Beşiktaş Forum  ( 1903 - 2013 ) Taraftarın Sesi


Geri git   Beşiktaş Forum ( 1903 - 2013 ) Taraftarın Sesi > Eğitim Öğretim > Dersler - Ödevler - Tezler - Konular > Tarih

Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Stil
Alt 10-02-2007, 10:20   #1
imparator
Guest
 
imparator - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Devrim tarihi ve Toplu Bilim Atatürk

ÖNSÖZ
Bu çalışmayı yaparken dört ana kaynak grubundan yararlandım.
Birinci grup kaynaklar, belgelerdir. Bunların başında, Birinci Büyük Millet
Meclisi'nin gizli oturum tutanakları geliyor. Şimdiye kadar araştırmacıların
kullanmasına pek açık olmayan bu tutanaklar gerçekten çalışmama büyük ışık
tuttu. Pek çok karanlık noktayı, gizli oturum tutanaklarından aydınlığa
kavuşturmak olanağını buldum. Özellikle Atatürk'ün Nutuk adlı yapıtıyla, Türk
Tarih Kurumu'nun pek çok çalışması, bu tutanakların ışığında yeni anlamlar
kazandı.
İkinci grup kaynaklar, Atatürk hakkında yazılmış anılar ve yapılmış
incelemelerdir. Bunların bir bölümü, birinci ağızdan, bir bölümü,
yazılanlardan derleme niteliği taşıyan ikinci elden çalışmalardır.
İncelemelerin içinde ise yabancı bilim adamı ve yazarların, gerek Atatürk,
gerekse Cumhuriyet Türkiyesi hakkındaki yapıtları önemli bir yer tutuyor.
Üçüncü grup kaynaklar, çağdaş toplumsal bilimlerin; toplumsal değişme,
devrim, liderlik, örgüt, ideoloji gibi konulardaki kuramsal ve uygulamalı
bilgilerini içeren çalışmalardır. Bunların önemli bir bölümünün Atatürk ya da
Türkiye ile doğrudan hiçbir ilişkisi yoktu. Ben bunları yalnızca, Atatürk'ün
eylemini çağdaş bilimlerin bulguları açısından inceleyip, irdelemek için
kullandım.
Dördüncü grup kaynaklar, Türk edebiyatı, özellikle Türk Romanı'dır. Gerek
Mustafa Kemal Atatürk'ün, gerekse o dönem Türkiyesinin Türk romanına nasıl
yansıdığı, yalnız o yılların havasını öğrenmek açısından değil, Atatürk'ün
liderlik niteliklerinin ve eyleminin karizmatik özelliğinin daha iyi
belirlenmesinde de bana çok yardımcı oldu. Bu dört kaynak grubunun ne hepsini,
ne de herhangi birini tümüyle araştırabildim. Üstelik elimdeki kaynakların
tümünü de bu çalışmamda kullanamadım. Bu açıdan ortaya çıkan eksikliklerin
bağışlanmasını dilerim.
Elimdeki kaynakları, dünyaya armağan ettiğimiz ve henüz ikinci bir benzeri
üretilmemiş olan Türk Devrimi'ni anlamak ve anlatmak için birbiriyle iç içe
geçmiş bir biçimde kullandım. Çözümlemelerim sırasında, resmi ideolojiye
bağımlı kalmak gibi bir kaygım olmadığı gibi, bu ideolojiyi yadsımak için de
özel bir çaba harcamadım. Tarihin gerçekleri neyse, onları kavramaya ve
çağdaş toplumsal bilimlerin ışığı altında yeni çözümlemeler yapmaya çalıştım.
  Alıntı ile Cevapla
Alt 10-02-2007, 10:20   #2
imparator
Guest
 
imparator - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 

Atatürk ile simgelenen Türk Devrimi, hem karşı-emperyalist bir eylemin, hem
de Batılılık ideolojisinin bir bireşimi olduğu için, dünyada ikinci bir
benzeri yoktur. Bu --biriciklik-- bilimsel çözümlemelerde de zorluklar yarattı.
Tarihsel gerçekleri elimden geldiğince uygun bir aktarmayı, çağdaş bilimin
bize verdiği yeni çözümleme modellerini gücüm yettiğince kullanarak yapmaya
çalıştım.
Çalışmamı üç kitapçık biçiminde düzenledim. Bu kitapçıklar birbirinden
bağımsız olarak ele alınabileceği gibi, birbirlerini tamamlayıcı özelliklere
de sahip.
Birinci kitapta, bir devrimin nesnel koşullarını kavramlar ve modeller
açısından Türk Devrimi'ni irdelemek amacıyla ele aldım. Önce terim ve
kavramlar üzerinde durduktan sonra, gelişmiş ülkeler için geçerli iki model
ile, gelişmekte olan ülkeler için geçerli bir modeli Türk Devrimi ile
karşılaştırmalı olarak inceledim. Son olarak da bir devrimin koşulları üzerine
genel bir model önerdim (İkinci baskıda bu bölümün sonuna ayrıca nesnel
devrim koşulları açısından Osmanlı toplumunun durumunu irdeleyen bir bölüm
daha ekledim.).
İkinci kitapta, bir devrimin öznel koşullarını, Türk Devrimi açısından ele
aldım. Bu kitapta Atatürk'ü liderlik, örgüt ve ideoloji açısından incelemeye
çalıştım. Böylece öznel koşullar açısından bir değerlendirme yapmaya çaba
harcadım.
Üçüncü kitapta ise, Türk Devrimi'ne dayalı olarak bir değerlendirme yaptım.
Bu değerlendirmeye dayalı olarak, ideolojik boyutu ağır basan bir model
çerçevesinde Türk Devrimi'ni açıklamaya çalıştım.
Bu çabalarımın Türk Devrimi'ni açıklamakta da, Atatürk'ün eylemini
değerlendirmekte de yeterli olmadığını biliyorum. Çünkü her iki olay da tek
bir kişinin çabalarıyla açıklığa kavuşturulacak denli yalın değil. Bu nedenle
yaptığım çalışma, tartışmalara yeni bir boyut kazandırabilirse, kendimi
görevini yapmış sayacağım.
  Alıntı ile Cevapla
Alt 10-02-2007, 10:21   #3
imparator
Guest
 
imparator - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 

İKİNCİ BASIM İÇİN ÖNSÖZ
Bir Batılı düşünür: --Başarı ve başarısızlıklar, tarih açısından, yalnızca
dünya olaylarını doğrudan etkiledikleri için önemli değildirler. Asıl
önemleri siyasal bakımdan bir simge oluşturmalarında yatar. İşte Kemalist
deney bunun en güzel örneğidir.-- diyor (Wiatr, 1981:3).
Bu anlayışla kaleme aldığım ve birinci baskısı --Atatürk ve Devrim Kuramları--
adı ile yapılan bu kitap çok çabuk tükendi.
İkinci baskı için kitabı gözden geçirirken, Üniversitelerimizdeki Devrim
Tarihi derslerinde kullanılabilme özelliğini de dikkate aldım. Gerekli ekleme
ve düzeltmeleri bu açıdan da yaptım.
Ayrıca, birinci baskıdan sonra yayımlanan ve özellikle uluslararası
seminerlerde yapılan çalışmaları ve yeni kitapları gözden geçirdim. Bunlardan
yararlanabileceklerimi çalışmama aldım. Bu arada, 1920'ler ve 1930'larda
yayımlanmış olan yabancı kitaplar bakımından da yeni kaynaklar buldum. Böylece
bir yandan Türk Devrimi'nin yabancı gözü ile değerlendirilmesini, öte yandan
da Atatürk yaşarken yapılan gözlemleri okuyucuya daha iyi yansıtmaya çaba
harcadım.
Bu kitabın ilk baskısını yapan İş Bankası Kültür ve Sanat Müşavirliği ile
ikinci baskıyı yapan Remzi Kitabevi'ne teşekkür ederim.
En büyük teşekkürü ise, kitabı eleştirenlere borçluyum. Melih Cevdet
Anday'dan, Oktay Akbal'a, Mete Tunçay'dan İsmet Giritli'ye dek pek çok yazar
ve bilim adamı kitabın üzerine eğilmek zahmetine katlandılar. İkinci baskıda
hepsinden çok yararlandım. Onlara minnet borçluyum.
  Alıntı ile Cevapla
Alt 10-02-2007, 10:22   #4
imparator
Guest
 
imparator - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 

I- KAVRAM VE TERMİNOLOJİ SORUNU
Toplumsal bilimlerin ve siyasal bilimlerin özel terimleri, günlük konuşma
dilinde taşıdıklarından farklı anlamlar taşır. Her bilim dalının olduğu gibi,
toplumbilimin de kendine özgü bir dili, kendine özgü terimleri vardır. Bir
örnek --rol-- terimi için verilebilir. Günlük yaşamda, sahne etkinlikleri
arasında düşünülen --rol-- terimi, toplumbilim için, --bir durumun hak ve
görevlerinin nasıl yerine getirilmesi gerektiği hakkında ilgili başka kişiler
tarafından sahip olunan rol beklentilerinin toplamı-- olarak tanımlanır
(Kongar,1978:60).
İşin ilginç yanı, hemen hemen tünı bilim dalları için, özel terimlerin ve
özel bir dilin varlığı kabul edilir ama, iş toplumsal ve siyasal bilimlere
gelince biraz karışır: İnsanlar bu bilim dallarının terimlerinin --özel anlam--
taşıdıklarını unutur görünürler. Bu yüzden de herkes her terimi aklına ve
diline geldiği gibi kullanır. Oysa, her ayrı terimin, temsil ettiği kavramlar
açısından ayrı anlamları vardır.
  Alıntı ile Cevapla
Alt 10-02-2007, 10:23   #5
imparator
Guest
 
imparator - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 

Bu durumun en klasik örneklerinden biri, konumuz olan --Atatürk-- üzerinde
görülür. --Atatürk Devrimleri--, --Atatürk Reformları--, --Atatürk İhtilali--,
--Atatürk İnkılabı--, --Türk Devrimi--, --Türk İnkılabı-- gibi terimler sık sık
birbirlerinin yerine kullanılır.
Bütün bu terim ve kavram kargaşasına, Türkiye'nin içinde bulunduğu hızlı
değişme süreei de katkıda bulunur: Eski ve yeni terimlerin, hangi kavramların
karşılığı olarak kullanıldığı ayrıca bir tartışma konusu olur. --Devrim--
sözcüğü, --İhtilal-- karşılığı olarak mı, --İnkılap-- karşılığı olarak mı
kullanılmaktadır, ya da kullanılacaktır? --Reform-- karşılığı olarak hangi terim
en uygun anlamı verir?
:::::::::::::::::::
1) İhtilal
Toplumsal ve, siyasal bilimlerin kullandığı terimler arasında en geniş ve
farklı anlamlara sahip olan sözcüklerden biri --ihtilal--dir. Bir yandan siyasal
anlamlı Fransız İhtilali'nden söz ederken, öte yandan ekonomik ve toplumsal
anlamlı ve teknolojik temelli --endüstri ihtilali-- deyimi tüm ülkelerin
kullandığı bir terimdir.
Siyasal bağlam içinde --ayaklanma--, --isyan--, --darbe-- gibi terimleri akla
getiren --ihtilal--, bırakınız --endüstri ihtilali-- gibi farklı kullanılışı,
siyasal anlamdaki kullanılış açısından bile üzerinde anlaşmaya varılmış bir
sözcük değildir.
Bu çalışmada, --ihtilal-- sözcüğü yerine --devrim-- terimi kullanılacaktır. Bu
terim, siyasal olarak, --siyasal iktidarın kaynağının değiştirilmesi-- anlamında
kullanılacaktır.
Böylece söz konusu olan olay, bir --ayaklanma--dan bir --isyan--dan bir
--hükümet darbesi--nden farklı olmaktadır.
  Alıntı ile Cevapla
Alt 10-02-2007, 10:23   #6
imparator
Guest
 
imparator - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 

2) İnkılap
Sözcük anlamı, değişme, bir durunıdan başka bir duruma dönüşme olan ve
günümüzde daha çok --reform--, --evrim--, --değişme-- sözcükleri yerine kullanılan
--inkılap-- terimi, geçmişte çok daha farklı bir anlam yüklenmiştir (Bu arada
--inkılap-- sözcüğünün ikinci sesli harfinin üzerinde nokta olmadığına, bu
harfin --i-- değil --ı-- olduğuna dikkati çekmek isterim.).
Özellikle Atatürk yaşarken, Türk devriminin, siyasal bir iktidar
değişikliğinden daha derin, toplumsal ve ekonomik sonuçları olacağını
görenler, buna --ihtilal-- yerine, --inkılap-- demeyi yeğlemişlerdir. Böylece,
genellikle siyasal içerikli olan --ihtilal-- yerine toplumsal ve ekonomik
içerikli olan --inkılap-- deyiminin kullanılmasıyla, o zaman, olay daha geniş
kapsamlı olarak ele alınmıştır.
Öyle sanıyorum ki, ünlü Kadro dergisinin ilk sayısında yer alan bildirinin
şu satırları, terimlerin 1930'lu yıllardaki kullanılışını çok iyi
belirtecektir:
--Türkiye bir inkılap içindedir. Bu inkılap durmadı.
Bugüne kadar geçirdiğimiz hareketler, şahit olduğumuz muazzam kıyam
(ayaklanma) manzaraları, onun yalnız bir safhasıdır. Bir ihtilal geçirdik.
İhtilal, inkılabın gayesi değil, vasıtasıdır.
  Alıntı ile Cevapla
Alt 10-02-2007, 10:23   #7
imparator
Guest
 
imparator - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 

Bu ihtilal safhasında dursaydık inkılabımız akim (sonuçsuz) kalırdı. Halbuki
o, genişliyor, derinleşiyor. O henüz son sözünü söylemiş, son eserini vermiş
değildir. Tesviye edilmiş (düzeltilmiş) bir zemin üstünde yarınki Türk
cemiyetinin, kendine has ve kendine uygun binasını kurabilmek için,
inkılabımız derinleşme ve genişleme istikametindedir.
İnkılap bitaraf bir nizam değildir. Onun içinde yaşayanlarırı taraftar
olsunlar veya olmasınlar, ona intibak etmeleri lazımdır. İnkılap ona taraftar
olanların iradelerine, taraftar olmayanların iradelerinin, kayıtsız ve
şartsız, bağlanması demektir.
İnkılabın irade ve menfaati, inkılabı duyan ve yürüten azlık, fakat şuurlu
bir avangardın, azlık fakat ileri bir KADRO'nun iradesinde temsil olunur. Bu
kadro, inkılabın şeniyetinden (gerçeğinden) çıkarılan ve onun seyrine uygun
bir şekilde izah edildikçe şekilleşen prensipleri kendine şuur edinir.
İnkılabın derinleşmesi demek, her şeyden evvel, bu prensiplerin ve onların
ifadesi olan inkılap, ahlak ve disiplinin, ileri kadronun dimağından genç
neslin, şehir halkının ve köylünün dimağına inmesi ve yerleşmesi demektir.--
(Ayraç içindeki sözcükler benim. E.K.) (Kadro, 1932, No. 1:31).
Görüldüğü gibi, Kadro'cuların kullandığı biçimde, --inkılap--, açıkça
--ihtilal--den çok daha geniş ve derin kapsamlı bir sözcüktür. Özellikle
--İhtilal, inkılabın gayesi değil, vasıtasıdır-- sözü, iki terim arasındaki
ilişkiyi ve o zamanki kullanışları arasındaki farkı çok açık seçik bir
biçimde ortaya koyuyor.
  Alıntı ile Cevapla
Alt 10-02-2007, 10:23   #8
imparator
Guest
 
imparator - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 

Terimler arasındaki kullanılış farklarını vurgulaması bir yana, yukarda bir
bölümünü aktardığım bildiri aslında --devrim toplumbilimi-- konusuna da
mükemmel bir giriş niteliği taşımaktadır.
--İnkılap-- teriminin yukarıda belirttiğim kullanılışı ancak bir anlamını
verir. Oysa kimi zaman, --Atatürk İnkılapları-- deyiminde olduğu gibi, ikinci
anlamı da vardır: Buna göre --inkılap--, --reform--, --yenilik-- anlamına gelir
(--İnkılap-- sözcüğünün Arapça anlamının alt üst olma, ters çevirme olduğu da
bu arada anımsanmalıdır.)
Böylece --inkılap--, bir yandan geniş kapsamlı, toplumsal, ekonomik ve
siyasal bir ihtilal anlamında kullanılırken, öte yandan, şapka, alfabe,
takvim, eğitim konularındaki reformları nitelemek için de başvurulan bir
terim özelliği de kazanmıştı.
:::::::::::::::::::
3) Devrim
Türkçedeki özleştirme akımının ürettiği terimlerden biri olan --devrim--
yalnız siyasal anlamda düşünüldüğü zaman --ihtilal-- karşılığı, toplumsal,
ekonomik ve siyasal bağlamda kullanıldığı zaman da, eski günlerdeki
kullanılışı ile --inkılap-- karşılığıdır (--Devrim-- sözcüğü ile hem ihtilal hem
de inkılap terimlerinin karşılanması için ve bunun Atatürk ile ilişkisi için
bkz. Berkes, 1982:133-151.).
  Alıntı ile Cevapla
Alt 10-02-2007, 10:23   #9
imparator
Guest
 
imparator - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 

Biz bu çalışmada --devrim-- terimini hem --ihtilal--, hem de --inkılap-- anlamında
kullanacağız. Bu çerçeve içinde terimi bir kez daha tanımlarsak şöyle bir
sonuca ulaşırız: Siyasal anlamda --devrim--, iktidarın kökeninde deyişme
yaratan bir olaydır. Örneğin Fransız devrimi, siyasal iktidarın kökenini
tanrıdan ve gelenekten alıp, o dönemin ilerici sınıfı olan burjuvaziye ve
kentli halka vermiştir. Aynı biçimde Türk devriminde de, Atatürk,
dinsel-geleneksel kökenli iktidarı, (o dönem için kuramsal planda da kalsa),
ulusa ya da halka dayalı, laik bir niteliğe dayamıştır.
İktidarın kökeninde, yani dayandığı güçlerde (inançlar ya da sınıflar,
ilişkiler) değişiklik yapmayan siyasal olaylar, bu anlamda devrim değildir.
--Hükümet değişikliği--, --hükümet darbesi--, --isyan--, --iç savaş-- gibi farklı
nitelikte olan olayların --devrim-- olayı ile karıştırılmaması gerekir.
Demokratik yolla yapılan bütün değişiklikler, aynı kökene, halk kökenine
dayandığı için --devrim-- diye nitelenemez. Fakat demokrasinin başlaması bir
devrimdir. Örneğin, bizde 1950 seçimleriyle, Demokrat Parti'nin iktidara
gelmesi ulus egemenliğini ve demokrasiyi kuramdan uygulamaya aktardığı için,
uygulama açısından bir devrim olarak düşünülebilir.
Öte yandan, bir grubu siyasal iktidardan uzaklaştırıp, başka bir grubu
ihtidara getiren --hükümet darbesi--, siyasal iktidarın kökeninde değişiklik
yapmadığı takdirde, --devrim-- olarak nitelenemez. Ancak, siyasal iktidarın
dayandığı güçlerde değişiklik sonucunu doğuran --hükümet darbeleri--, --devrim--
diye nitelenebilirler. Bu açıdan, düşünüldüğünde İttihatçıların --Bab-ı Ali
baskını-- devrim olmaktan uzak bir --hükümet darbesi--dir. Çünkü, sonuç olarak
yalnız Kamil Paşa hükümetinin yerine, Mahmut Şevket Paşa hükümeti geliyor ve
parti olarak İttihatçıların etkisi artıyordu. Oysa; gerek padişah, gerek
meşrutiyet 1908'deki niteliği ile varlığını sürdürüyordu.
  Alıntı ile Cevapla
Alt 10-02-2007, 10:24   #10
imparator
Guest
 
imparator - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 

Yine bu çerçeve içinde düşünüldüğünde, 1908 yılında İttihatçıların
Makedonya dağlarına çekilmesi ve Abdülhamid'i Meclis'i toplantıya çağırmaya
zorlaması, siyasal anlamda --devrim--dir. Çünkü, rafa kaldırılmış olan
Anayasa'yı yeniden yaşama geçirerek, Padişah'ın kayıtsız koşulsuz kullandığı
dinsel-geleneksel otoriteye, o dönemin etkin gücü --bürokrasi--yi ortak etmişti.
Belki çok kapsamlı değildi ama, hiç kuşkusuz bir --devrim--di 1908 eylemi.
Üstelik de sonuçları bakımından daha geniş kapsamlı devrimlere de yol açmıştı.
Aynı biçimde 27 Mayıs 1960 --hükümet darbesi-- de sonunda siyasal bir
--devrim--e dönüştü. Çünkü, siyasal iktidara, halkın seçtiği Meclis'in yanında
yargısal ve bürokratik ortaklar getirdi. Böylece bir anlamda siyasal
iktidarın dayandığı güçlerin niteliğinde değişiklik yaptı.
--Devrim-- teriminin siyasal alan dışında da anlamı olduğunu daha önce
belirtmiştik. Ekonomik ve toplumsal anlamda devrim, ekonomik ve toplumsal
ilişkilerde temel değişiklikler yapan bir olaydır.
Bilindiği gibi, toplum, bir dizi --düzenlenmiş ilişkiler--den oluşur. Toprak
ağası-köylü, işçi-patron, anne, baba-evlat, öğretmen-öğrenci ilişkileri gibi.
İşte düzenlenmiş olan bu ilişkilerin tümü --toplumsal yapı--yı oluşturur.
Yukarıdaki tanıma yakından bakarsak, toplumsal ve ekonomik anlamdaki devrimin,
toplumsal-ekonomik yapıyı etkileyen bir olay olarak ortaya çıktığını görürüz.
  Alıntı ile Cevapla
Cevapla

Bu konuyu arkadaşlarınızla paylaşın


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
You may not post new threads
You may not post replies
You may not post attachments
You may not edit your posts

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-KodlarıKapalı
Trackbacks are Açık
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık




Türkiye`de Saat: 01:29 .

Powered by vBulletin® Copyright ©2000 - 2008, Jelsoft Enterprises Ltd.
SEO by vBSEO 3.3.2

Sitemiz CSS Standartlarına uygundur. Sitemiz XHTML Standartlarına uygundur

Oracle DBA | Kadife | Oracle Danışmanlık



1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129 130 131 132 133 134 135 136 137 138 139 140 141 142 143 144 145 146 147 148 149 150 151 152 153 154 155 156 157 158 159 160 161 162 163 164 165 166 167 168 169 170 171 172 173 174 175 176 177 178 179 180 181 182 183 184 185 186 187 188 189 190 191 192 193 194 195 196 197 198 199 200 201 202 203 204 205 206 207 208 209 210 211 212 213 214 215 216 217 218 219 220 221 222 223 224 225 226 227 228 229 230 231 232 233 234 235 236 237 238 239 240 241 242 243 244 245 246 247 248 249 250 251 252 253 254 255 256 257 258 259 260 261 262 263 264 265 266 267 268 269 270 271 272 273 274 275 276 277 278 279 280 281 282 283 284 285 286 287 288 289 290 291 292 293 294 295 296 297 298 299 300 301 302 303 304 305 306 307 308 309 310 311 312 313 314 315 316 317 318 319 320 321 322 323 324 325 326 327 328 329 330 331 332 333 334 335 336 337 338 339 340 341 342 343 344 345 346 347 348 349 350 351 352 353 354 355 356 357 358 359 360 361 362 363 364 365 366 367 368 369 370 371 372 373 374 375 376 377 378 379 380 381 382 383 384 385 386 387 388 389 390 391 392 393 394 395 396 397 398 399 400 401 402 403 404 405 406 407 408 409 410 411 412 413 414 415 416 417 418 419 420 421 422 423 424 425 426 427 428 429 430 431 432 433 434 435 436 437 438 439 440 441 442 443 444 445 446 447 448 449 450 451 452 453 454 455 456 457 458 459 460 461 462 463 464 465 466 467 468 469 470 471 472 473 474 475 476 477 478 479 480 481 482 483 484 485 486 487 488 489 490 491 492 493 494 495 496 497 498 499 500 501 502 503 504 505 506 507 508 509 510 511 512 513 514 515 516 517 518 519 520 521 522 523 524 525 526 527 528 529 530 531 532 533 534 535 536 537 538 539 540 541 542 543 544 545 546 547 548 549 550 551 552 553 554 555 556 557 558 559 560 561 562 563 564 565 566 567 568 569 570 571 572 573 574 575 576 577 578 579 580