Buraya kadar anlaşılır, hatta kısmen sağlıklı görülen bu taktik reklam etiği ile zıtlaşır mı hiç? Ya hedef kitlenize doğrudan o kitlenin sembolleri ile değil de o kitle için aşağı, olumsuz görülen, küçümsenen sembollerle yaklaşmayı yani onların bu kibirini, üst kimlik kanısını onaylamayı dahası pohpohlayıp yaranmayı seçerseniz? O zaman internet servis sağlayıcı reklamınıza alt tabakadan (!) , kültürel olarak zayıf (!), kelimeleri de yanlış söyleyen iki insan koyar böylelikle hedef kitlenize "Bak bunlar bile internet kullanıyorlarmış, bu seviyedeki insanlar bile kullanıp biz kullanmaz isek ne olur?" dedirtir bir yandan da mizaha (!) katkıda bulunursunuz. İstanbul' da bir doğulu delikanlının "Bitlisde beş minare" diyerek sevgilisini İstanbullu gençlere karşın kucaklaması komiktir çünkü, ya da bazı insanların şiveleri, aksanları, anadilleri olmayan bir dili kullanış biçimleri alay edilesi birşeydir ve "slogan" yaratmak için bulunmaz bir kaynaktır..."Tıh tıh tıh, eyi günner"....
Bu tavır da kimseyi aşağılamaz ve etikle çelişmez....Acaba çelişir mi? Çocuk; dolaysız kurban, dolaylı tüketici "Reklam aynı tip ürünler arasındaki rekabeti artırıp tüketiciyi ürün konusunda aydınlatır ve reklamı yapılan ürünü seçmesi yönünde motive eder" denilir sıkça yine bazı bildirge ve konuşmalarda. Yani reklam seçim yapmaya yardımcı, seçim konusunda aydınlatıcıdır aslında. Peki seçme bilincine erişmemiş bireye yönelen, böylelikle aslında seçim konusunda aydınlatması söz konusu dahi olamayacak reklam, etikte nasıl algılanır? |