selâhaddîn eyyûbî’nin haçlılara karşı mücâdelesi sonunda, kudüs elden çıkınca, papalığın propagandasıyla avrupa kıtası ve hıristiyan âleminde müslümanlar üzerine sefer hazırlığı başladı. papa ııı. clemens’in teşvikiyle fransa, ingiltere kralları ile almanya imparatoru kumandasında eyyûbîler üzerine üçüncü haçlı seferi (1189-1192) yapıldı. fransa kralı filip ogüst ve ingiltere kralı arslan yürekli rişar deniz yoluyla filistin’e sâhilden gelip, sur’da karaya çıktılar. selâhaddîn eyyûbî’nin kudüs fethinden sonra, serbest bıraktığı haçlı kumandanları ihânet etti. fransa ve ingiliz kralının kumandasındaki haçlı kuvvetlerine kılavuzluk ederek, devrin en meşhur askerî harekâtlarından olan akka muhâsarasını başlattılar. akka muhâsarası karadan ve denizden devam etti. eyyûbîler karadan haçlıları çok zor durumlara düşürüyorlarsa da, deniz yoluyla avrupa’dan devamlı yardım almaları onların dayanmalarını uzatıyordu. akka muhâsarası, 1191 yazına kadar devam etti. antlaşma müzakereleri devam ederken haçlılar üç bin kişi katlettiler. kudüs’ün teslimini istediler. selâhaddîn eyyûbî’nin cesurâne ve kahramanca mücâdelesi haçlıları akıl almaz icraatların içine düşürdü. ingiltere kralı arslan yürekli rişar, kızını kudüs hâkimi âdil’e, onun oğlu melik kâmil’e de şövalyelik pâyesi verdi. selâhaddîn eyyûbî, bütün avrupa’nın ve hıristiyan âlemin seferber edilerek toplandığı orduya, 1192 kasımına kadar devam eden uzun muhârebelerle karşı koydu. ingiliz kralı arslan yürekli rişar, eyyûbîlere esir düştü. selâhaddîn eyyûbî, hıristiyanlara karşı büyük bir âlicenaplık gösterdi. arslan yürekli rişar’ı serbest bıraktı. hıristiyanların mübârek makamları ziyâretine müsâade etti. hıristiyan âlemin bütün imkânlarını seferber ederek hazırladığı üçüncü haçlı seferi, dördüncü yılın sonunda, hezimetle neticelenip, geri döndüler. selâhaddîn eyyûbî, üçüncü haçlı seferi sonunda, filistin’deki hâkimiyetini kuvvetlendirdi. kudüs’ü tahkim ettirip, suriye’ye gitti.
selâhaddîn eyyûbî, 1193 kışı şubatında hastalandı. on dört gün hasta yattı. 4 mart 1193 târihinde-56 yaşında- şam’da vefât etti. kabri şam’da medresetü’l-aziziye’dedir.
yirmi beş senelik vezirlik ve sultanlık hayâtı, hep islâmiyete hizmetle geçmiştir. târihte pek nâdir yetişen şahsiyetlerden biriydi.
sultan selâhaddîn, ilme çok değer verir, âlimleri himâye ederdi. yüksek insânî meziyetlere sâhip, iyi huylu, cömerd, âdil, kültürlü ve müsâmahakâr bir hükümdârdı. ülkesine her taraftan, ilim sâhipleri gelir, verdikleri derslerle insanlara hizmet ederlerdi. onun zamânında şam medreselerinde ders veren altı yüzden fazla fakih (fıkıh, din, şeriat ilminin üstâdı) vardı. tabipler, edebiyâtçılar, şâirler, matematikçiler, kimyâgerler, mîmârlar ve diğer ilim sâhipleri memleketin gelişmesi için canla başla çalışırlardı.
selâhaddîn eyyûbî, komutan ve memurlarıyla bir arkadaş gibi samîmî olarak konuşur, yumuşaklıkla muâmele ederdi. bundan dolayı herkes, fikrini ve arzusunu çekinmeden söylerdi. zamânında yetişen âlimlerden imâdüddîn el-kâtib onun hakkında şöyle demektedir:
“sultan ile oturan bir kimse, onunla oturduğunun farkına varmaz, bir arkadaşıyla oturuyor zannederdi. anlayışlı, dînine bağlı, temiz, hatâları affeder, kusûrları görmemezlikten gelir ve kızmazdı. asık suratlı durmaz, dâimâ tebessüm eder vaziyette olurdu. bir şey isteyeni, boş çevirdiği görülmezdi. herkese çok nâzik davranır, kimseye kaba hareketlerde bulunmazdı. söz verdiği zaman yerine getirirdi.” |