| 
 KARAAĞAÇ ÖLÜMÜ  HASTALIĞI
 2.1. KARAAĞAÇ ÖLÜMÜ HASTALIĞI VE HASTALIĞIN İLK ORTAYA  ÇIKIŞI
 
 Bir iletim sistemi hastalığıdır. Karaağaç ölümü dendiğinde Ceratocystis  ulmi'nin (Ascomycetes)  neden olduğu ve dış hastalık  tablosu  olarak dalların ölmesi ve  karakteristik solma  belirtileri gösteren bir hastalanma anlaşılır. Hastalık  için  kullanılan  "Hollanda Karaağaç  Hastalığı"  tanımlaması ise,  hastalığın  karaağaçlarda  Hollanda'da  büyük  ölçüde  ortaya çıkması ve ilk defa 1921  yılında  orada  tanımlanmış  ve  araştırılmış  olmasından  ileri  gelmektedir (Selik, 1986).
 Hastalık, ilk  defa, I. Dünya  Savaşı  sonlarında  Kuzey Avrupa'da  görülmüş,  hızla Avrupa'nın  diğer ülkelerine  karaağaçları  öldürerek  yayılmıştır. 1930-1940  arasında Hollanda'da karaağaçların  %30’unu  öldürmüştür. Fransa'dan ihraç edilen, hastalıklı  tomruklar vasıtasıyla 1920'lerde Amerika'ya ulaşmış ve 1940'larda Kanada'da  görülmüştür (Selik,1986; Butin, 1995).
 Ülkemizde  ise  1940  yılında  İstanbul  (Bahçeköy),  İzmir ve  Ankara  civarında  hastalık ortaya çıkmıştır. Sümer'in tespitlerine göre (1978-1984) yerli karaağaç  türlerinden Ulmus minör  ve subsp. Canescencens’ler de hastalık şiddetli, U. glabra'lar  genellikle sağlıklı, bazen hastalıklı; U. leavislerdeise  hastalık  görülmemektedir (Selik, 1386; Butin, 1995).
 2. 2. HASTALIĞIN SIMPTOMLARI
 
 Hastalığın  ilk  belirtileri  bütün  ağaç  veya  tek  tek  dalların  yapraklarının  ani veya  yavaş  yavaş solmasıyla kendini gösterir. Solgun  yapraklar  ekseriya  kırışır, önce  sararır, sonra  esmerleşir  ve sonunda  normalden daha erken  dökülürler.
 Kronik formunda  yavaş yavaş seyreden ve önce  bir  veya birkaç  dalda  görülen  hastalık,   ağacın  diğer  dallarına da yayılır. Böyle  bir  ağaçta  veya  ağacın  bir  kısmında  birçok  ölü dallar  ortaya  çıkar.  Her  ne  kadar  bu  durumda  bazı  büyükçe dallardaki  uyuyan  tomurcuklar  sürerse  de, hasta  ağaçlar, dallar  birbirini isleyerek  birkaç  yıl  içerisinde  yavaş  yavaş ölür  veya  bazen  birçok  yıllar  hayatta  kalabilen  hasta  ağaçlar nadiren  tekrar  sağlıklarına  kavuşurlar.   Kronik  hastalanma  genelde  30 yaşın  üstündeki  yaşlı  ağaçlarda  kendini  gösterir.
 Akut  form'da  ise  bütün  ağaç  veya  bir  kısmı  ani  olarak hastalanır,  yapraklar  solar  ve  sürgün  uçları  kıvrılır.  Hastalanan  ağaçlar  normal  olarak  birkaç  hafta  veya  o  vejetasyon periyodu  içerisinde  ölürler.  Akut  form'da  hastalanma  özellikle  genç,  yaklaşık  10-30  yaşındaki  ağaçlarda  görülür.
 Normal  olarak  ilkbahar  veya  yaz  başlarında  hastalık bulaşan  ağaçlar  hızla  ölür,  yaz  sonlarında  hastalığa  yakalananlar  ise  daha  az  etkilenir  ve  hatta  hastalık yeniden bulaşmadıkça, yeniden  sağlıklarına kavuşabilirler (Sümer,1987).
 Karaağaçların,  bazı  taksonlar  dışında  çiçeklenmenin ilkbaharda  yapraklardan  önce  açtığı  bilinmektedir. Kronik form 'da  hastalanmış  veya  yaz sonlarında  hastalığa  yakalanan akaçların uçlarındaki dal ve dalcıkların da çiçeklenme görülmemektedir. (Resim-1). Bu, korumuş olan ölü dallar hastalık iyileşmediği takdirde hızla  çoğalmakta  ve  sonunda ağaç  tümden  ölmektedir.
 Hastalığa  yakalanmış  dal  ve  dalcıkların  kabuğu  soyulduğunda, en dış ****  kısımlarında  boyuna  yönde  teğetsel  esmer  şerit  veya  küçük  çizgiler  görülür.  Bu  dalların  enine kesitlerinde en dış bir veya daha fazla yıllık halkanın ilk bahar  ****unda  çıplak  gözle  bile fark edilen  kopuk  veya  devamlı  halkalar  biçiminde, koyu  renk  bozulmaları  görülür.
 Bu renklenmelerin nedeni trahelerin lümen’lerinde gelişen mantar hif ve sporları ve komşu **** paranşimi hücrelerinin ölümü esnasında bitkiye özgü fenalık maddelerin oksitlenmesidir (Selik, 1386).
 |