Yeni Meclis'in toplanma kararı ve seçim genelgesi, İstanbul'un 16 Mart
1920'de işgalinden hemen üç gün sonra Anadolu'ya yayılmıştır. Bu tarih,
Mustafa Kemal Paşa'nın Samsun'a çıkışından tam on ay sonradır. On ayda,
Mustafa Kemal Paşa gibi bir devrimcinin sivil ve asker yönetime egemen
olmakta çok büyük bir güçlük çekmemiş olduğu düşünülebilir.
Nitekim, kendisinin belirttiğine göre, Dersim, Malatya, Elaziz, Konya,
Diyarbekir ve Trabzon dışındaki yerlerde, hiçbir güçlükle karşılaşılmadan
seçimler yapılmış ve milletvekilleri Ankara'ya yollanmıştı. Mustafa Kemal
Paşa, bu yerlerdeki direnişi, oralardaki --rüesayi memurini mülkiyeye--
bağlıyor ve halkın gerçeği anlar anlamaz, seçime katıldığını söylüyor
(Atatürk, tarihsiz:427-428) .
TBMM'de Başkanlık Sorunu
Mustafa Kemal Paşa bir yandan --Heyeti Temsiliye-- Başkanı olarak, yeni
Meclis'in toplanma çağrısını yapıyor, öte yandan da özellikle dış güçler
karşısındaki meşruiyeti düşünerek, dağıtılan İstanbul Meclis-i Mebusan'ı
Başkanı Celalettin Arif Bey'e aynı çağrıyı onaylatmak istiyordu. Aslında,
işin en başında, İstanbul Meclisine başkan seçilmek istemesinin ardında böyle
pratik nedenler de yatmaktaydı. Nitekim, daha o zaman, bunu açıkça Mazhar
Müfit'e söylemişti (Kansu, 1968:566-567) .
Oysa Celalettin Arif Bey, hiç oralı değildi. Henüz Düzce'de olan Celalettin
Arif Bey ile yapılan telgraf haberleşmesi sonunda Mustafa Kemal durumu şöyle
görüyordu: |