3. SONUÇ Basın tarihini incelediğimizde görüyoruz ki basın özgürlüğü, zaman zaman geniş tutulmakta fakat hemen arkasından basının, iktidarı eleştiriye başlaması, sorumluluk sınırlarını aşması, yöneticilerin hoşgörüsüzlüğü, savaş ve terör gibi sebeplerle iktidarlar sıkı yönetimler ilan etmekte, Anayasa, ceza ve basın kanunlarında kısıtlayıcı bazı önlemlere başvurmaktadırlar. Böylece özgürlük ve istipdat ortamları birbirini izleyip durmaktadır. Başlangıçta ilk çıkan gazetelerin görevleri, devletin hizmetinde olmak ve onların istediği haberleri halka duyurmaktı. Burjuva sınıfının zenginleşmesi, okuma yazma oranının artmasıyla Avrupa’da başlayan Rönesans’la birlikte gazeteler görevlerinin devlet hizmetinde bulunmak değil; halkı bilgilendirmek, iktidarların yanlış icraatlarını eleştirmek olduğu düşüncesine vardılar. Bu durum yönetenlerin işine gelmedi ve birtakım cezai ve ekonomik yaptırımlarla gazeteleri sindirme yoluna gittiler. Günümüzde batı ülkelerinden başlayan ve bütün dünyaya yayılan bir akım vardır. Bu da “Basın Şeref Divanı” veya “Basın Konseyi” kurarak basının iç denetimini sağlamaktır. Böylece basının sorumluluğu, kanunlarla değil, basının kendi aralarında kurdukları organlarla sağlanacaktır. |