Tekil Mesaj gösterimi
Alt 13-02-2007, 08:47   #1
imparator
Guest
 
imparator - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Halifeliğin Kaldırılması

HALİFELİĞİN (HİLAFETİN) KALDIRILMASI

I. Halifeliğin Önemi
İç Siyaset Açısından
Bilindiği üzere esasen hilafet dinin korunması ve dünyanın dini siyasete göre idare edilmesi için şeriat sahibine(Peygambere) niyabet ve vekalet olarak kavramlaştırılmıştır. Peygamberin “Benden sonra hilafet 30 senedir” sözünden sonra bu söz üzerinde çeşitli yorumlar yapılmış ve dört halifeden sonra hilafet müessesesi konusunda farklı yorumlar ortaya çıkmışsa da İslam toplumlarında Cumhuriyet hükümetlerine kadar istikrarlı, bundan sonra tartışmalı olarak varlığını sürdüren “hilafet icmaya dayanmıştır.” “Sadece İslam dininin hamisi olarak kavramlaştırılan” hilafetin bu dini boyutunun Osmanlının Müslüman tebaası üzerindeki etkisi kaçınılmaz olacaktır.
Ancak Mısır seferinden sonra Osmanlı’ya geçtiği inancı hakim olan hilafet makamının gücüne uzun süre Osmanlı başvurmamış; bu kavram bir unvan olarak nadiren kullanılmıştır. Bununla birlikte İslam toplumları ve Osmanlı’nın Batı’nın güçlü etkisiyle yüzleştikleri çözülme sorunları karşısında hilafet önemli bir güç kaynağı olarak başvurulan bir müessese olmuştur. Hilafet kavramının yükselişi ve önem kazanışı II. Abdülhamit dönemine rastlar. II. Abdülhamit Araplar gibi Türk olmayan imparatorluk unsurlarının Osmanlıya bağlılıklarının güçlendirilmesini istedi. Hilafet kurumunu kullanmak suretiyle Müslümanların birliğini ve dayanışmasını sağlamaya çalıştı. Bu arada 1876 Anayasasının 4. maddesinde “Padişahı hasbel halife dini İslam hamisidir” hükmünün yanı sıra 7. Maddede padişahın adının hutbelerde okunacağı hükmünü koydurdu.
Osmanlı sınırları içinde bedevi aşiretleri kontrolde güçlük çekmiştir. Hilafeti asayişi bozan , asker ve vergi vermekten çekinen aşiretleri karşı itibar sağlayıcı bir kurum olarak başvurmuştur. Görülüyor ki bu gelişme sürecinde hilafetin dini içeriğine yapılan vurgu yükselmiştir. Bedevilerin -yerleşik hayatı olmayanların- çoğunlukla Şafiî mezhebinden oldukları bir yana, Şafiî mezhebine göre hilafete itaatin zaruriyeti bir inanç olarak işlenebilmektedir. daha da ötesi örneğin Şafiî inanç geleneğine “Halifeye isyan edenlerin nikahlarının bozulacağı” şeklindeki bir rivayetin eklenmesi hilafete bağlılığın dini boyutlarının vardığı noktaya işaret etmektedir.
  Alıntı ile Cevapla