Tekil Mesaj gösterimi
Alt 16-02-2007, 13:50   #8
imparator
Guest
 
imparator - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 

Zamanla Hiksoslar artık ülkenin sahibi olmuş, ancak Yukarı Mısır'daki yerli sülale, Hiksos hakimiyetini tanımak şartıyla varlığını sürdürebilmişti. Teb sülalesi bir yüzyıl Hiksosların hakimiyeti altında kaldıktan sonra bir kurtuluş savaşına girişti ve önce Memfis'i ele geçirdi sonra da Hiksosların başkenti Avaris'i ele geçirdi. Onları Filistin'e kadar kovaladı. O zaman başta bulunan Ahmes I, Mısır birliğini yeniden gerçekleştirdi ve Mısır tarihinin en parlak sülalesi 18. sülaleyi başlatmış oldu. Daha sonra gelen Mentuhotep III, valiliğin babadan oğla geçmesini kaldırdı ve göreve bir sınır getirdi. Sesostris III, toprağın verimliliğini sağlayan kanallar ve barajlar yaptırdı.Bu çalışma sonunda Fayyum, Mısır'ın en zengin bölgelerinden biri oldu.
12.Sülalenin düşüşünden sonraki anarşi döneminde hükümdarlar, Sesostris III’ ün reformlarını koruyamadılar. Ve bu yüzden valilik, parayla satılabilen, miras bırakılabilen bir makam haline gelmişti ve her ne kadar Teb Sülalesi, Yeni Krallık dönemini başlatmaya çalışsa da bu işe kendini 18.Sülale adayacaktı. Orta Krallık dönemi ise artık tarih olmuştu.

Yeni Krallık dönemi

Yeni Krallık dönemindeki Mısır (MÖ1600-1100), 18.Sülalenin ve özellikle ülkenin iç ve dış siyasetine, kişilikleriyle yön veren birkaç olağanüstü hükümdarın eseridir. Bu sülalenin hükümdarları,beceriklilikleriyle sık sık baş gösteren taht kavgalarının sebep olduğu karışıklıkları önlemeyi bildiler, böylece siyasi iktidarın uzun ömürlü olmasını sağladılar.
Uluslararası alanda, Mısır siyaseti yeni meydana gelen olaylara uygun biçimde reaksiyon gösteriyordu. Hiksosların istilası Mısır’ın en çok, Asya’dan gelen saldırılardan korkması gerektiğini açıkça göstermişti. Böyle bir tehdidin tekrarlanmasını önlemek için 18.Sülale daha sonraları Asya’da bir Mısır imparatorluğu kurmaya çalıştı ve bu siyasetin, Mısır uygarlığının geleceği bakımından son derece önemli sonuçları oldu.
  Alıntı ile Cevapla