Tekil Mesaj gösterimi
Alt 20-02-2007, 12:35   #18
imparator
Guest
 
imparator - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 

nokta kabul edilebilir. Bu da yeryüzünün evrenin merkezi olmadığını gösterir. Bunlar hep Cusanus‘un düşünceleri. Cusanus daha da ileri giderek, yer ile gök cisimlerinin aynı maddelerden oluştuğunu ve aynı yasalara bağlı olduğunu söylüyor. Bunları ortaya koymakla da bugünkü doğa anlayışımıza giden ve artık pek uzun olmayan yolun ilk adımlarını atıyor.
PARACELSUS da bir alman hekimi Tıpta kazandığı bilgileri doğa fenomenini çözmek için kullanıyor. Simya ile uğraşıyor ve olayları fantezileri ile çözmeye çalışıyor. Önemli yönü bu yolda ki çalışmaları sonucu bazı kimya esas ve kurallarını geliştirmiş olmasıdır.
İtalyan TELSIUS da fantezileri ile çözümlere gitmek isteyen bir bilgin. Olumlu yanı deneye tam ve mutlak öncelik vermesidir. Empirizmin baş temsilcisi olarak tanınır.
Bugünkü doğa anlayışımızın temelini kuran KOPERNIKUS da bir alman bilgini. Gökbilimleri üzerine yazdığı “Gökcisimlerinin dönmesi üzerine” adlı yapıtı uzun yıllar bekletilip, ancak ömrünün son yıllarında yayınlanıyor. O da “bu yapıt ve bilgilerin fazla ciddiye alınmaması gerektiği bu çalışmanın bir fantezi ürünü olduğu“ önsözü ilave edilerek . Böylece kilisenin hışmından kurtuluyor fakat bu önemli yapıt daha uzun yıllar saklı kalmış oluyordu.
Kopernikus’un yeni öğretisi çok tehlikeli bir öğreti idi. Çünkü yüzlerce yıllık ve bütün Hıristiyan aleminin inandığı, taptığı saçma ve boş bir hayal olduğunu ispatlıyordu. Koskoca Katolik kilisesinin haşmet ve otoritesi bir anda yok oluyordu.
Kopernıkus sisteminde geliştirilmesi gerekli bazı noktalar ve güçlükler daha sonraları bilginlerce işlenecek ve çözülecektir. Bu bilginlerden biri de Danimarka'lı Taycho BRAHE’dir. BRAHE’nin asıl amacı yeni öğreti ile kilise görüşlerini bir yolunu bulup uzlaştırmak. Tabii ki bunda pek başarılı olamıyor. Kurduğu rasathanelerde gökyüzünü gözlemliyor ve bu gözlemleri kayıt altına alıyor. Bu notların ileride Kopernikus sistemini bilimsel temellendirmek yolunda Keppler'e büyük yararı olacaktır.
TAYCHO BRACHE, nin uzlaştırmacı tutumuna karşın Kopernıkus öğretisini bütün kalbi ile ve coşku ile savunan ve yayılmasına çalışan ve bunun karşılığında hayatını veren bir bilgin var ki o devrin belki en öndeki isimlerinden biri. O da hepimizin yakından tanıdığı Guardino BRUNO. 1600 yılında kilise engizisyon meclisi tarafından yakılarak ölüme mahkum edilmiş ve cezası infaz edilmiştir.
Kopernikus sistemini matematiksel olarak formüllendiren Alman bilgini KEPPLER bu başarısını büyük oranla Taycho Brahe’den kendisine miras kalan gözlem notlarına borçludur. Bu notların da yardımı ile Keppler kendi adını taşıyan 3 adet denklemi ortaya koymuştur. Böylece de matematiksel doğa biliminin temeli atılmıştır.
Matematiksel doğa bilimini Keppler’ den sonra daha da geliştiren Galileo GALILEI ‘dir. Kopernikus sistemine tamamen inanmasına karşın, profesörlük yaptığı Pisa ve Padua üniversitelerinde uzun yıllar Aristo-Ptolemaios sistemini okutmuştur. Engizisyon dan kurtulmak için kardinaline yeni sistemi yaymayacağını eğer yayanı görürse onu derhal ihbar edeceğine söz veriyor. Ama diğer taraftan da kendi yaptığı teleskopu ile Jüpiter’in uydularını keşfediyor, güneşin lekelerini buluyor. Venüs’ün yörüngesinde ki evreleri ortaya koyuyor. Fizik üzerine çalışmaları ile hareket öğretisini, düşme teorisini kurarak bugünkü modern fiziğin temellerini oluşturuyor.
Galile’ nin yasası matematik oranlardır. Her şeyi ölçmek veya ölçülmeyeni ölçülür hale getirmek onun ana ilkesidir. Doğa artık bir takım mistik etkilerle değil, fizik hareketleri ile açıklanmaktadır. Yani ruhun yerini kuvvet almaktadır.
Rönesans devrinin son filozofu Francis BACON’ dur. Bacon kendisinden önce gelen bütün bilgileri derleyip, toplamış, bu bilgileri yaşamın kullanımına sunmuştur. Dünya nimetlerinden faydalanmak için doğaya egemen olmak gerektiğine, fakat daha öncede ona itaat edip, onun yasalarını öğrenmek gerektiğine inanır. Bu öğretisini kısaca “Bilmek egemen olmaktır” sözü ile özetlemiştir.
  Alıntı ile Cevapla