08-02-2007, 14:03
|
#6 |
Guest | “Matbaa makinesini Türklere Kazandıran İbrahim Müteferrika (1674-1745); Macaristan’ın Kolazsuar kentinde doğmuş, 1692 yılında Macar kralı Thölköly’nin isyanı sırasında Türklere esir düşmüştür. Türkçe öğrenip Müslüman olmuş, aydın kişiliğiyle kendini kabul ettirmesini bilmiştir. Padişahın özel hizmetine geçmiştir. “Risale-i İslamiye” başlıklı Müslüman inançlarından söz eden küçük bir kitap yazmıştır. III. Ahmet’in bir mektubunu Viyana’ya Prens Eugen’e götürmüş 1716’da Avusturyalılara karşı ayaklanan Macarların tercümanı olarak Belgrat’ta bulunmuştur. İstanbul’da bir matbaa kurmak isteyen Sait Efendi ile tanıştıktan sonra bu işin gerçekleşmesi için çalışmıştır.[1] Makine ile kalıpları yurt dışından getirilen ilk matbaa, Müteferrika’nın Sultanahmet’teki evinde faaliyete başlamıştır. Bu çalışmalara devam eden Müteferrika bir ara Sadrazamın gözünden düşmüş ve sürgüne gönderilmiştir. 1745’de yoksulluk içinde ölmüştür.[2] Müteferrika hayatta iken 16 kitap daha bastı. Onun basımevinde genellikle 16-18 punto arası harfler kullanılmıştır. İkinci büyük basımevi 1796’da Hasköy Mühendishane’de, devletin yardımıyla Hendese Hocası Abdurrahman Efendinin nezaretinde kuruldu. Bu basımevi 1. Dünya Savaşına kadar çalışmalarını sürdürdü. 1802’de Üsküdar’da yine aynı kişinin nezaretinde üçüncü basımevi açıldı. Bu basımevi yeterince geliştikten sonra genel yayınlara başladı. 1831’de Takvim-i Vakayi gazetesini basmak üzere bir basımevi daha kurulmuştur. 1828’de Kavalalı Mehmet ali Paşa Kahire’de Bulak Basımevini kurdu. |
| |