Fakat valideciğim,sen yine müteessir olma.Ben seni,evet seni mutlaka buralara getireceğim.Ve şu tabii manzarayı göstereceğim.Şevket,Hilmi de senin sayende görecektir. O güzel çayırın koyu yeşil bir tarafında , çamaşır yıkayan askerlerim saf saf dizilmişler.Gayet güzel sesli biri ezan okuyordu. Ey Allahım , bu ovada onun sesi ne kadar güzeldi.Bülbül bile sustu ,ekinler bile hareketten kesildi , dere bile sesini çıkarmıyordu.Herkes , herşey , bütün mevcudat onu , o mukaddes sesi dinliyordu.Ezan bitti. O dereden ben de bir abdest aldım.Cemaat ile namazı kıldık. O güzel yeşil çayırların üzerine diz çöktüm. Bütün dünyanın dertlerini unuttum.Ellerimi kaldırdım , gözümü yukarı diktim , ağzımı Açtım ve dedim: -Ey Türklerin Ulu Tanrısı! Ey şu öten kuşun, şu gezen ve meleyen koyunun , şu secde eden yeşil ekin ve otların, şu heybetli dağların Halıkı!Sen bütün bunları Türklere verdin.Yine Türkler- de bırak.Çünkü böyle güzel yerler, seni takdis eden ve seni ulu tanıyan Türklere mahsustur. |