638/639-S’te serbest bölümden 54 dolar/dz’nin üzerinde kayda bağlanan kota belgelerinin ise %40 oranında past performans tahakkuk ettirilir.” |