Onbeş gün kadar sonra güzel bir sonbahar günü biz Ankara'ya gittik. Ertesi
akşam Reşit Galip'i sofraya çağırılmış gördüm. Sanki aralarında hiçbir şey
geçmemiş gibi hareket ediyorlardı.
Atatürk bir ara Reşit Galip'e doğru eğildi, sadece onun işitebileceği bir
sesle, --Yarmdan itibaren Maarif Vekilisiniz-- dedi. Birkaç gün sonra da
Anadolu Ajansı, Reşit Galip'in Milli Eğitim Bakanı olduğunu haber veriyordu.
O gece sofra oldukça kalabalıktı. Reşit Galip'in üzerinden sevinç akıyordu.
Toplantının en kıvamlı anında Atatürk, kapıda duran askerlerden ikisini
çağırdı ve güreştirmeye başladı. Çoğunluk böyle yapar, gezilerinde olsun,
köşkte olsun yiğit Mehmetçiklerden birkaçını yanına çağırarak güreştirir,
Türk gücünün nelere yettiğini gözleriyle görmek isterdi. Hatta yanında bulunan
çok sevdiklerini, bu Mehmetçiklerle -istemeseler bile- güreş tutuşturur,
onların hırpalanışını hazla seyrederdi. Birkaç keresinde Mehmetçikleri
kendisiyle güreşe davet etmiş, fakat hiçbiri, --Senin sırtını yedi düvel yere
getiremedi, biz mi getireceğiz-- diye güreşe yanaşmamışlardı.
Güreş çok zevkliydi. Hepimiz büyük bir dikkat ve merakla sonunun nasıl
geleceğini bekliyorduk. Reşit Galip'in işe merakı son haddini bulduğu bir
sıra, Atatürk, askerlere işaret ederek yeni Bakanı --altı okka-- yapmalarını
emretti. |