Tekil Mesaj gösterimi
Alt 13-02-2007, 08:48   #7
imparator
Guest
 
imparator - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 

Değerlendirme ( Aksam gazetesi ozel eki): Hilafetin önem kazanışı 19. Yüzyıl sonlarına doğru olmuştur. Hilafetin siyasi boyutunu ihtiyati tutarak dinî yönü itibariyle belirleyiciliğini kullanma düşüncesinin güçlenişi II. Abdülhamid’in dönemine rastlar.
Bu dönemden itibaren hilafet önem kazanan bir müessese olmuştur. Ancak hilafeti bu dönemde Müslüman toplumlarının yüzleştiği sömürgeleşme tehlikesi karşısında “İslam birliği” anlayışının yükselmesi önemlileştirmiştir. Bu yönüyle Müslümanlar sömürgeci Batı güçleri karşısında din birliğinin manevi gücüne dayanmaya çalışmışlardır.
Bu arada Osmanlı hilafeti tüm İslam dünyasınca kabul görmemiştir. Şii Müslümanların kabul etmemesi bir yana Sünnî Müslümanlar arasında bilhassa Araplar tam bir kabul ve bağlılık sergilemişlerdir. ancak Kafkaslar, Afrika, Orta Doğu ve bilhassa Hindistan’da bulunan Müslümanların hilafete destek ve bağlılık gösterdikleri bir gerçektir. Burada özellikle Hindistan Müslümanları hilafetin varlığı ve korunmasının kendi varlıklarının da bir yolu olarak gördüklerinden Osmanlı’nın hilafetini desteklemek üzere “Hilafet hareketini” kurmuşlar ve çeşitli maddi yardımlar göndermişlerdir. Hindistan Müslümanlarının bu tutumlarında Türklerle olan yakınlıklarının yanı sıra çoğunlukla Sünnî-hanefi mezhebine bağlı olmalarından da etkilendiği söylenebilir.
İslam dünyasının hilafete bu bağlılığı Batı dünyasının Osmanlı’ya karşı tutumunu etkilemiştir. Batı sömürgeleştirme emelini taşıdıkları Müslüman bölgelerde çıkabilecek toplu isyan ve tepkilerden kurtulduklarından Osmanlı hilafetine karşı dikkatli bir politika izlemişlerdir.
Ancak bu arada hilafet kurumunun gücünü zayıflatmak için de hilafetin Araplardan olması gereği tezini de işleyerek bu konuda Müslümanların tam birliklerini engellemeyi hedeflemişlerdir.
Bu arada hilafetin yeni kimliğini Osmanlı, kendi tebaasının Osmanlı’ya bağlılığının güçlendirilmesi amacıyla da kullanmıştır. Hilafetin kazandırdığı bu dahili ve harici güç ve destek Ankara’dan yönetilen milli kurtuluş hareketinin zafere ulaşmasına dek kullanılmıştır. Ancak bu arada İstanbul’da bulunan hilafet merkezinin de saltanat makamının varlığı süresince- işgal kuvvetlerinin etkisiyle hilafet adına Ankara’ya karşı hareketlere giriştiği; bu hareketlerin Anadolu halkı tarafından itibar görmediği bir diğer noktadır.
  Alıntı ile Cevapla