ULMUS L. -KARAAĞAÇLAR Kuzey Amerika'nın doğusunda, Avrupa ve Asya'nın ılıman bölgelerinde, özellikle yapraklı ağaç ormanlarında küçük gruplar halinde yayılış gösteren 18-20 kadar türü bulunmaktadır. Güzel cila kabul eden ****ları bakımından önemlidirler. Ayrıca parkçılık ve peyzaj yönünden de değerli süs bitkileridir. Örneğin, Avrupa'nın ve ülkemizin doğal bir türü elan Ulmus glabra Huds. yaşlı ağaçlarında bile, beyazımtrak renkli gövde kabukları pürüzsüz ve çatlaksızdır. Kuzey Amerika'da geniş çapta park, bahçe ve yel ağacı olarak da değerlendirilmektedir. Bundan başka, aşı yolu ile çoğaltılan U. glabra Huds. Cv. Comperdewnii (Şemsiye Karaağacı) parklarda çok sık görülür (Yaltırık, 1988). Karaağaçlar yapraklarını döken, 30-40 m. ye kadar boylanabilen orman ağaçlarıdır. Tomurcuklar kiremitvari dizilmiş olan çok sayıda pullarla örtülmüştür. Sürgünler pseudeterminal tomurcukludur ve tomurcuklar sürgünlere iki sıralı sarmal (almaşlı) dizilmişlerdir. Yaprak ve çiçek tomurcukları farklı şekil ve büyüklüktedirler. Yaprak tomurcukları küçük, dar, yumurtamsı-konik biçimde olmalarına karşın, çiçek tomurcukları büyük ve hemen hemen küreseldir. Yapraklar sade (basit), kısa saplı, dip tarafı az veya çok çarpık (asimetrik), kenarları çift dişlidir Yaprak saplarının sürgün üzerinde bıraktığı izler, dar elips şeklinde olup, üzerinde 3 adet iletim demeti izi vardır. Çiçekler erdişidir. Çiçeğin çan şeklindeki çanağı 4-9 lordudur ve lop sayısı kadar da etamini vardır. Ovaryumu basıktır, derin parçalanmış iki stigması vardır. Erdişi çiçeklerin birçoğu bir arada yarı durumlu olarak yaprak koltuğunda demet halinde kurul oluştururlar. Çiçekler ilkbaharda yapraktan önce açarlar veya bazı toksonlarında ise çiçekleri sonbaharda görülür (U. parvifolia Jacg.-Küçük yapraklı Çin Karaağacı, U. serotina Sarg.- Kızıl Karaağaç). Meyve basık bir nustur. Nüsün etrafı damarları belirgin, zarsı bir kanatla çevrilmiştir. Çiçek açmasından kısa bir süre sonra (1-2 hafta içerisinde) olgunlaşır. Karaağaçların yaşlı gövdelerinde kabuklar çoğunlukla kalın ve boyuna oluklu çatlaklıdır. Birkaç taksonunda ise, örneğin U. glabra Huds.,gövde kabukları uzun yıllar çatlamadan, düz ve parlak kalır ("glabra":düz, parlak anlamındadır ve bu isim kabuğundan dolayı verilmiştir.), Amerika'daki "Kızılderililer" bir zamanlar bazı karaağaç kabuklarının liflerinden ip ve halat yapmışlardır, iç kabuk (canlı kabuk)'larını da ilaç olarak kullanmışlardır (Yaltırık, 1988). Öz****ları koyu, diri ****ları açık renkli olan ve güzel cila kabul eden ****ları, "büyük halkalı traheli" gruba dahildir, ilkbahar ****unda, büyük traheler bir veya iki sıra halinde yan yana gelerek halka şeklinde düzenli bir diziliş gösterir. Yaz ****unda ise dar lümenli küçük traheler, birbirine paralel uzanan, dalgalı bantlar üzerinde bir araya gelerek devamlı şeritler halinde görülürler. ****ları sert, ağır, yüksek şok dirençli ve elastikidir; kolay yarılmaz. Kullanış yerleri mobilyacılık ve kaplamacılıktır. Karaağaç tomurcukları (özellikle U. procera sali sebe.-İngiliz Karaağacı) 18. asırda ve daha önceki devirde Londra'da su borusu olarak kullanılmıştır(Yaltırık, 1988). Genellikle sıcak severler, sulak yerlerde, nehir ve dere kenarlarında yetişirler. Çok derin topraklarda (sığ-orta-çok derin) yetişirler. Su ihtiyacı orta- (U.glabra) ve su ihtiyacı az olan (U. minör) türlerdir. (Su ihtiyacı bakımından türler; su ihtiyacı yüksek, orta, az, çek az olanlar diye sıralanır). Sıcaklık istekleri ortadır. Rutubetli, geçirgen, balçıklı topraklarda iyi gelişir. Kuru toprakta kaybolur. Tek başına büyürse azman yapar. Sıkışık yetiştirilirse dolgun gövde yapar (Yaltırık,1988). |