07-02-2007, 09:58
|
#46 |
Guest | Abbas Parmaksızoğlu anlatıyor: ‘Türlü azarlamalara , tehditlere, cezalara uğratıldık. Makalelerden, fıkralardan başka, ilanların bile anlamları araştırılıyordu. Gazetelerde yazı, resim, çizgi ne varsa herşey didikleniyordu. Bir ara gaztelerde bütün haberlerin tek sütuna verilmesi, haber ne kadar önemli olursa olsun başlıkların yirmi dört puntoyu aşmaması, kararı uygulanmıştı. Gazeteler iki yaprak yayımlanıyordu.’ O dönemin yirmi beş kez kapatılarak rekor kıran Tasvir Gazetesi’nin yöneticisi Ziyad Ebüzziya şu bilgileri veriyor: ‘Vesveselerin şiddetlendiği günlerde görülen lüzum üzerine kapatılan gazetenin bu durumunun, öteki gazetelerde haber olarak dahi bildirilmesi yasaklanmıştı. Almanlarla saldırmazlık paktının imzalandığı gece, biz dememişmiydik diye yazıp hükümeti müşkül duruma sokabileceğimiz endişesiyle, hiç yoktan tam altı hafta kapatıldık. Bir defasında Antep’te gaz yokluğu haberini yayımlamaktan on gün kapatıldık. O dönemde gazetecilik her bakımdan çok zor günler yaşadı.’ Cihat Baban da gazetelerin sorumluluktan kurtulmak için sansürü ister olduklarını belirtiyor. ‘Bu dönemde basına sansür konmadı, fakat basının neşriyatı zaman zaman direktiflerle ayarlandı.’ diyor.”92 |
| |