“Bugün için kitle iletişim araçlarıyla ve bu araçlarda üretilen kültürle doğrudan sistem satılmaktadır... Hiç kuşkusuz kitle kültürü çerçevesinde demokratikleştirici ve özgürleştirici öğeler taşıyan yapıtlara da rastlanabilir. Gelgelelim, üretilen yapıtla alımlanan yapıt bambaşka şeyler olmuşlardır. Şu nedenle; aracın bütününde ürettiği ideoloji ve yapıtı sunuş biçimi, yapıtta içerilen düşünceyi kendiliğinden biçimde dönüştürür ya da çarpıtır” (Oktay 1990: 68-75). Kitle iletişim araçlarının bu şekilde kullanılmasının gerisinde, bu sahanın hem kendi yapısından hem de işlevlerinden dolayı, bir yandan kitlelerin yönlendirilmesinde taşıdığı potansiyellerden diğer yandan da karlılıklarından ötürü (ve bu sahanın getirdiği ekonomik maliyetleri de göz önüne alarak) büyük sermaye/finans çevrelerinin egemen olma savaşları gizlidir. Bu durumda bilgilenme ve iletişim olanakları uluslar arası alanda çalışan tekellerin denetimine girmiştir. “Kaldı ki, çağdaş teknolojik gelişme de ideolojik araçların özellikle kitle iletişim araçlarının kolay ve etkili bir biçimde kullanabilmelerini olanaklı kılmıştır... Kitle iletişim araçlarının böylesine yaygınlaşıp gelişmelerinin nedenlerinden biri de onların ekonomik etkinlikleri ile ilgilidir. Çünkü, kitle iletişimi kısa sürede bir endüstri olmuş, yaygınlaşıp, tekellerin hegemonyası altına girmiştir” (Kazancı 1981: 415-436). |