İkinci ilke, her çevre ülkesinin ancak, merkez ülkelerle ilişkilerinin en
zayıf olduğu sıralarda, klasik kapitalist kalkınmasını sağlayabileceğidir.
Çağdaş dönemlerde, önemli krizler, Birinci Dünya Savaşı'nda, 1930 yıllarında
ve İkinci Dünya Savaşı'nda yaşanmıştır. İşte bu krizler sırasında çevre
ülkeleri en hızlı kalkınma dönemlerine girmişlerdir. Çünkü, dünya
kapitalizminin bunalımından dolayı, bu ülkeler ekonomik açıdan en bağımsız
devrelerini yaşamışlardır.
Bu durumda, üçüncü bir ilke, dünya kapitalizmine en yoğun biçimde bağlı
olmuş bulunan ülkelerin, bugün en yoksul nitelik taşımalarıdır.
Böylece, tüm çevre ülkelerindeki çiftlikler ve öteki ekonomik gelişmeler,
ulusal ve uluslararası ticari girişimler olarak doğarlar. Bunların
verimlerinin azalması ise ekonomik hareketlilikleri azalan bölgelerde
bulunmalarından doğmaktadır (Frank, 1975:111-116).
Yarı Çevre Kavramı
Kapitalist dünyanın merkez-çevre ilişkisi, --yarı çevre-- ülke kavramı ve
işlevi ile daha da pekişir. Bu tür ülkeler, merkez ülkelerinin, çevre
ülkelerine --dolaylı-- yapacakları ihracatı düzenlemek için kullandıkları yarı
sanayileşmiş ülkelerdir. Wallerstein bu yarı çevre ülkelerine ekonomik
olmaktan çok siyasal bir işlev verir. Bu işlev, mevcut kapitalist dünya
sisteminin sömürüsünün istikrarını sürdürmektir: --Yarı-çevresiz dünya
ekonomisi kutuplaşmış bir dünya sistemi anlamına geleceğinden, siyasi olarak
çok daha az kararlı olacaktır.--(Wallerstein, 1978-217). |