“Bu filmlerin izlenmesi sırasında husumet duyulmaması, filmdeki machismonun bilinçli bir şekilde onaylamasından ya da bunun cathartic bir etkide bulunmasından değildir. Toplumsal yaşamımızın doğru olacağını pratikten bilmemiz ve filme izlerken göstereceğimiz tepkimizi belirleye ‘kültürün’ toplumsal yaşamın diğer alanlarında da benimsenmiş olan kültüre denk oluşudur husumetin ortaya çıkmamasının nedeni. Başka bir deyişle, bu tür porno filmlerde gördüklerimizi gündelik yaşamda da uygulayabilmekte, böylece erkek üstünlüğüne dayan bir kültürde, bu tür filmleri izleyerek öğrendiğimiz kabalığı, şiddet ve eşitsizliği olumlayan bu davranış kalıpları, bizim dışımızdan belirlenen toplumsal ilişkilere gündelik yaşamımızda da daha kolay uyumlanmamıza yaramaktadır”(Oskay 1982: 390). Böylece, bu tür yayınların, bireye, toplumsal realiteyi değiştirmeye yönelik bir meydan okuma olanağını vermeyişi nedeniyle, kendisinde oluşan husumetin yerine ikame edebileceği bir şiddete başvurmasına yönelik bir rasyonel ihtiyaca da denk düşerken, diğer yandan da, söz konusu yayınların bireye kendisi ile gücünün yettiği aynı toplumsal konumdaki kişiler üzerinde ezmeye, horlamaya ve şiddet uygulamaya yönelik bir yaşam üslubunu haklı gösterip, deste verecek bir işlevi de yerine getirdikleri söylenebilir. “Bu nedenle, yalnızca anlatımlarındaki hızla aksiyon akışıyla değil, yaşadığımız hayatın kırgınlık ve öfkelerimizi haklılaştırır göründüğü için de ilgi çekici yayın türlerinin başında gelmektedirler. İkinci olarakta, yaşadığı hayat ya da toplumsal realite karşısındaki husumet duyguları fazla yoğunlaşmamış kimseler, bu yayınlardaki suçluların işlediği suçların aracılığıyla ile fantezi niteliğinde yada tevkil edilmiş (viarious) bir suç ile boşalma (cathersis) elde etmektedir. Ancak, günün birinde hayatlarında büyük sarsıntılarla karşılaştıklarında, hem suça yönelmeleri kolay olmakta, hem de suçun ne olduğu, nasıl gerçekleştirildiği konusunda bilgi edinmiş olmaktadır” (Oskay 1992 b: 57-58). |