13-02-2007, 09:53
|
#6 |
Guest | HİLÂFETİ Hicrî on birinci yılda hastalanan Rasulullah 13 Rebiyülevvel Pazartesi günü (8 Haziran 632) vefat etti. Onun vefatını duyan Müslümanlar büyük bir üzüntüye kapıldılar ve ilk anda ne yapmaları gerektiğine karar veremediler. Ama o da bir ölümlüydü. Hz. Ömer, onun Hz. Musa gibi Rabbi ile buluşmaya gittiğini, O'nun için "öldü" diyen olursa ellerini keseceğini söylüyordu. Ebu Bekir, Rasulullah'ın iyi olduğu bir sırada ondan izin alarak kızının yanına gitmişti. Vefat haberini duyar duymaz hemen geldi, Rasulullah'ı alnından öptü ve "Babam ve anam sana feda olsun ya Rasulullah. Ölümünde de yaşamındaki kadar güzelsin. Senin ölümünle peygamberlik son bulmuştur. Şanın ve şerefin o kadar büyük ki, üzerinde ağlamaktan münezzehsin. Ya Muhammed, Rabbinin katında bizi unutma; hatırında olalım ..." dedi. Sonra dışarı çıkıp Ömer'i susturdu ve; "Ey insanlar, Allah birdir, O'ndan başka ilah yoktur, Muhammed O'nun kulu ve elçisidir. Allah apaçık hakikattir. Muhammed'e kulluk eden varsa, bilsin ki o ölmüştür. Allah'a kulluk edenlere gelince, şüphesiz Allah diri, baki ve ebedidir. Size Allah'ın şu buyruğunu hatırlatırım: "Muhammed sadece bir elçidir. Ondan önce de peygamberler gelip geçmiştir. Simdi o ölür veya öldürülürse siz ökçelerinizin üzerinde geriye mi döneceksiniz? Kim ökçesi üzerinde geriye dönerse Allah'a hiçbir ziyan veremez. Allah şükredenleri mükâfatlandıracaktır". Allah'ın kitabı ve Resulullah'ın sünnetine sarılan doğruyu bulur, o ikisinin arasını ayıran sapıtır. Şeytan, peygamberimizin ölümü ile sizi aldatmasın, dininizden saptırmasın. Şeytanın size ulaşmasına fırsat vermeyiniz". Hz. Ebu Bekir bu konuşmasıyla orada bulunanları teskin ettikten sonra Rasulullah'ın teçhiziyle uğraşırken, Ensar, Benu Saide sakifesinde toplanarak Hazrec'in reisi olan Sa'd b Uhade'yi Rasulullah'tan sonra halife tayini için bir araya gelmişlerdir. Ebu Bekir, Hz. Ömer, Ebu Ubeyde ve Muhacirlerden bir grup hemen Benu Saide'ye gittiler. Orada Ensar ile konuşulduktan ve hilâfet hakkında çeşitli müzakereler yapıldıktan sonra Hz. Ebu Bekir, Ömer ile Ebu Ubeyde'nin ortasında durdu ve her ikisinin ellerinden tutarak ikisinden birine beyat edilmesini istedi. O, kendisini halife olarak öne sürmedi. Hz. Ebu Bekir'in konuşmasından sonra Hz. Ömer atılarak hemen Ebu Bekir'e beyat etti ve, "Ey Ebu Bekir, müslümanlara sen Rasulullah'ın emriyle namaz kıldırdın. Sen onun halifesisin ve biz sana beyat ediyoruz. Rasulullah'a hepimizden daha sevgili olan sana beyat ediyoruz." dedi. Hz. Ömer'in bu ani davranışı ile orada bulunanların hepsi Ebu Bekir'e beyat ettiler. Bu özel beyattan sonra ertesi gün Mescid-i Nebi'de Hz. Ebu Bekir bütün halka hutbe okudu ve resmen ona beyat edildi. Resulullah'ın defni salı günü gerçekleşirken, onun nereye defnedileceği hakkında da bir ihtilâf meydana geldiğinde Hz. Ebu Bekir yine firasetini ortaya koydu ve "Her peygamber öldüğü yere defnedilir." hadisini ashaba hatırlatarak bu ihtilafı giderdi. Resulullah'ın cenaze namazı imamsız olarak gruplar halinde kılındı. Bütün bunlar olurken, Hz. Ali'nin Hz. Fatma'nın evinde Haşimoğulları ve yandaşları ile toplandığı ve beyata ilk zamanlar katılmadığı nakledilir. Hz. Ali rivayetlere göre, el-Bey'atü'l-Kübra'ya beyat edildiği haberini alır almaz, elbisesini yarım yamalak giydiği halde evden fırlamış ve gidip Hz. Ebu Bekir'e beyat etmiştir (Taberi, Tarih, III, 207). Onun aylarca Hz. Ebu Bekir'e beyat etmediği haberleri gerçeğe uygun olmasa gerektir. Çünkü onun Ebu Bekir'in üstünlüğünü bildiği, onun hakkında yaptığı konuşmalar ve tarihin akışı, diğer rivayetlere aykırıdır. |
| |