Beşiktaş Forum  ( 1903 - 2013 ) Taraftarın Sesi


Geri git   Beşiktaş Forum ( 1903 - 2013 ) Taraftarın Sesi > Eğitim Öğretim > Dersler - Ödevler - Tezler - Konular > Tarih

Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Stil
Alt 16-02-2007, 13:49   #1
imparator
Guest
 
imparator - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Mısır Tarihi

MISIR TARİHİ

İ.Ö. 3100 civarında beraberinde insana özgü uzun deneyimler sahibi olan Mısır’ın yazılı tarihi başlar. Tarıma ait toprakları kesin olarak belirlenmiş, dininin belli başlı unsurları oluşturulmuş, dili ve yazısı saptanmış, önemli kurumları yerlerini almışlardır. Yeni Krallık döneminde (İ.Ö. 1500) Mısırlılar bronzun varlığına rağmen çakmaktaşını şekillendirmeyi biliyorlar ve zorunluymuş gibi taştan yontulmuş ve cilalanmış aynı bıçakları kullanıyorlardı. Cenaze törenleriyle ilgili rahipler, yazı daha ortaya çıkmamışken yaşamış olan atalarının onlara sözlü olarak aktardıkları cümleleri hâlâ tekrarlamaktaydılar. Kısaca Mısır’ı tarihi medeniyet yolunda insanın en uzun deneyimini oluşturmaktadır. Bu da dördüncü binden Hıristiyanlığın başlangıcına kadar olan dönemi kapsar. İnsanlar bu çok uzun zaman diliminde aynı dili konuştular, bu dünya ve ölümden sonraki dünya hakkında aynı fikirleri paylaştılar ve aynı kuralların zorunluluğu altında yaşadılar.
Mısır medeniyeti sadece eskiliğinden değil aynı zamanda sürekliliğinden dolayı da ilginçtir. Devamı ettiği süre göz önüne alınırsa bu süreklilik dikkat çekicidir. Ve bunun en önemli sebeplerinden biri Mısır medeniyetinin sıkı sıkıya coğrafi bir koşula, Nil Vadisi’ne bağlı olmasıdır. Medeniyet buraya yani Mısır’a dışarıdan getirilmemiş ve bizzat vadide doğup gelişmiştir. Medeniyet Nil vadisine özgü nilotigue ve Afrikalıdır. Aslında onu daha güçlü kılan da budur. Bu yüzden de istilacılar anarşi ve zayıf dönemlerde vadiye hakim olmaya çalıştıklarında toplum içinde sindiriliyorlar, ülkenin gereklerine uyum sağlayamazlarsa dışlanıp uzaklaştırılıyorlardı. Mısır’daki bu kesintisiz uygarlığın sürekliliği özellikle evrensel tarihi anlamamıza yardımcıdır. Bu uygarlık bizi o olmadan hiçbir şey kavrayamayacağımız Afrika kıtasındaki eski yaşam hakkında aydınlatmakla kalmayıp aynı zamanda eski insanın yaşamını etkilemiş olan manevi veya teknik bazı yenilikleri incelememize, tarihlendirmemize de yardım eder. Madenlerin keşfinden, tarımın, hayvancılığın, inşa tekniklerinin, dokumanın, sulamanın geliştirilmesinden, dümenin icadından, altın kullanımından çok tanrılı dindeki manevi gelişmelerin görünüp Hıristiyanlığın başlangıcına kadar gelişimi etkilemiş büyük küçük her olayın izlerini Mısır’da görmek mümkündür.
Dünyanın bu en eski medeniyeti aynı zamanda çok kısa bir süredir tanınan medeniyetlerden biridir. Bu medeniyetinden yeniden keşfedilmesi sadece bir yüzyıldan biraz fazla bir süredir. Gerçekleştirilmiştir ki, bu da bizi Egyptologie’nin yeni bir bilim dalı olduğunu açıklar. Özetlemiş bu sentez Egyptologie’yi yaratan Jean François Champollion (1790-1831) buldukları sayesinde gerçekleştirilebilmiştir.
Champollion 1822 yılında Mısır dilini keşfetmiş, böylelikle Mısır tarihi gerçeklik haline gelmiştir. Mısır Medeniyeti hakkında bildiklerimizi daha geçen yüzyıldan beri sahip olmaya başladığımızı düşünürsek daha ne gibi sürprizlere karşılaşacağımızı bilmeyiz. Günümüzde hâlâ Mısır piramitlerinin nasıl yapıldığı hakkında kesin bilgilere sahip değiliz. Bir çok bilim adamı uzun zamandan beri bu konuyla uğraştıkları ve bir çok projeyi denedikleri halde kesin çözüme ulaşamamışlardır. Dikilitaşların nasıl bir teknikle dikildiği sorusunun yanıtı daha 1999 yılında bulunmuştur.
  Alıntı ile Cevapla
Alt 16-02-2007, 13:49   #2
imparator
Guest
 
imparator - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 

KARANLIK ÇAĞLAR
(Prehistorik ve Thinis Dönemi)
Eski Mısır’ın geri kalmış dönemle ilgili ilk sorun kronolojik sıradır. Bu soruyu cevaplayabilmek için tarihçilerin elinde çok az bilgi bulunmaktadır. Mısır’da yıllar o sırada tahtta oturan firavunun saltanatının başlangıcından itibaren sayılırdı. Her hükümdar değişikliğinde yıllar yeniden sıfırdan başlardı. Bu yüzden bilinen ilk kralın tahtta çıkış tarihini saptamak için bütün krallarının saltanat sürelerini bilmemiz gerekir. Bu gün üç mısır kralının hanedanlık süresini kesin olarak bilmemizi gökbilimsel kronolojiye borçluyuz. Astronomi sayesinde elde edilmiş tarihlerin kral listeleri (mısır belgelerinde ve Manethon’un yazdıklarından), soyağaçları, eşlemeler, Mısır’ın komşu halklarının tarihleri ile birleştirilerek Mısır’da tarihin başlangıcı olarak günümüzden önce 30. yüzyılın başları saptanmıştır. “Karbon 14” veya diğer adıyla “radyokarbon” metodu sayesinde de Mısır’ın tarih öncesi dönemlerinin kontrol edilebilmesi mümkün hale gelmiştir. Prehistorik ve Predinastik (Hanedanlık Öncesi) açıdan bu tarihler daha önce düşünülenlerden farklıdır ve kesin kronoloji şöyledir:

Fayum B (Neolitik) İ.Ö. 5700 - 4300 dolayları
El Omari (Neolitik) İ.Ö. 4000 - 3500 dolayları
Nakada II (Predinastik) İ.Ö. 3500 - 3300 dolayları
Hierakonpolis (I. Hanedan) İ.Ö. 3000
Snofru (IV. Hanedan) İ.Ö. 2800
Senvosret III (XII. Hanedan) İ.Ö. 1800 - 1700 dolayları
  Alıntı ile Cevapla
Alt 16-02-2007, 13:49   #3
imparator
Guest
 
imparator - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 

En son metotlarla da onaylanmış olan Mısır’da Tarihi Çağ’ın başlangıcı olarak kabul edilen 3100 tarihi bizi yanılgıya düşürmemelidir. Bu tarih yapay ve yaklaşık olup yazının başlangıcı değil bilinen yazı anıtların başlangıcını bildirmektedir. Gerçekte Mısır’da medeniyet bu tarihten çok daha eskiye dayanır. Medeniyet ve yazı birbirinden farklı iki kavramı oluşturmaktadır. Mısır’da Nil vadisinde uygarlık tarihinin gerçekten önem taşıyan yüzyıllarının Eski Krallık döneminin başlarına rastlayan 5. binle İ.Ö. 2780 yılları arasında geçtiğini söyleyebiliriz. Gerçekte de dil, yazı, din, kurumlar ve ülke siyasal birliği bu tarihler arasında kurulmuşlardır. Burada bu dönemi öneminden dolayı değerlendirmeliyiz. Bu dönem Mısır tarihinin karanlık dönemini oluşturduğundan, eskiliğinden ve eldeki verilerin eksikliğinden tam olarak tanınmamaktadır.

Paleolitik Dönem: Uzun yıllar Mısır’da , Avrupa’da yaşanmış olan “taş çağları”nın yaşanmamış olduğuna inanıldı. Oysa ki Mısır’da yalnızca neolitik çağ değil, paleolitik çağ bile mevcuttu. Sonuç olarak her dönemde Nil Vadisi’nde yaşam mevcuttu. Son çalışmalar sonucunda “ilk öncü Mısırlılar”ın Akdeniz dünyasından önce İ.Ö. 13000ler de Paleolitik Çağın sonlarında Yukarı Mısır’da buğday ve arpa tarımı yaptıkları tahmin edilmekteydi. Oysa bugün bu varsayım geçersizdir. Yine de kesin olan vadinin batısında İ.Ö. 7000’de yetiştirilmese de arpanın tüketilmiş olduğudur.

Neolitik Dönem: Yapılan kazılar sonucunda Mısır’da tam bir neolitik dönem yaşandığı, bakırın kullanımından evvel tarımın, hayvanların evcilleştirilmesinin gerçekleştirildiği ve seramik sanatının geliştiği ispatlanmıştır.
Neolitik dönemle birlikte vadinin görünümü tamamen değişir. İklim günümüz iklimine yakındır. Nil küçülür ve Mısır kalabalıklaşır. Kıyı bölgelerinin kuruması ve çöle dönüşmesi yaşayanları Nil’in sularıyla verimli hale gelmiş olan kısıtlı alandaki topraklarda yerleşmeye yönlendirir. Neolitik bu toplulukları haklı olarak hanedanlar dönemi Mısırlıların ataları olarak kabul etmek mümkündür. Bu insanlar kesin olarak tek bir ırka mensup değillerdi. Onlar Akdeniz tipi insanların ve son paleotik dönemden gelen zencileri andıran tipin bir karışımıydılar. Onların bir zamanlar üzerinde yaşadıkları topraklar bugün, Nil’in taşımış olduğu balçıklar arasında gömülü haldedir.
  Alıntı ile Cevapla
Alt 16-02-2007, 13:50   #4
imparator
Guest
 
imparator - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 

Bu yığılmalardan dolayı suyun yükselmesi de neolitik yüzeyde kazılar yapılmasını imkansız hale getirmektedir.
İlk Mısırlıların alet takımları çakmaktaşı ve taştan oluşur. Bunlar özellikle yontmalarının güzelliğiyle dikkat çekerler. Yazılı tarihin başlangıcından itibaren dikkat çeken Mısırlı sanatçıların ustalıkları onlardan önce yaşamış çakmaktaşı yontucularının devamı olmalarıyla açıklanabilir. Vadinin ilk sahipleri gruplar halinde kulübelerde yaşamaktaydılar ve sığır, koyun, keçi gibi hayvanları yetiştirmeyi bilmekteydiler. Evcilleştirilmiş tek hayvan köpekti ve büyük olasılıkla sürü hayvanlarının bekçiliğinde, kolektif yaşamda küçümsenmeyecek yeri olan avda yardımcıydı. Tarımın bu insanların yaşamında önemli bir yer tuttuğunu kazılar sonunda bulunmuş tarım aletlerinden, taştan çapalardan ve çakmaktaşından oraklardan anlamaktayız. Elde ettikleri ekinlerin taneleri kilden yapılmış ambarlarda saklanmaktaydı. Neolitik çağın insanları bu taneleri una dönüştürmeyi bilmekteydiler. Kazılar sonucunda çok sayıda değirmentaşı bulunmuştur. İlginç olan nokta bulunmuş olan orak ve değirmen taşlarının tarihi zamanda kullanılmış olanların benzeri olmalıdır. Yine bu dönemde insanlar postları hazırlamayı, hasır ve kumaş dokumayı, dikmeyi biliyorlardı. Zıpkınlar, bilezikler, iğneler yapmak için kemiği işlemekteydiler. Ölüler embriyon pozisyonu denilen dizler çeneye katlanarak, yan yatırılarak köyün yakınındaki oval çukurlara gömülüyorlardı. Sonuç olarak neolitik uygarlık burada bütün maddi unsurları oluşturarak Mısır uygarlığının gelişmesi için gerekli zemini hazırlamıştır. Yaşanacak şehirleri kurup, tarım alanlarını hazırlayarak insana özgü görüntüyü oluşturan işte bu neolitik uygarlıktır.


MISIR’IN KLASİK ÇAĞI

KRAL NARMER
İÖ 3200’e doğru Hierakonpolisli Narmer o dönemde mevcut olan iki krallığı birleştirdi. Bunlar Yukarı Mısır (başkenti Hiyarokompolis, tanrısı akbaba, tanrıça Nehet, simgesi Beyaz Taç idi) ve Aşağı Mısır (başkenti Buto, tanrısı yılan, tanrıça Uto, simgesi Kırmızı Taç idi.) krallıklarıydı. İki taca sahip olan Narmer otuz hanedanın art arda gelişiyle üç bin yıl boyunca ve Büyük İskender’in gelişine (333) kadar Mısır’ı yöneten kralların ilkiydi.
Narmer başkentini ilk iki hanedan krallarının yaşadığı Tis’de kurdu. Narmer’in Delta ucunda yeni Memfis kentini kurduğu sanılmaktadır. Ülkenin birliğini koruyan bu ilk hükümdarların yaptıkları işlerin önemli olduğunu söylemek gerekir.
Mısır tarihi dört büyük döneme ayrılmıştır: III. IV. V. ve VI. Hanedanlığı kapsayan Eski Krallık, XI. Ve XII. Handanlıkla Orta Krallık, XVIII. XIX. ve XX. Handanlıkla Yeni Krallık ve son olarak Yunan fethine kadar olan Geç Dönem’dir.

  Alıntı ile Cevapla
Alt 16-02-2007, 13:50   #5
imparator
Guest
 
imparator - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 

Eski Krallık Dönemi (İ.Ö. 2780-2400)
Eski Krallık döneminin tarihi ne yazık ki çok az bilinmektedir. Aslında bu döneme ait birçok yapıt bulunmaktadır, fakat yönetim, ordu, siyasal tarihe ait belge olmadığından sadece maddi uygarlık hakkında bilgi sahibiyiz.
Eski İmparatorluğun firavunları kendilerinden önce gelenlerin bilgece siyasetinin meyvelerini toplayarak Mısır'ın gelişmesi için etkinlikler yaptılar. Zoser sülalesinin ilk hükümdarı, son derece akıllı ve becerikli bir adam olan İmhotep adlı vezirinin yardımıyla bütün kuruluşları yenileyerek, monarşi dönemini başlatmış oldu. Krallığın başkentini kısa süre içinde Mısır tarihinde çok büyük yeri olan Memfis şehrine getirdi. Bununla birlikte Memfis sülaleleri devri başladı. Zoser'den sonra gelenler, özellikle 4.Sülaleden Kral Snefru, Mısır’ın askeri gücünü arttırdı ve krallık hakimiyetini Nubye'ye uzatarak Sina madenlerini ele geçirdi. Sonraki prensler, halk üzerinde ve yöneticiler üzerinde otorite sağlayamadılar ve böylece o dönemde Mısır'da çok güçlü ve etkili olan Ayn Şems rahipleri, kendi çıkarlarına uygun düşen kral adaylarını başa getirmeye başladı. Bu iç karışıklıklara rağmen Mısır, yoğun bir askeri etkinlik sürdürüyor, doğu sınırda tedirginlik uyandıran Asyalı halklara sefer düzenliyor ve Libya'da otoritesini güçlendiriyordu.
Piramitler devri olarak da bilinen Eski Krallığın 4.Sülalesi döneminde Snefru, ikinci Snefru, Kefren ve Mikerinas bu dönemde yapılan piramitlerdir. Diğer piramitler ise 3. Sülale zamanında Coser ve 5. Sülale zamanında Unas piramitleri inşa edilmiştir. İlk piramit olan Kral Coser’in piramididir. Yedi basamaklı bu piramitlin bir eşi daha yoktur.
  Alıntı ile Cevapla
Alt 16-02-2007, 13:50   #6
imparator
Guest
 
imparator - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 

Daha sonra kontrolü eline alan 6. Sülale zamanında genişleme siyaseti devam ediyor ve bu arada da Akdeniz’in doğusundaki sitelerle sıkı ticaret ilişkileri kuruluyordu.
Sülalenin en dikkate değer ismi Pepin I, Sina yarımadasındaki bedevileri yenerek Mısır'a bakır madenlerinin yolunu açmış,Nubye'yi birtakım iktisadi yararlar sağlayacağı için Mısır'ın bir sömürgesi haline getirmişti. Vakitsiz ölen firavun, yerine 6 yaşındaki oğlunu bırakmıştı. Pepin II (oğlu) dönemi çok uzun sürdü fakat, Pepin II, babası gibi, bu çok geniş ve merkeziyetçilikten uzak imparatorluğu yönetecek otoriteye sahip değildi. Böylece valiler bağımsız hareket etme alışkanlığı kazanmışlardı. Pepin I’ in ordu birlikleri önünde boyun eğmek zorunda kalmış ve şu ana kadar her fırsatta Mısır'ın vesayetinden kurtulmak için fırsat kollayan bedeviler, Pepin II'nin güçsüzlüğünü ve valilerin bağımsız davranışlarını fırsat bilip, 2300 yılında hiçbir direnişle karşılaşmadan Mısır'ın içlerine kadar girdiler.Krallık iktidarının ve yönetici sınıfların acizliği halkın ayaklanmasına sebep oldu ve bu bir sosyal devrime yol açtı. O günden beri Mısır görülür bir anarşi içine girdi ve bu 8.Sülalenin sonuna kadar sürdü. Bu devrimle Mısır 3 krallığa ayrıldı:
1-Asyalı istilacıların ele geçirip oturduğu Delta Krallığı
2-Heraklepolis dolaylarında Orta Mısır Krallığı
3-Teb dolaylarında da Yukarı Mısır Krallığı
Bu krallıklar arasında Teb sülalesi diğer krallıkları yenerek topraklarını genişletti ve böylece Orta Krallık Dönemi, Teb Sülalesi tarafından kurulmuş oldu.
Aslında Eski Krallık, yağmacıların istilası altında, yok olmayla sonuçlanan çökme dönemine girmeden önce uygarlık ve siyasi kuruluşlar alanında dikkate değer bir dirilik göstermiştir. Ülkeyi, başkentleri olan Memfis'ten despotça yöneten bir hükümdar, işbaşında kendilerine hizmet eden merkezi bir hükümet ve bunu yöneten bir vezir vardı ki;aynı zamanda adalet,maliye ve tarım bakanıdır. İdari yönetim bakımından Mısır, illere bölünmüş ve bu iller valilerin otoritesi altına konulmuştu. Bu valilerin yetkisi çok genişti. Ayrıca hükümdarın, mahalli yönetimi ve valilerin icra biçimini fiilen kontrol etmesi mümkün değildi. Bunun için bütün Eski Krallık süresince devlet memurları kendilerini bağımsız saydılar. Hükümdar bu duruma karşı koyamıyordu, zamanla valilik babadan oğla geçen bir makam oldu. Böylece merkeziyetçilik ve merkez iktidarı büsbütün bozuldu.
  Alıntı ile Cevapla
Alt 16-02-2007, 13:50   #7
imparator
Guest
 
imparator - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 

Bu yarıderebeylik düzeninin Mısır birliği tarafından taşıdığı tehlikeyi fark eden Teb monarşisi öbür krallıklara karşı kazandığı zaferden sonra, merkezi iktidara bağlı bir yönetim düzeni kurmaya çalışmıştı.Bu sayede Orta Krallık kurulacaktı. Teb monarşisinin ilk işi, Mısır birliğini yeniden kurmak ve ona kaybettiği toprakları geri vermek oldu. Bu birliğin başı Mentuhotep II idi. Bu hükümdar Asyalılara, Nubyelilere ve Habeşlere karşı bir sürü seferler yaptı. Ondan sonra gelen Mentuhotep III aynı siyaseti güttü ve 11.Sülalenin son hükümdarları da Kızıldeniz ile yeniden ticaret ilişkileri kurdular.12.Sülale zamanında Mısır Yakındoğu'da yeniden en güçlü devlet niteliğini yeniden kazandı. Bu dönemde dikkate değer üç hükümdar vardı; Mısır'ın kudretini yenileyen ve canlandıranlar oldular:Amennemes I,Sesostris I ve Sesostris III.
Onların etkisi Mısır'ın Asya sınırlarına, Libya'ya ve Sina yarımadasına kadar uzanmasını sağladı. Sesostris I ; üçüncü çağlayana kadar ulaştı ve Sesostris III de bu bölgeleri kontrol altına aldı. Daha sonra Nubye'yi düzenli bir şekilde sömürgeleştirdi, Libya'ya yapılan sefer yağmacılara karşı polis tedbiri niteliğindeydi. Sina ve Punt' (Somali kıyıları) a seferler düzenlenmesi de ticari amaçlıydı.
Bundan sonraki silik prensler tahtı, zorba komploculara bıraktı ve bunlar başa geçtiklerinden itibaren zaten git gide bir düşüşte olan monarşi rejimini bozmuş oldular.Böylece Hiksos istilasına sebep oldular.
Deltaya ilk gruplar 1730 da, sonuncular da 1680 de vardılar. Bunlar Mısır tarihinin anısını uzun zaman saklayacağı büyük yıkım yaptıktan sonra Aşağı ve Orta Mısır'a yerleştiler.
  Alıntı ile Cevapla
Alt 16-02-2007, 13:50   #8
imparator
Guest
 
imparator - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 

Zamanla Hiksoslar artık ülkenin sahibi olmuş, ancak Yukarı Mısır'daki yerli sülale, Hiksos hakimiyetini tanımak şartıyla varlığını sürdürebilmişti. Teb sülalesi bir yüzyıl Hiksosların hakimiyeti altında kaldıktan sonra bir kurtuluş savaşına girişti ve önce Memfis'i ele geçirdi sonra da Hiksosların başkenti Avaris'i ele geçirdi. Onları Filistin'e kadar kovaladı. O zaman başta bulunan Ahmes I, Mısır birliğini yeniden gerçekleştirdi ve Mısır tarihinin en parlak sülalesi 18. sülaleyi başlatmış oldu. Daha sonra gelen Mentuhotep III, valiliğin babadan oğla geçmesini kaldırdı ve göreve bir sınır getirdi. Sesostris III, toprağın verimliliğini sağlayan kanallar ve barajlar yaptırdı.Bu çalışma sonunda Fayyum, Mısır'ın en zengin bölgelerinden biri oldu.
12.Sülalenin düşüşünden sonraki anarşi döneminde hükümdarlar, Sesostris III’ ün reformlarını koruyamadılar. Ve bu yüzden valilik, parayla satılabilen, miras bırakılabilen bir makam haline gelmişti ve her ne kadar Teb Sülalesi, Yeni Krallık dönemini başlatmaya çalışsa da bu işe kendini 18.Sülale adayacaktı. Orta Krallık dönemi ise artık tarih olmuştu.

Yeni Krallık dönemi

Yeni Krallık dönemindeki Mısır (MÖ1600-1100), 18.Sülalenin ve özellikle ülkenin iç ve dış siyasetine, kişilikleriyle yön veren birkaç olağanüstü hükümdarın eseridir. Bu sülalenin hükümdarları,beceriklilikleriyle sık sık baş gösteren taht kavgalarının sebep olduğu karışıklıkları önlemeyi bildiler, böylece siyasi iktidarın uzun ömürlü olmasını sağladılar.
Uluslararası alanda, Mısır siyaseti yeni meydana gelen olaylara uygun biçimde reaksiyon gösteriyordu. Hiksosların istilası Mısır’ın en çok, Asya’dan gelen saldırılardan korkması gerektiğini açıkça göstermişti. Böyle bir tehdidin tekrarlanmasını önlemek için 18.Sülale daha sonraları Asya’da bir Mısır imparatorluğu kurmaya çalıştı ve bu siyasetin, Mısır uygarlığının geleceği bakımından son derece önemli sonuçları oldu.
  Alıntı ile Cevapla
Alt 16-02-2007, 13:50   #9
imparator
Guest
 
imparator - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 

Hiksosları Deltadan attıktan sonra, Ahmes I’in ilk işi Nubye’yi ele geçirmek oldu. Ondan sonra gelen Tutmes I ve Tutmes III, Sudan’a kadar ilerlediler ve orada Mısır uygarlığını hakim kıldılar. Ama Mısır’ın emperyalist arzuları en çok Asya’da kendini gösterdi. Ahmes I, ilk yaptığı seferde Fenike’yi yönetimi altına aldı. Amenofis ve özellikle Tutmes İmparatorluğu zamanında Mısır’ın sınırları Fırat’a kadar genişledi. Genişleme Tutmes III zamanında yeni bir güçle devam etti. Mısır’a karşı ittifak kurmak için Asyalı prensler arasında gerçekleşen yakınlaşma, Asya da durumu güçleştiriyordu. Bunun başını çeken Mitanni idi. Tutmes III Asya’da Mısır hakimiyeti kurmak için sekiz sefer yaptı. Birinci seferde kral, kendisine karşı birleşenleri Megiddo’da ezdi. Sonra Celile’yi Sur’a kadar ele geçirdi. Fethedilen ülkeyi örgütledikten sonra Tutmes, Lübnan’ı savunan başlıca düşmanı olan Kadeş prensini devirmeyi gerekli gördü ve Kadeş üzerine yürüdü. Çabucak teslim olan Kadeş’in ardından Filistin,Fenike ve Lübnan’ın da fethedilmesi Asya’da sağlam bir harekat üssü sağladı, özellikle Fenike limanlarına sahip olmak, mısır birliklerini denizden daha kolayca götürmeye elverişli oluyordu.
Tutmes III şimdi de Fırat yöresine göz koymuştu ve kafasına koyduğunu da yaptı. Böylece hemen hemen bütün Asya krallıkları Mısır’a vergi ödemeye başladı. Artık Tutmes Asya’nın da hakimiydi.
Tutmes son Asya prenslerini bastırdıktan sonra öldü. Yerine Amenofis II geliyor. Ayaklanmaları bastırıyor, Mitanni ile bir anlaşma politikası içerisine giriyor ve bu politika, meyvelerini Tutmes IIII zamanında veriyor. Mitanni ve Mısır bir ittifak antlaşması imzalıyor ve Firavun,Mittanni’nin kızlarından biriyle evleniyor. Bu ittifak aslında , Mısır ‘a kafa tutmaya yetenekli tek devlet olan Hitit İmparatorluğuna karşı yöneltilmiştir.
  Alıntı ile Cevapla
Alt 16-02-2007, 13:51   #10
imparator
Guest
 
imparator - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 

Amenofis III hiçbir bakımdan kendinden önceki krallara benzemiyordu. Çok rahat ve tasasız biriydi ve Asya’daki politika onu ilgilendirmiyordu. Bu davranış gerileme döneminin sebeplerindendir.
Hitit kralı Şuppiluliuma, bu sırada Mittanni’ye saldırmış,Hurrileri ezmiş ve Batı Asya’nın en büyük kısmını ele geçirmişti. Amenofis III ve Amenofis IIII müttefiklerini yardımsız bıraktılar ve bu yüzden Asya’daki Mısır İmparatorluğunun hemen hemen bütünü çöktü. Bununla birlikte Şuppiluliuma’dan sonra gelenler,Hitit zaferlerini ayakta tutmayı başaramadılar ve bu sayede Mısır Kenan ülkesinde etkisini sürdürebildi.
Asya’da fetihler yapma politikası 19.Sülalenin hükümdarlarınca yeniden ele alındı. Sethi, Filistin’de Mısır hakimiyetini, Hititler tarafından yardım gören ve aralarında güç birliği kuran prenslerin ordusunu yendikten sonra,yeniden kurdu. Tutmes III’ün siyasetini ele alarak Lübnan’ı istila etti, Hitit kralı Mürsil, Mısır ilerlemesini durdurmaya çalıştı ama Kadeş’te yenildi. Buna rağmen Sethi I, otoritesini Suriye’de sağlamlaştırmayı başaramadı. Sethi I’in krallığının sonuna kadar Mısır, Asya siyasetine karışamıyor.
Mısır’ın aradan çekilmiş olması Hititler için elverişli bir durumdu;böylece yeniden Suriye ve Lübnan’ı kontrol edebilecekti. Sethi I’den sonra Ramses II güçlü ve hırslı bir prensti, ama Hitit hükümdarı Muvattali de aynı derecede hırslı ve güçlüydü. Böylece iki hükümdar arasında savaş kaçınılmaz olmuştu. Muvattali ilk hamleyi yaptı,savaştan kesin bir sonuç alınamadı. Savaş yıllarca sürebilirdi ama Muvattali’nin ölmesi Hitit’in karışıp tekrar düzelmesi olayın akışını uzattı ve en sonunda Hitit hükümdarı Hattuşil III ve Ramses II bir ittifak yaptılar. Tarihte Kadeş barışı olarak geçen bu antlaşma Batı Asya’ya yarım yüzyıllık bir barış sağlamıştı.
Daha sonraki yıllarda başka tehlikeler çıktı Mısır için. Bunların başında Asur devleti geliyordu,öbürü Balkanları ve Küçük Asya’yı işgal edecek olan Hint-Avrupa dalgalarının gelişiydi. Daha sonra Filistin başkaldırdı, bu sırada Ramses II’nin yerine Mernaptah geçmişti ve Filistin’i yeniden ele geçirdi.
  Alıntı ile Cevapla
Cevapla

Bu konuyu arkadaşlarınızla paylaşın


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
You may not post new threads
You may not post replies
You may not post attachments
You may not edit your posts

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-KodlarıKapalı
Trackbacks are Açık
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık




Türkiye`de Saat: 04:34 .

Powered by vBulletin® Copyright ©2000 - 2008, Jelsoft Enterprises Ltd.
SEO by vBSEO 3.3.2

Sitemiz CSS Standartlarına uygundur. Sitemiz XHTML Standartlarına uygundur

Oracle DBA | Kadife | Oracle Danışmanlık



1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129 130 131 132 133 134 135 136 137 138 139 140 141 142 143 144 145 146 147 148 149 150 151 152 153 154 155 156 157 158 159 160 161 162 163 164 165 166 167 168 169 170 171 172 173 174 175 176 177 178 179 180 181 182 183 184 185 186 187 188 189 190 191 192 193 194 195 196 197 198 199 200 201 202 203 204 205 206 207 208 209 210 211 212 213 214 215 216 217 218 219 220 221 222 223 224 225 226 227 228 229 230 231 232 233 234 235 236 237 238 239 240 241 242 243 244 245 246 247 248 249 250 251 252 253 254 255 256 257 258 259 260 261 262 263 264 265 266 267 268 269 270 271 272 273 274 275 276 277 278 279 280 281 282 283 284 285 286 287 288 289 290 291 292 293 294 295 296 297 298 299 300 301 302 303 304 305 306 307 308 309 310 311 312 313 314 315 316 317 318 319 320 321 322 323 324 325 326 327 328 329 330 331 332 333 334 335 336 337 338 339 340 341 342 343 344 345 346 347 348 349 350 351 352 353 354 355 356 357 358 359 360 361 362 363 364 365 366 367 368 369 370 371 372 373 374 375 376 377 378 379 380 381 382 383 384 385 386 387 388 389 390 391 392 393 394 395 396 397 398 399 400 401 402 403 404 405 406 407 408 409 410 411 412 413 414 415 416 417 418 419 420 421 422 423 424 425 426 427 428 429 430 431 432 433 434 435 436 437 438 439 440 441 442 443 444 445 446 447 448 449 450 451 452 453 454 455 456 457 458 459 460 461 462 463 464 465 466 467 468 469 470 471 472 473 474 475 476 477 478 479 480 481 482 483 484 485 486 487 488 489 490 491 492 493 494 495 496 497 498 499 500 501 502 503 504 505 506 507 508 509 510 511 512 513 514 515 516 517 518 519 520 521 522 523 524 525 526 527 528 529 530 531 532 533 534 535 536 537 538 539 540 541 542 543 544 545 546 547 548 549 550 551 552 553 554 555 556 557 558 559 560 561 562 563 564 565 566 567 568 569 570 571 572 573 574 575 576 577 578 579 580