|
Ana Sayfa | Kayıt ol | Yardım | Ortak Alan | Ajanda | Bugünkü Mesajlar | XML | RSS | |
09-02-2007, 11:23 | #1 | ||
Guest
Mesajlar: n/a
|
ÇANAKKALE DENİZ VE KARA SAVAŞLARI Bazı olaylar vardır ki, sadece oluştuğu ülkeyi değil , bütün milletleri etkiler: 1453 İstanbul’un Fethi, 1789 Fransız İhtilali gibi..Çanakkale Savaşları da bu sayılı olaylardan biridir. I.Dünya Savaşı’nda Osmanlı İmparatorluğu’nun , Müttefik Devletler yanında savaşa girmesi İtilaf Devletleri’nin durumunu güçleştirdi . Aynı zamanda savaş alanını da genişletti . Rusya’da asker bol olmasına rağmen , silah ve cephane azdı . Avrupa’nın kuzey ve orta kesimi ise , Almanların ve Müttefiklerin elindeydi.Bu nedenle Rusya’ya cephane yardımı yapılamıyordu.Bütün bu durumlar ışığında, İtilaf Devletleri , Çanakkale Boğazı’na saldırarak Batı cephesinin yükünü azaltma,İstanbul’u da alıp Ruslara yardım etme kararı aldılar (1915). İngiliz ve Fransız donanmasına bağlı savaş filoları,yükledikleri 750.000 kişilik bir kuvvetle Çanakkale Boğazı’ndaki top yuvalarına şiddetli bir topçu ateşi açtılar.Ardından Seddülbahir ve Kumkale’ye asker çıkardılar.Aynı zamanda,mayın tarama gemileriyle,Boğazdaki mağazdaki mayınları topladılar.Boğaz’ı geçilecek hale getirdiler.18 Mart 1915 sabahı,16 gemi ile İngilizler ve Fransızlar Boğaz’a mermilerden, Boğaz’ın iki yanı ateş içinde kalmıştı.Çanakkale’den yükselen dumanlar,bulutlara kadar ulaşıyordu. İngiliz , Fransız donanması Türkleri susturduğunu sanarak,Boğaz’dan ilerlemeye başladı.Bu sırada Türk topçusu da düşman gemilerine ateş açtı.Nusrat Mayın Gemisi,Boğaz’a tekrar mayın döktü.İlerleyen Fransız gemilerinden birisi mayına çarparak büyük bir gürültü ile sulara gömüldü.Bunun yardımına koşan İngiliz gemilerinden ikisi de aynı şekilde mayına çarparak battı.Bu sırada Türk topçusunun isabetli ateşi ile birkaç gemi ağır şekilde yaralandı.İngiliz ve Fransız donanması Türklerin gösterdiği kahramanlık ve cesaret karşısında daha ileri gidemeyeceklerini anlayarak geri dönmek zorunda kaldılar. | ||
|
09-02-2007, 11:23 | #2 | ||
Guest
Mesajlar: n/a
| Çanakkale’ye deniz yoluyla girilemeyeceği anlaşılmıştı.Ama ne pahasına olursa olsun Çanakkale alınmalıydı.Bu nedenle, kara taaruzuna karar verildi.İtilaf Devletleri’nin orduları,bütün kuvvetleriyle yüklendi ve Gelibolu yarımadasına çıkartma yaptı.Seddülbahir’e çıkartma yapan düşman kuvvetleri Türklerin şiddetli ateşleriyle karşılaştılar.Fazla ilerleyemediler.Karşılıklı saldırılarla hücumlar püskürtüldü Ağustos ayında ise düşmanlar,saldırılarını şiddetlendirdiler.Anafartalar’da kanlı savaşlar olmuştu. Mustafa Kemal,düşmanın burada çıkartma yapacağını tahmin ettiği için hazırlıklı idi.Conk Bayırı’na çıkarak durumu inceledi.Mermileri biten Türk askerlere “Süngü tak! İleri” emri verdi.Düşman,Türklerin savunması karşısındea şaşırıp kaldı.Ne yaptılarsa Türkleri yenemediler.Mustafa Kemal,genel bir hücumla, 27 Temmuz 1915 ’ te düşmanı denize dökmeye karar verdi . Bu savaş üç gün sürdü . Mustafa Kemal’in yanında patlayan bir mermi,göğsündeki saatini parçaladı. Yine soğukkanlılığını kaybetmeden ön saflarda savaşmaya devam etti. Nihayet 14 Ağustos 1915’te yapılan son hücumla,düşmanlar yenilgiyi kabul ederek Türk topraklarından çekilmek zorunda kaldılar.(Ekim 1915) Mustafa Kemal’in askeri dehası ilk olarak burada kendini gösterdi. Çanakkale Savaşları , deniz , kara ve havada 259 gün sürmüştür. Bu savaşlarda İngilizler 200.000; Fransız 47.000; ANZAKLAR 26.000; Hintliler 15.000; Senegalliler 6.000 olmak üzere 284.000 zayiat vermişlerdir.Türk ordusu ise 253.000 şehit vermiştir.Yani bu savaşlarda kendisinin olmayan bir ülkede Haksız bir amaç için savaşan düşman ordusundan ve vatanını koruma duygusu ile yurdun dört bir yanından gelerek kutsal bir amaç için savaşan Türk milletinden, toplam 537.000 kişi can vermiştir. Bu savaşın milletimiz için bir başka olumsuz tarafı da ileride kurulacak olan Türkiye Cumhuriyeti’nin beyni ve geleceği olacak bir çok doktor,öğretmen.subay,öğrencinin şehit olmasıdır.Bu savaşlarda Türkler olağanüstü bir başarı gösterip yeni bir destan yazmıştır. | ||
09-02-2007, 11:23 | #3 | ||
Guest
Mesajlar: n/a
| BİR ÇANAKKALE ŞEHİDİNİN SON MEKTUBU (Mektubu yazan; ihtiyat zabit (yedek subay) namzedi Edhem,İstanbul Hukuk Fakültesi son sınıfına devam ederken aynı zamanda Beyazıt Numune Mektebi’nde öğretmendi(1912).Gönüllü olarak katıldığı Çanakkale Savaşı’nda bu mektubu yazdıktan sonra şehitlik mertebesine yükselmiştir.) Valideciğim , Dört asker doğurmakla müftehir şanlı Türk annesi! Nasihat-amiz mektubunu,Divrin Ovası gibi güzel , yeşillik bir ovacığın ortasından geçen Derenin kenarındaki armut ağacının sayesinde otururken aldım. Tabiatın yeşillikleri içinde mest olmuş ruhumu bir kat daha takviye etti.Okudum,okudukça büyük dersler aldım.Tekrar okudum. Şöyle güzel ve mukaddes bir vazifenin içinde bulunduğumdan sevindim . Gözlerimi açtım , uzak- lara doğru baktım.Yeşil yeşil ekinlerin rüzgara mukavemet edemeyerek eğilmesi,bana,annemden gelen mektubu selamlıyor gibi geldi.Hepsi benden tarafa doğru eğilip kalkıyordu ve beni, annem- den mektup geldi diyerek tebrik ediyorlardı. | ||
09-02-2007, 11:23 | #4 | ||
Guest
Mesajlar: n/a
| Gözlerimi biraz sağa çevirdim güzel yamacın eteklerindeki muhteşem çam ağaçları kendilerine mahsus bir seda ile beni tebşir ediyorlardı.Nazarlarımı sola çevirdim cığıl cığıl akan dere, bana validemden gelen mektuptan dolayı gülüyor , oynuyor , köpürüyordu...Başımı kaldırdım, gölgesinde istirahat ettiğim ağacın yapraklarına baktım.Hepsi benim sevincime iştirak etiğini , yaptıkları rakslarda anlatmak istiyordu.Diğer bir dalına baktım , güzel bir bülbül , tatlı sedasile beni tebşir ediyor ve hissiyatıma iştirak ettiğini ince gagalarını açarak göstermek istiyordu. İşte bu geçen dakikalar anında ,hizmet eri: -Efendim , çayınız , buyurunuz , içiniz , dedi. -Pekala,dedim.Aldım baktım, sütlü çay... -Mustafa bu sütü nereden aldın?Dedim. -Efendim,şu derenin kenarında yayıla yayıla giden sürü yok mu? -Evet,dedim.Evet ne kadar güzel. -İşte onun çobanından 10 paraya aldım. Valideciğim, 10 paraya yüz dirhem süt, hem de su katılmamış.Koyundan şimdi sağılmış, aldım ve içtim. Fakat bu sırada düşünüyorum.Ben validemin sayesinde onun gönderdiği para ile böyle süt içeyim de , annem içmesin , olur mu?Şevket neden içmiyor? dedim. Fakat yukardaki bülbül bağırıyordu:”Validen kaderine küssün, ne yapalım.O da erkek olsaydı , bu çiçeklerden koklayacak , bu sütten içecek , bu ekinlerin secdelerini görecek ve derenin aheste akışını tetkit edecek ve çıkardığı sesleri duyacak idi.” Şevket merak etmesin , o görür , belki de daha güzellerini görür. | ||
09-02-2007, 11:23 | #5 | ||
Guest
Mesajlar: n/a
| Fakat valideciğim,sen yine müteessir olma.Ben seni,evet seni mutlaka buralara getireceğim.Ve şu tabii manzarayı göstereceğim.Şevket,Hilmi de senin sayende görecektir. O güzel çayırın koyu yeşil bir tarafında , çamaşır yıkayan askerlerim saf saf dizilmişler.Gayet güzel sesli biri ezan okuyordu. Ey Allahım , bu ovada onun sesi ne kadar güzeldi.Bülbül bile sustu ,ekinler bile hareketten kesildi , dere bile sesini çıkarmıyordu.Herkes , herşey , bütün mevcudat onu , o mukaddes sesi dinliyordu.Ezan bitti. O dereden ben de bir abdest aldım.Cemaat ile namazı kıldık. O güzel yeşil çayırların üzerine diz çöktüm. Bütün dünyanın dertlerini unuttum.Ellerimi kaldırdım , gözümü yukarı diktim , ağzımı Açtım ve dedim: -Ey Türklerin Ulu Tanrısı! Ey şu öten kuşun, şu gezen ve meleyen koyunun , şu secde eden yeşil ekin ve otların, şu heybetli dağların Halıkı!Sen bütün bunları Türklere verdin.Yine Türkler- de bırak.Çünkü böyle güzel yerler, seni takdis eden ve seni ulu tanıyan Türklere mahsustur. | ||
09-02-2007, 11:24 | #6 | ||
Guest
Mesajlar: n/a
| “Ey benim Yarabbim! Şu kahraman askerlerin bütün dilekleri; ism-i celaalini İngilizlere ve Fransızlara tanıtmaktır.Sen bu şerefi dileği ihsan eyle ve huzurunda titreyerek , böyle güzel ve sakin bir yerde sana dua eden askerlerin süngülerini keskin , düşmanlarını zaten kaehrettin ya bütün bütün mahveyle!” Diyerek bir dua ettim ve kalktım.Artık benim kadar mes’ut,benim kadar mesrur bir kimse tasavvur edilemezdi. Anneciğim, oğlun Halit de benim gibi güzel yerlerdedir. Dünyanın en güzel yerleri burası imiş.Yalnız bu memleketlerde düğün olmuyor.İnşallah düşman asker çıkarır da , bizi de götürürler, bir düğün yaparız olmaz mı? Kadir’e mektup yazdım. Valideciğim,evdeki senet vesaireyi kimselere kat’iyyen vermeyin ve sorarlarsa biz bilmiyoruz deyin. Çantayı al i sandığa koy.Ben sana vaktiyle anlatmış idim, bu dünya böyledir. Fakat sen merak etme. O parayı vermese , adliyedeki adam vermezdi.Hani nasıl aldık. Yalnız zaman ister. Valideciğim ,çamaşır falan istemem,paralarım duruyor, Allah razı olsun. Oğlun Hasan Etem 4 Nisan 1331 (17 Nisan 1915) | ||
09-02-2007, 11:25 | #7 | ||
Guest
Mesajlar: n/a
| ÇANAKKALE SAVASLARINDAN MENKIBELER Çanakkale Savaşlarında efsanelerle gerçekler birbirinden şekilde İç içe, sarmaş dolaş olmuş,olaylar garip, hikmetli ve sırlarla gelişmiştir. Çıkartmayı önleyen bulut: 25 Nisan 1915 sabahı Haçlı Orduları gibi İngiliz ve Fransız orduları silahlanıp, gemilerle askerlerini çıkartmaya başladılar. Filikalarla denize ve kıyılara asker taşınmaktadır . Bu sırada havada büyükçe bir bulut belirdi , süratle deniz üzerine inip bölgeyi görünmez yaptı . Filikalar görünmedi . Bombardıman durdu . Sis görüşü engelliyordu. Tekrar gemilere bindirilen askerler gemilere çekilmek zorunda kalmıştı. Çanakkale Savaşı gibi insanlığın kaderini tayin eden savaşa belki de ilahi güçler müdahale etmişlerdi. Askerin aşı: 1915 Mayıs’ında savaş bütün şiddetiyle sürüyor savaşa gidemeyen birkaç kişi Kilitbahir’de yaşıyordu. 15 yaşlarındaki Zeynel’de herkese yardım eden ve burada yaşayan biriydi.Bir nine Zeynel’den Maydoz’a gidip asker karavanasından yemek getirmesini ister.Zeynel Maydoz’a gider.Mutfağı görünce hayretler içinde kalır.Aş kazanlarının başlarında birer yaşlı asker duruyor, ayaklarını kazanların altlarına ızatmışlar ve parmak uçlarından alevler fışkırıyordu... | ||
09-02-2007, 11:25 | #8 | ||
Guest
Mesajlar: n/a
| “Onbinlerce askerin karın doyurdukları aş! Böyle ****suz , böyle dumansız mucizevi ateşte pişiriliyor.” Bir testi su: 1915 Temmuz’unun sıcapında bir alay cepheye gidiyor.Eceabat’dan ayrılan askerler bir çeşme önünde nur yüzlü bir ihtiyarın ikramıyla karşılaşırlar. -“Askerlerim,evlatlarım su soğuktur,tatlıdır, doldurun mataralarınızı “der. Mataralara dolar sular içilir fakat o testideki su bitmez!Koca alay su içer yine bitmez. Askerler hayretler içinde kalır . Genç bir asker ihtiyarın ellerine sarılır: “Baba adını bağışla” der. İhtiyar –“Kilitbahir’de otururum. Adım Kaşıkçı Dede’dir “der. Fakat Yara alırsan üzerine matarandaki sudan dök , iyileşirsin.” Der. Boğazı havadan geçen yaralı asker: | ||
09-02-2007, 11:25 | #9 | ||
Guest
Mesajlar: n/a
| Çanakkale savaşlarında Alçıtepe köyünde 28 Nisan ve 8 Mayıs Savaşları çok şiddetli geçer. Bu savaşlarda Mülazım Hüsnü yaralanır. Kilitbahir’de limana geldiklerinde korkunç bir yağmur kara bulutlar şiddetli bir rüzgar vardı. Sandalla Çanakkale’ye geçmek imkansızdır. Hava kararmıştır. Mülazım Hüsnü kendi kendine mırıldanır. -Yaradanım benim halimi gör, isterse herşeyi veren sensin” der. O anda nur yüzlü bir ihtiyar, Sandalcı Hüseyin dayıyı çağırır. Hüseyin dayı şaşırmıştır. Derviş ihtiyarestur diyerek sandalı çözer. Yaralıyı sandala yerleştirirler. Limandakiler hayret içinde bakarlar. Sandalın geçtiği yer iki tarafından süt liman, kaymak gibiydi. Sanki fırtına yoktu,dalga yoktu. akıntı yoktu.Hüseyin dayı hiç yorulmadan karşıya geçti.Hasta hastaneye yetiştirildi.Hüseyin dayı soranlara: -“Vallahi ne söylesem ilk dalgada kayık havaya kalktı , havada mı gittik denizde mi bilmiyorum?Bildiğim bu kadar!” diyebildi. | ||
09-02-2007, 11:26 | #10 | ||
Guest
Mesajlar: n/a
| Kaybolan İngiliz Alayı: 10 Ağustos 1915 günü savaş bütün şiddetiyle devam ediyor, 21 Ağustosta düşman Küçük Anafartalar’a ilerlemekteydi. Alay Damakçı Bayırına doğru yürüdüyordu. Karlılarındaki tepede garip soluk bir bulut vardır. Alay da bulutun içine yavaş yavaş girer Görgü tanıkları Y.Zelanda Birliği askerleridir. Bulut tüm askerleri kapattıktan sonra birden havalanır , birden oluşan 7-8 diğer bulutla birşleşir, filo halinde Trakya üzerine uçar. 267 İngiliz askeri ortada yoktur. İnsanlar ne görebilmiş ne de duyabilmişlerdir? Askerler kayıp sayıldı. | ||
Bu konuyu arkadaşlarınızla paylaşın |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
| |