Tam bu noktada gazetecinin, olayın nedenlerinin anlayabilmesinde en önemli haber kaynaklarından biri olan sanıkla görüşmesi mümkün olamamaktadır. Polisin kendi çalışma biçimi ve soruşturmanın gizliliği bakımından sanıkla gazetecinin yüz yüze gelmesi kısıtlanmaktadır ki bu alan çalışan bir gazetecinin şu saptamasını sunmak yerinde olacaktır; “Zanlıya şu ana kadar hiçbir şekilde gazetecinin konuştuğuna tanık olmadım. Konuşsa bile çok kısa yer veriliyor yani gazeteci ile sanığın yüz yüze gelmesi hemen hemen olanaksız gibi bir şey. Yalnız savcının duruşma aşamasında hazırladığı iddianameden yeni bilgiler elde edilebiliyor. Çünkü; savcı iddianameden önce sanıkla, yakınlarıyla, avukatla çok uzun konuştuğu için iddianamede tüm ayrıntılı bilgiler yer alıyor. Ancak, gazetecinin iddianameyi aylar sonra okuma fırsatı oluyor. Genellikle olaylar ilk olduğu zaman (bir başka deyişle, ilk olduğu biçimiyle ve o anda elde edilen bilgiler bağlamında) gazeteye yansıyor. Ayrıca, polisin önceden olayla ilgili olarak hazırladığı bültenlerde bulunmakta, ancak bunlar oldukça eksik bilgi ve anlatım yanlışlarıyla dolu oldukları için, bu bültenlerden yararlanarak haber yazmak büyük bir yetenek istemektedir” (Göktaş ile 1992’de yapılan röportaj). |