Bu çerçevede, yazılı basın sözü ettiğimiz katkıyı, şiddete yönelik olaylar üzerinde yoğunlaşan ve olaylar arasındaki nedensellik bağlarını göstermeyen abartılı ve magazinleşmiş bir söylem tarzının kullanıldığı bir sunum şekliyle yapmaktadır. Söz konusu sunumdaki söylemin, bir yandan, olaydaki gerçekliğin hem zaman ve mekan boyutunda, hem de olay kişileri adına yeniden yazımında, imgesele doğru kayan bir dille sunulduğu görülürken, yine bu sunumun, bir şiddet baskısı ve üslubuyla verildiği görülmektedir. Böylece, yazılı basının, özellikle şiddet olaylarını ele alarak, ancak bunları yaratan etkenleri de vermeyecek bir biçimde bir şok görüntüsü altında sunarak, neredeyse çevremizin, dünyamızın kötülükle, felaketle ve krizli olduğu hissini yaratmaktadır. Sonuçta; bir yandan, sorunların şiddet yoluyla çözülebileceği bir şiddet kültürünü yaratırken, diğer yandan, bunlara aklımızın ermeyeceği, gücümüzün yetmeyeceği inancını verecek bir biçimde, yoğun ve peş peşe verilen bu haberler yoluyla gerçekleşen enforme ediş biçimiyle yüz yüze kalan bireylerin, toplumu yönetme görevini yöneticilere/profesyonel kadrolara bıraktıkları bir toplumsal yaşamı kendi elleriyle oluşturmalarına katkıda bulundukları söylenebilir. |